'Sıkıntılar altın şal ile kapanmaz'
Dışarıdan para girişi yavaşlarsa ekonomi takla atar diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztrak.
Türkiye, son altı aydan beri sadece terör ve Suriye politikasına odaklanmışken ekonomiden gelen tehlike sinyalleri ile üçüncü bir sorununun var olduğunu fark etti. Maliye Bakanı bu yılın büyüme ve bütçe hedefinin tutmayacağını ilan ederken Gelir Vergisi Kanun Taslağı’nda gelir artırıcı yeni enstürmanlara, yani dolaylı vergilere yöneleceklerinin sinyalini verdi. Suriye politikasının sonucu olarak ihracat ve turizm gelirleri geçen yılın altında kaldı. Vatandaşın kredi kartı borçları geçen yıla oranla katlandı. Ekonomideki bu olumsuz gidişi CHP’nin Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’la konuştuk:
2012 Türkiye için kayıp bir yıldır
-2012’nin son aylarına yaklaşırken ekonomide tehlike çanları çalmaya başladı. Neler oluyor?
Öztrak: Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. 2012 Türkiye için kayıp bir yıldır. AKP, 2009 krizinin ardından ekonomiyi sıcak paranın desteklediği borçla balon gibi şişirmiştir. Şimdi bu balon sönmektedir. Ekonomiden sorumlu bakanlar bu yıl büyümenin resmi hedefleri olan yüzde 4’ün altında kalacağını kabul etmektedir. Vatandaşın geliri artmayınca, sırtına yüklenen borcun altında ezilmeye ve hızla tüketimini kısmaya başlamıştır. Vatandaş borcu borçla çevirerek ayakta kalma telaşı içindedir. Vatandaşımız cebine girmeyen gelirini ipotek ederek yaşıyor.
Ağustos ayının son günlerinde kredi kartı borcundaki artış yüzde 27. Taksitli kredi kartı borçlarındaki artış ise yüzde 40. Temmuzdan bu yana taksitli borç taksitsiz borcu geçti. Artık her 100 liralık taksitsiz borcun yanında 107 lira taksitli borç var. Ancak vatandaşımızın borçla gideceği alan da hızla daralıyor. Geçen yılın tamamında kredi borcunu ödeyemeyen vatandaşlarımızın sayısı 521 bin civarındaydı. Bu yılın daha ilk yedi ayında ise aynı sayı 656 bine geldi. 2009 krizinde bile borcunu ödeyemeyen vatandaşlarımızın sayısı 513 bin kişiydi. Şu anda durum 2009 krizinden daha vahim noktada. AKP tüm bunlara gözlerini kapadı. Ekonomi yönetiminde ciddi bir başıboşluk ve koordinasyonsuzluk var. Her bakan farklı telden çalıyor.
Hassas günlerden geçiyoruz
-Evet, herkes diğerini suçluyor.
Öztrak: Bakın son olarak Maliye Bakanı çıktı bütçe açığı bu yıl tutmayacak dedi. Benzer açıklamalar Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı’ndan da gelmişti. Maliye Bakanı bunu dedikten hemen sonra Ekonomi Bakanı çıktı ekonomideki fren nedeniyle balatalardan koku geliyor, dedi.
Maliye Bakanı frene basalım derken Ekonomi Bakanı ayağımızı frenden çekelim diyor. Bir yandan bütçe açığından ve yatırımcı bakanların harcamalarından şikâyetçi bir Maliye Bakanı, diğer yanda gaza basalım diyen bir Ekonomi Bakanı. Fark gece ile gündüz gibi. Halen küresel ekonomide hassas günlerden geçiyoruz. Ekonomi yönetiminde uyum özellikle böyle dönemlerde daha da önemlidir.
- Maliye Bakanı’nın bütçe açığına ilişkin uyarılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öztrak: Maliye Bakanı’nın bu yıl bütçe açığının hedefin üstünde kalmasına yönelik gerekçeleri evlere şenliktir. Bakan memurlara yapılan maaş zamlarını, sağlık ve sosyal güvenlik harcamalarındaki artışı bahane gösteriyor. Bakan bu ifadeleri ile memurlarımızı ve emeklilerimizi bütçedeki açığın sorumlusu olarak gösteriyor. Yine sağlıkta dönüşüm yaptım diyerek yıllardır övünen AKP; artık sağlık harcamalarındaki artıştan şikâyetçi. Maliye Bakanı’nın büyükşehir belediyelerinin metro yatırımlarının Ulaştırma Bakanlığı’na devrinden de şikâyetçi olduğu görülüyor. Maliye Bakanı bu devir yapılırken neredeydi? Hangi ülkenin bakanıydı?
Bu devir sürecinde CHP’nin tüm uyarıları göz ardı edildi. İktidara ait bazı büyükşehir belediyelerini kurtarmaya yönelik bu operasyona Maliye Bakanı neden o dönemde sessiz kaldı? Maliye Bakanı başarısızlığın sorumlusunu arıyorsa kendisinin de üyesi olduğu AKP iktidarına bakmalıdır.
Son 10 yıldır iktidarda olmasına karşın daha adil ve sağlıklı bir vergi sistemini oluşturmayan, harcamalarda etkinlik ve şeffaflığı sağlayacak tedbirleri almayan aksine mevcut tedbirleri işlevsiz bırakan, her yıl cin fikirlerle yarattığı bir defalık gelirlerle durumu idare etmeye çalışan AKP’den başkası değildir.
İllerimizin şikâyetleri artıyor
- Suriye krizi Türkiye’yi siyasi, diplomatik ve güvenlik alanında etkiliyor, ekonomiye etkilerini değerlendirir misiniz?
Öztrak: Dışişleri Bakanı, BM’de yaptığı konuşmada Suriye’den Türkiye’ye yönelik mülteci akışının Türkiye’ye maliyetinin 300 milyon dolar olduğunu açıkladı. Hükümet kış aylarının gelmesi ve mülteci akışının devam etmesiyle bu maliyetin daha da artacağından korkmaya başlamış görünüyor. Yine başta Suriye’ye sınırı olan illerimiz olmak üzere bölgeye yakın tüm illerimizde şikâyetler artıyor.
Gelen güncel veriler illerimizin bu şikâyetlerinde haksız olmadığını gösteriyor. Geçen yılın ilk sekiz ayında Suriye’ye komşu veya yakın olan 10 ilin bu ülkeye yaptığı ihracat 260 milyon dolardı. Bu yıl illerimizin ihracatı 168 milyon dolar düştü ve 92 milyon dolara indi. Bu gerilemeden en çok Şanlıurfa, Gaziantep, Osmaniye ve Hatay illerimiz etkilendi. Bazı illerimiz kayıplarını başka ülkelere yönelerek telafi etmeye çalıştı ancak burada da kaçan fırsat maliyetini gözden kaçırmamak lazım. Adıyaman, Şanlıurfa, Kilis, Hatay gibi illerimiz bunu da yapamadı.
Tüm bunlar bölge ekonomisini çok olumsuz etkiledi. Bu bölgede yer alan işletme ve esnaflarımızın KDV borçlarının ertelenmesi, esnafın son bir yılda esnaf ve kredi kooperatiflerine birikmiş borçlarının terkinine yönelik kanun teklifimiz TBMM’de bekliyor. Hükümet ise tatile devam ediyor, Meclis’i çalıştırmıyor. Meclis bugün toplanıp, bu sorunlara çözüm bulmayacaksa ne zaman bulacak? AKP, ihracattaki sıkıntıların üstüne altın ticareti şalını örterek durumu idare etmeye çalışıyor.
- İran’a yapılan altın ticareti tartışmasına ne diyorsunuz?
Öztrak: Tartışma yaratmaması mümkün değil. Dünyanın neresinde olursa olsun 7 ayda altın ihracatı yüzde 372 arttıysa ve bu ihracat tek bir ülkeyle yapıldıysa o ihracat sorgulanır. Temmuzda, geçen yıla göre, dış açıktaki düzeltmenin yarısı altın ticaretinden geliyor. TÜİK’in altın dahil 12 aylık ihracat rakamı temmuzda 144.7 milyar dolar civarında. TİM’in altın hariç ihracat rakamı ise 136 milyar dolar. Aradaki fark 8.7 milyar dolara ulaştı. TÜİK ve TİM rakamları arasındaki makas daha önce hiç bu kadar açılmamıştı. Bu ihracat mı yoksa altınla ödeme mi? Bunları birinin açıklaması gerek. Bunları açıklamakla yükümlü bakan, kamuoyuna doyurucu bir açıklama yapmak yerine bu ticareti sorgulayıp anlamaya çalışanları ahlaksızlıkla suçluyor. Eğer bir bakan demokrasilerin olmazsa olmazı olan saydamlığın gereğini yapacağına, açıklama isteyenleri ahlaksızlıkla suçluyorsa o bakan işini doğru yapmıyor demektir.
Vatandaş borcun altında kalır
-2012’nin sonuna yaklaşıyoruz. 2013 için beklentiniz neler? Ekonomide temel riskler nerede?
Öztrak: Küresel ekonomi halen kırılgan. 2013’ün zor bir yıl olacağı anlaşılıyor. İhracat yavaşlıyor. Petrol fiyatları tahminlerin üzerinde seyrediyor. Ekonomi tahminlerin üzerinde daralıyor. Hükümet de bunu kabul ediyor. Başbakan yardımcısının bu konuda açıklamaları var. Hükümet henüz 2013-15 dönemine ilişkin orta vadeli programı çıkaramadı. Oysa kanunen bunun eylül ayının ilk hafta sonuna kadar Bakanlar Kurulu’nda kabul edilmesi gerekiyor. Bütçe süreci 2006’dan beri süresinde başlatılamıyor. AKP bu yılda aynı geleneğini sürdürecek.
Oysa belirsizliklerin arttığı bir dönemde karar alıcıların önlerini görmesini sağlayacak programların önemi artar. Sonuçta özel kesim kendi bütçesini ve mali planını hükümetin hedeflerine bakarak belirliyor. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde ödemesi gereken kısa vadeli dış borç 144 milyar dolar.
210 milyar dolar finansmana ihtiyaç var
Bir de buna cari açığı ekleyin ekonomide çarkların dönmesi için yaklaşık 210 milyar dolar finansmana ihtiyaç var. Merkez Bankası’nın kasasındaki para bunun yarısını bile karşılamıyor. Dolayısıyla finansman kanallarında yaşanacak bir sıkıntının ekonomiye maliyeti yüksek olur. Reel kesimin döviz açık pozisyonu 126 milyar dolar. Dışarıdan para girişi yavaşlarsa ekonomi takla atar.
Vatandaş borcun altında kalır, evinin tapusunu, arabasının ruhsatını bankalara kaptırır. Tabii bir de Suriye krizi ve bunun yaratacağı olumsuz etkileri düşünmek gerek. Hükümet her şeyi ABD ve AB merkez bankalarının yeniden para basacağı umuduna bağlamış görünüyor. Ancak bu paranın Türkiye’ye gelip gelmeyeceği ve gelirse ne kadar süreceği de şüpheli.
Türkiye, yeni bir büyüme stratejisine geçmeden bu sorunlardan çıkamaz. Yine ekonomiyi bütçe dengesi ile dış denge arasındaki ödünleşmeden kurtaracak politikalara ihtiyaç var. Bunları ancak CHP yapabilir.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu