Sen misin işini layıkıyla yapan!

Sadık Çayan Mulamahmutoğlu, tıp eğitimi boyunca öğrendiği bir kuralı uyguladı, hasta mahkûmu muayene etmek için jandarmalardan dışarı çıkmasını istedi. Şimdi bu yüzden yargılanıyor, hakkında üç yıla yakın ceza isteniyor. Davası, 2 Kasım’da görülecek...

Sen misin işini layıkıyla yapan!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.10.2011 - 14:53

Sadık Çayan Mulamahmutoğlu her doktor gibi okulunu bitirmek için çok çalıştı. Bitirdi, Hakkâri’de, Ankara’da çalıştı. Şimdi de Mardin Devlet Hastanesi’nde. İşini iyi yapmak istiyordu. Dolayısıyla 29 Aralık 2010’da odasına dört asker bir hasta getirdiğinde onlardan çıkmasını istedi Mulamahmutoğlu. Üniversite eğitimi boyunca ona söylendiği, dünyanın her yerinde uygulandığı gibi. Sonuçta, doktor-hasta mahremiyeti korunmalıydı. Ancak bu ona pahalıya patladı. Hakkında dava açıldı; hem de görevini kötüye kullanmaktan! Üstelik de ne hastane başhekimi ne de kaymakamlık buna izin vermediği halde, cezaevi savcısı idare mahkemesine başvurarak dava açılmasını sağladı. 3’lü protokole uymadığı için hakkında üç yıla yakın ceza isteniyor. İlk duruşması 27 Temmuz’daydı, 2 Kasım’a ertelendi. 3’lü protokol kaldırıldı ancak malum burası Türkiye, ne olacağı belli olmaz. O nedenle, Türk Tabipler Birliği bu hukuksuzluğa dur demek, doktorların görevlerini yapmasına izin verilsin diye dayanışmaya başladı bile, siz de bu tarihi not edin...

- Önce biraz sizi tanıyabilir miyiz; nerede, kaç yılında doğdunuz, doktor olmaya ne zaman karar verdiniz, nerelerde çalıştınız?

- 1978’de Hakkâri’de doğdum. Sınav kâğıdında tıp fakültesi yazdığında doktor olmaya karar vermiş oldum. 2002’de tıp fakültesin-den mezun oldum. Üç yıl Hakkâri’de sağlık eğitim merkezinde çalıştım, ardından beş yıl Ankara tıpta iç hastalıkları asistanlığı yaptım. Bir yıldan fazladır, Mardin Midyat Devlet Hastanesi’nde iç hastalıkları uzmanı olarak çalışıyorum.

- Ne yazık ki doktorlar, hastaların polis ve jandarma olmadan kontrol edilmesi kuralına çok da dikkat etmiyor. Sizin için bu kuralın anlamı nedir?

- Bu sorunun cevabını mahkemede de verdim. Doktorun hastasıyla ilişkisinde mahremiyet kuralı olmazsa olmazdır. Bu hastanın hem hastalığını anlatabilmesi hem de rahat muayene edilebilmesi için zorunludur. Aldı-ğım tıp eğitiminde ve meslek etiğinde bunu gördüm. O gün de sadece işimi yaptım ve buna uygun davrandım.

- Ama bu size pahalıya patladı. Bu kurala uyduğunuz, makatından rahatsız bir hastayı askersiz ortamda muayene etmek istediğiniz için hakkınızda görevi kötüye kullanmak suçlamasıyla bir dava açıldı. O günü biraz anlatır mısınız?

- O günü anlatmayı çok istemiyorum. Çünkü hastanede geçen sıradan günlerden farkı yoktu. Bir sürü hastanın kapıda beklediği bir anda böyle gerginlik yaşadığım için canım çok sıkıldı, o kadar... Açıkçası meslek etiği açısından en basit ve en tartışmasız kural olan hasta mahremiyetini savunmak durumunda kalmak beni üzdü. Sabah saatlerinde biri komutanları olmak üzere dört asker eşliğinde bir mahkûm içeri girdi, askerlere dışarı çıkmalarını söyledim. Onlar çıktıktan sonra hastayı muayene edip tedavisini düzenledim. Öğleden sonra da farklı bir hasta eşliğinde aynı dört asker geldi. Yine hastayı muayene etmek için askerlerin çıkmalarını istediğimde bu sefer 3’lü protokol gereği çıkmayacaklarını belirttiler. Ben de sağlıklı muayene yapmam için ısrarla çıkmaları gerektiğini ifade ettim ancak çıkmadılar. Mahkûm da yalnız muayene olmak istediğini söyledi. Çıkmamakta diretince başhekimle görüşüp durumu bildiren bir tutanak tuttuktan sonra muayeneyi tamamlamadan sonlan-dırdım. Üzücü olan benim için sadece hasta kimliği taşıyan iki kişi geliyor ve birisinde askerler çıkıyor, diğerinde ise çıkmıyor. Çok can sıkıcı bir durum. Hem de öğleden sonra gelen hastanın makattan kanaması vardı, mutlaka yalnız muayene edilmesi gerekiyor-du.

- Hakkınızda dava açıldığını öğrendiğinizde ne hissettiniz, düşündünüz?

- Dava bir anda açılmadı, uzun süre sonra açılabildi. Çünkü ben doğru olanı yaptım ve bunu hem başhekim hem de kaymakam biliyordu. Cezaevi savcısının, ısrarla başhekimlik ve kaymakamlık üzerinden bana soruşturma açma çabası, onlar izin vermeyince bölge idare mahkemesinden karar alması beni oldukça şaşırttı, o kadar.

- Savcının bu kadar uğraşmasının nedeni ne sizce?

- Olayın olduğu hafta hastanede poliklinik yaparken savcılık kalemi beni arayarak ifade vermem gerektiğini söyledi. Gittim. İfade esnasında savcıya neden soruşturma açıldı, bundan bir şey çıkar mı, diye sordum. Savcı, “Görevi kötüye kullanma nedeni” ile soruşturma açıldığını ve mahkûmun ifadesinde şikâyetçi olmadığı için bir şey çıkmayacağını söyledi. İfademi verdikten sonra çıkmak üzereyken savcının bir daha olmasın, diye bir telkini oldu. Ben de bir daha olsa yine aynı şekilde davranırım, demiştim. Bir şey çıkmaz sözünden sonra bu kadar uğraşması yine aynı şekilde davranacağımı söylememden dolayı olabilir, diye düşünüyorum.

- Dava 2 Kasım’a ertelenmiş. Nasıl sonuçlanacağını düşünüyorsunuz?

- Daha önce Muğla’dan doktor Naki Bulut’un ve şimdi benim davam nedeniyle hem TTB’nin hem de Sağlık Emekçileri Sendikası’nın katkılarıyla gündemleşen 3’lü protokol geçen haftalarda değişti. Onun için aslında davamın düşmesi gerekiyor ama benim yine de ne olacağı hakkında hiçbir fikrim yok.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler