''Şirketiniz tehdit altında olabilir''
Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Eczacıbaşı, usulsüzlük örneklerini dünyada olduğu gibi Türkiye'de de görüp takip ettiklerini belirterek, ''Şirketlerde yaşanan sorunların en büyük nedeni şirketlerin halka açık olması ve denetim kısıtlılığıdır'' dedi.
Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD) ve Türk Amerikan İşadamları Derneği'nin (TABA/AmCham) düzenlediği ve Ernst&Young'un sponsor olduğu ''Şirketiniz tehdit altında olabilir'' konulu konferansta konuşan Eczacıbaşı, yakın bir döneme kadar sadece istihbarat birimleri ile jandarma, polis ve adli tıp gibi kamu kurumlarının başvurduğu kurum içi yolsuzluk suçlarının takibi ve ortaya çıkarılmasının, şirketler arasında da yayıldığını ifade etti.
Finansal verilerdeki tutarsızlığın, mali tablolardaki manipülasyonların, gizli formüllerin çalınmasının, rakiplere bilgi sızdırmanın, zimmet ve şantaj mailleri gibi hızla artan şirket içi yolsuzluk ve suistimallerin karşısında şirketlerin, mevcut yolsuzlukları ortaya çıkarmak ve gelecekte karşılaşılabilecek suistimalleri önleyebilmek amacıyla harekete geçtiğini dile getiren Eczacıbaşı, şöyle devam etti:
''Usulsüzlük örneklerini dünyada olduğu gibi Türkiye'de de görüp takip etmekteyiz. Şirketlerde yaşanan sorunların en büyük nedeni şirketlerin halka açık olması ve denetim kısıtlılığıdır. Usulsüzlük ve denetim kısıtlılığı sonucu dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Enron, iflası görmüştür. 80 milyar dolarlık piyasa değerine sahip dünyanın 7. büyük şirketinin Türkiye dahil, hemen her ülkedeki ortaklıkları ve yolsuzlukları dünya enerji politikalarını da kökünden sarsmıştır.''
Şirketlerin yolsuzluğa karşı nasıl tedbirler alabileceklerine değinen Eczacıbaşı, şirket kayıtlarının yaklaşık yüzde 95'inin saklandığı masa üstü ve diz üstü bilgisayarların çok iyi korunması gerektiğini söyledi.
Bazı şirketlerde işten ayrılan çalışana, kullandığı bilgisayarı hediye etme gibi durumlarla karşılaşıldığını, böyle durumlarda delil niteliğinde olabilecek bütün kayıtların kaybedildiğini hatırlatan Pınar Eczacıbaşı, şunları kaydetti:
''Çalışanlar, bilgisayarlarını açarken ya da işlem yaparken kullandıkları IP numaralarını iyi saklayıp diğer çalışanlarla paylaşmamalı. Hem işlemi yapma hem de denetleme yetkisi aynı kişide olmamalı. Bir kişi hem fatura bilgilerini girmekle hem de bunları denetlemekle yükümlüyse, bu suistimal ihtimalini güçlendiriyor. Usulsüzlüklerin önlenmesinde üst yönetimin duruşu çok önemli... Daha önceden ortaya çıkmış bir suistimalde şirket olayın üstünü kapayıp herhangi bir yaptırım yoluna gitmezse, bu daha sonraki suistimallerin yolunu açacaktır. Ayrıca şirket içindeki yolsuzluğu tek bir kişinin yapabileceği düşüncesi doğru değildir. Aslında tepeye kadar denetim yapılmalıdır ve dış denetim çok önemlidir. Şirketler, sistemlerinde suistimallerin önlenmesine yönelik programlar kullanmalı."
Suistimalcilerin özellikleri
Ernst&Young Usulsüzlük İncelemesi ve Uyuşmazlık Danışmanlığı Güneydoğu Avrupa Lideri Dilek Çilingir de usulsüzlüğün, kasıtlı bir davranışla yöneticilerin, idareden sorumlu olanların, bir çalışanın veya bir üçüncü kişinin, kendi başına veya bir araya gelerek yasa dışı yollarla kendisine avantaj sağlaması olduğunu bildirdi.
Çilingir, iyi insanların, dürtü, fırsat ve rasyonelleştirmenin (mantıklı kılma) ortaya çıkmasıyla kötüleşebildiğini belirterek, şunları ifade etti:
''Bunlardan en önemlisi rasyonelleştirmedir. Kişi, öncelikle bir usulsüzlük yaparken, bunu kendisine mantıklı kılar. 'Herkes yapıyor, şirketim bunu karşılayabilir, borç almıştım geri verecektim' gibi bahaneler üretir. Şirketler, genelde kendilerinde usulsüzlük olacağına inanmazlar, usulsüzlüklerin, büyük bir kısmı takip edilemez ve en büyük usulsüzlükler, üst yönetim tarafından yapılır ve etkileri en büyük olanlar bunlardır.''
İnsanların, gündelik işlere yoğunlaştığından, işin arkasında neler olduğuna bakamadıklarını dile getiren Çilingir, usulsüzlüklerin, bu şekilde ortaya çıktığını anlattı.
İki tip dolandırıcı olduğuna dikkati çeken Çilingir, ''Yırtıcı ve Yağmacı dolandırıcılar''ın, profesyonel hilekarlar olduklarını, usulsüzlük yapmak için tüm fırsatları araştırdıklarını ve doğacak zararları umursamadıklarını belirtirken, ''Durumsal dolandırıcılar''ın sadece bazı koşulların ortaya çıkmasıyla usulsüzlüğe yöneldiğini ve aslında amaçlarının, kasten zarar vermek olmadığını ifade etti.
Suistimalcilerin özelliklerine de değinen Çilingir, ''Bu insanlar, genellikle 35 yaş ve üzerindedir. Yüzde 55'i erkeklerden oluşur. Zeki ve çekicilerdir. İstikrarlı bir hayatı varmış gibi görünürler. Hırslı ve çalışkandırlar. Ortalamanın üzerinde eğitim almışlardır ve egoisttirler. İşe erken gelirler, çok çalışkandırlar ve genellikle tatile çıkmazlar'' diye konuştu.
Usulsüzlük yolları
Dilek Çilingir, usulsüzlüklerin tespitinin, şirket içinden ve müşterilerden gelen ihbarlar, tesadüfler, iç ve dış denetim gibi yollarla ortaya çıkarıldığını vurgulayarak, şunları anlattı:
''Usulsüzlük ve yolsuzluklar, tersine satış, eksik faturalama, alacakların silinmesi, iş saptırması ve kaynak saptırması yollarıyla çıkar çatışmasından ortaya çıkar. Asya ve Çin'de iş saptırması, çok fazla görünüyor. Buralara yatırım yapacakların bu konularda dikkatli olması gerekir. Rüşvet, nakit suistimali, hileli ödeme, bordro usulsüzlüğü, gider geri ödeme entrikaları ve çarpıtılmış finansal tablolar da usulsüzlük ve yolsuzlukların ortaya çıkış nedenlerindendir. Türkiye'de şirket alımı yapacaklara önerim, şirketin rüşvet açısından temiz olduğuna bakmalarıdır. Türkiye'deki en önemli sorun, rüşvet sorunudur.''
Çilingir, diğer usulsüzlük yollarının ise hileli iflas, vergi, menkul kıymetler, internet ve sigorta usulsüzlüğü, kamu kurumlarındaki yolsuzluklar, fikri hakların hırsızlığı ve kara para aklama olduğunu ifade etti.
"Usulsüzlük endeksinde Türkiye 15. sırada"
Ernst&Young Usulsüzlük İncelemesi ve Uyuşmazlık Danışmanlığı Global Lideri David Stulb da usulsüzlüğü yapan kişilerin genelde arkadaş gibi yakın ve güvenilir kişiler olduğunu dile getirdi.
Avrupalılar'ın ''Bizim kültürümüzde usulsüzlük yoktur. Bizde usulsüzlük olmaz'' diye konuştuklarını belirten Stulb, ''Enron olayından sonra bakarsanız, dünyanın her yerinde usulsüzlük olduğunu görürsünüz'' dedi.
Usulsüzlüklerin ortaya çıkmasında, ihbarların önemine dikkati çeken ve medyanın bu konuda önemli bir kaynak olduğunu anlatan Stulb, usulsüzlüklerin ortaya çıkmasından sonra ilk 48 saatte yöneticilerin çok hızlı bir şekilde ihbarların nereden geldiğini ve güvenilirliğini doğrulaması gerektiğini, doğruluğuna inanılıyorsa, bu konunun hemen, bağımsız bir kuruluşa yönlendirilmesi ve yasal danışmanlık hizmeti alınması gerektiğini söyledi.
Ülkelerin usulsüzlük endeksine bakıldığında Türkiye'nin 15. sırada yer aldığını ifade eden Stulb, ''Şirketlerde herkese eğitimler verilmeli. Usulsüzlükler ortaya çıktığında herkesin ne yapması gerektiğini bilmesi ve üst yöneticilerin çalışanlara iyi örnek olması lazım'' şeklinde konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi