Savunma sanık sandalyesinde

KCK'ye yönelik açılan çoğunluğu avukat 37'si tutuklu 50 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Adliyesi'nde başladı. Mahkeme Başkanı, salonun yetersizliğine ilişkin talepleri değerlendireceklerini, duruşmaların Silivri'de yapılabilmesi yönünde karar verilebileceğini bildirdi.

Savunma sanık sandalyesinde
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.07.2012 - 10:12

İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın büyük salonunda görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Mehmet Nuri Deniz ve kapatılan DEP'in eski milletvekili Mahmut Alınak'ın da aralarında bulunduğu 37 tutuklu sanık ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

BDP Milletvekilleri Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, bağımsız milletvekilleri Aysel Tuğluk ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de duruşmayı izleyenler arasında yer alıyor. Ayrıca İstanbul, İzmir ve Diyarbakır Barolarının da aralarında bulunduğu baro temsilcisi avukatlar ile Paris ve Berlin barolarından da bir grup avukat da salonda hazır bulundu. Bu arada tutuklu sanıklar salona alındıktan sonra avukatlar, basın mensupları ile izleyiciler içeri alındı. Ancak çok sayıda avukat içeriye girmek isteyince zaman zaman görevlilerle avukatlar arasında tartışma yaşandı.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci'nin uyarıları üzerine bir avukatın, "Daha büyük salon bulun, eğer bulamıyorsanız bu kadar adamı tutuklamayacaksınız o zaman" dediği duyuldu.

Mahkeme Başkanı Ekinci, "Siz de biz de Silivri'de duruşma yapmak istemedik. Burada en büyük salon burası bu nedenle duruşmayı burada yapacağız" dedi.

Duruşmada yoklama yapıldığı sırada bazı sanıklar Kürtçe olarak "buradayım" dedi. Bir sanığın Kürtçe "buradayım" ifadesini tam olarak söyleyememesi üzerine Mahkeme Başkanı Ekinci, "tam söyleyemediniz herhalde" dedi. Başkanın ifadesi salonda gülüşmelere neden oldu.

Bu sırada yurt dışından gelen avukatlardan birinin cep telefonuyla fotoğraf çekmeye başlaması üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, çekim yapanları uyararak, fotoğraf ve görüntü alınmamasını istedi. Duruşmaya, yoklamanın yapılmasıyla devam ediliyor. Öte yandan, adliye içinde alınan güvenlik önlemleri kapsamında duruşma salonuna, sadece ana bloktan giriş sağlanabiliyor. Salona geçiş yapılan diğer koridor ve geçişler güvenlik gerekçesiyle kapatılırken, asansörlerin de bu katta durması engellendi. Adliye dışında ise çok sayıda Çevik Kuvvet ekibi görev yapıyor.

Duruşma kimlik tespiti ile başladı. Bazı avukatlar, yurtdışından gelen Paris ve Berlin barosu avukatlarının da duruşma tutanağına geçirilmesini istedi. Bu konuda dilekçe, mahkeme heyetine sunuldu. Söz konusu kişilerin izleyici olduğunu belirten Mahkeme Başkanı, "Tutanağa geçiremeyiz. Dilekçenizi inceleriz" dedi. Daha sonra bir avukat, yurtdışından gelen izleyicilerin isimlerini tek tek okudu.

Başkan ile avukatın söz alma tartışması

Başkanın tam sözlerine başladığı sırada, avukat Ercan Kanar söz almak istedi. Mahkeme Başkanı ile avukat Ercan Kanar uzun süre söz alma tartışması yaşadı. Mahkeme Başkanı, "Söz vereceğim. İki dakika sabırlı olun. İki dakika sabır" dedi.

İddianamenin kabul kararının okunmasından önce söz alan tutuklu sanık avukat Doğan Erbaş, "Kabul kararının okunmasından önce, davaya ilişkin tüm sanıklar adına söz almak istiyorum" dedi.

Mahkeme Başkanı: "Duyduğunuz kadar"

Erbaş'ın sözlerine başlamasının ardından salondaki bazı izleyiciler, "Duyamıyoruz" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, "Duyduğunuz kadar. Ne yapayım şimdi salon mu yapayım?" dedi.

Sanık Erbaş: "Dava, hukuka aykırılıklar davası"

Sözlerine devam eden tutuklu sanık avukat Doğan Erbaş, "Bu dava hukuka aykırılıklar davasıdır. Bu dava hukuk fakültesi öğrencilerine ders olarak okutulmalıdır. Bu gözaltılar dünya hukuk tarihine bir kara leke olarak geçti. Suriye rejiminin bile yapmadığı bir olayı bizim hukukumuz yapmıştır. Bu olay ülke demokrasisini ayıpçı bir demokrasi haline getirmiştir. Avukatların mesleki yaşam hakları bir hukuk devletinde askıya alınmıştır. Hukukun askıda olduğu rejimlere demokrasi denilmez. Biz de sizler gibi hukukçuyuz. Öğrendiğimiz adalet ışığında savunma, kendi hukukunu hakkı ile savunacaktır. Bazı taleplerimiz var. Burada birlikte tarih yazacağız. Mahkemeniz bir çözüm aracı mı olacak yoksa gerçeği çarpıtacak bir mahkeme mi olacak? Her tarafı siyasi olan bir davadır" dedi.

"Müvekkilim Öcalan dinlenilsin"

Bu yargılamada mahkeme heyetine tarihsel bir görev düştüğünü belirten Erbaş, "Kürtlerin varlığı bir sorun olarak görülmeye devam mı edilecek? Bizler sayın Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyız. Bu dava Öcalan ile avukatlık ilişkisidir. İddianamede yeni suç olarak Öcalan ile görüşme suçu ilan edilmiştir. Oysa ilgili tüm kurumlarında çok iyi bildiği gibi bütün avukat görüşmeleri devletin izni ve kontrolü ile gerçekleşmiştir. Önderlik Komitesi gibi illegal komite grup işler yürütmek kolay değildir. Böyle bir faaliyet varsa en başta müvekkilimiz Sayın Öcalan'ın beyanı alınmalıydı. Adil yargılanma yapılıyorsa müvekkilimiz mutlaka dinlenilmelidir. Bu davanın tek tanığı müvekkilimizdir. Davanın gerçek aktörü duruşmaya getirilmelidir.. Müvekkilimiz olmadan yapılacak yargılama hukuk dışı olacaktır. İmralı bir barış adası mı yoksa bir savaş üssü mü olmuş. Bu durum aydınlanmadan yargılama yapılamaz. Devlet, müvekkilimiz ile yaptığımız görüşmelerden bilgi sahibi olduğuna göre burada bir suçun işlenmesi mümkün mü?" diye konuştu. Duruşmaya öğle arası verildi.

Ana dilde savunmaya ret


İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, aranın ardından taleplere ilişkin ara kararlar okundu.

Kararı okuyan Mahkeme Başkanı Ekinci, anadilde savunma taleplerinin, sanıkların Türkçe bilmesi gerekçesiyle reddedildiğini belirtti.

Ekinci, son yasa değişikliğiyle özel yetkili mahkemelerin, ellerindeki davalar bitinceye kadar yetkilerinin devam ettiğini hatırlatarak, sanıklara atılı suçların görev suçu olmadığı ve bu nedenle Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmasına gerek olmadığı gerekçesiyle yargılanmanın durdurulması taleplerinin de reddedildiğini bildirdi.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci daha sonra iddianamenin kabul kararını okudu. Ekinci, sanıkların kimlik tespitlerinin yapılmasına geçileceğini söyledi.

Bunun üzerine sanık avukatları Kürtçe tercüman isteyerek, anadilde savunma taleplerinin reddedilmesine itiraz etti.

Mahkeme Başkanı Ekinci, avukatların itirazlarının ardından sanıkların kimlik tespitlerine geçildiğini belirtti.

Bunun üzerine avukatlar, anadilde savunma yapmak isteyen sanıkların, tercüman olmadan adres bilgilerinin alınamayacağını ifade etti. İtirazlara rağmen kimlik tespitine geçildi.

Kimlik tespitleri sırasında bazı sanıklar Kürtçe konuştu.

Kimlik tespiti sırasında, sanıklardan eski DEP milletvekili Mahmut Alınak, kendisinin "Gençler Ölmesin Ocaklar Sönmesin Girişimi Sözcüsü" olduğunu belirterek, "Ne Türkçe ne Kürtçe ne Ermenice ne Boşnakça hiç bir dilde savunma yapmayacağım" dedi.

Kimlik tespitinin tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmayı yarın saat 11.00'e erteledi.

Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, salonun yetersizliğine ilişkin talepleri yarın değerlendireceklerini, duruşmaların Silivri'de yapılabilmesi yönünde karar verilebileceğini bildirdi.

Ceza istemleri

İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Tandoğan tarafından hazırlanan 892 sayfalık iddianamede, sanıkların "PKK/KCK Terör Örgütü Önderlik Komitesi" yapılanmasına dahil oldukları ileri sürülüyor. Yürütme, üye ve basın sözcüsü olarak "Önderlik Komitesi" adı altında faaliyet yürüttüğü iddia edilen sanıkların, üst düzey örgüt mensupları ile Abdullah Öcalan arasında aktarım yaptıkları, böylece örgütün varlığını devam ettirebilmesi için örgüt mensuplarının yönlendirmesinde etkin olarak yönetici düzeyinde yer aldıkları öne sürülüyor. İddianamede şunlar ileri sürülüyor:

"Terörist başı ile görüşme öncesi ve sonrasında yürütme içerisinde sorumlu düzeyde faaliyet gösteren kişiler ile görüşmeyi gerçekleştirecek üyelerin Asrın Hukuk Bürosu'nda toplantı yaparak, örgütü yönetici düzeyde talimatlar oluşturup, görüşmenin içeriğini belirleyip ve görüşme bitiminde metin haline getirerek eylem talimatları verdikleri, şehirlerde ve kırsal alanda terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren örgüt mensuplarına eylem talimatı verdikleri, bu talimatlar ile eylemlerin yapıldığı, aynı şekilde diğer ülkelerde de terör örgütü adına faaliyet gösteren örgüt mensuplarınca eylemlerin yapıldığı, örgütün stratejisini belirlemesinde bilerek ve isteyerek görev aldıkları anlaşılmıştır."

Cengiz Çiçek, İbrahim Bilmez, Ömer Güneş, Faik Özgür Erol, Hatice Korkut, Emran Emekçi ve Cengiz Kapmaz'ın "Önderlik Komitesi"nin yürütmesinde yer aldıkları belirtilen iddianamede, bu sanıkların, PKK/KCK Terör Örgütünün yöneticisi düzeyinde terör örgütü adına faaliyette bulundukları ifade ediliyor.

Çiçek, Bilmez, Güneş, Erol, Korkut, Emekçi ve Kapmaz'ın "silahlı örgüt kurmak ve yönetmek" suçundan 15 ile 22,5'ar yıl arasında hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, "Önderlik Komitesi" üyesi oldukları belirtilen ve aralarında kapatılan DEP'in eski milletvekili Mahmut Alınak'ın da bulunduğu 43 kişinin ise "silahlı örgüte üye olmak" suçundan 7,5 ile 15'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.

Fotoğraf: Vedat Arık
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler