Son tapınak AVM
Türkçeye Süha Sertabiboğlu tarafından çevrilen “Öteki Dünya”da J.G. Ballard tüketim çılgınlığının ve şiddetin kol gezdiği bir kasabadaki gariplikleri kovalıyor. Günümüzün alışveriş fetişizmine göndermeler yapan Ballard, aklını yitiren insanın nasıl sadece heyecanıyla baş başa kaldığını bu distopyada anlatıyor.
2009’da ölen bilimkurgu edebiyatının farklı ismi J.G. Ballard, bu türün yirminci yüzyılda yan değil, ana edebiyat akımı olduğunu söylemişti. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir süre yaşadığı tutsak kampı Ballard’ın eserlerine ve bilimkurgu yazarlığına büyük katkıda bulunur. Bilim ve teknolojiye karşı soğukluğunun altında hem o tutsak kampı hem de atom bombalarının etkisi büyük. Ballard, bu yıkımdan hareketle kitaplarında kıyamet senaryoları ve imgeleri üretir. Yine o imge üretimine, üniversite yıllarında aldığı psikanaliz ve gerçeküstücülük dersleri de kaynaklık eder.
Yirminci yüzyılın asıl edebi geleneği bilimkurgu, yaşadığımız kurgusal dünyada gerçeği yakalamamıza yardım eder. Bu durumda, “en büyük yabancı gezegen dünyamız” diyen Ballard’ın bilimkurgu ve gerçek arasında böylesine bir bağlantı kurmasına şaşmamak gerek.
Sıradanlaşan, klişelerle yürüyen ve teknoloji tapınmacılığıyla iş gören popüler bilimkurgu yerine, edebi, zengin dille örülü ve deneyselliği benimseyen Yeni Dalga’nın esas adamı Ballard’ın eleştirdiği yazarlardan ayrılan özelliği iç uzaydaki gezintiler ve yabancı dünyanın keşfiydi. Distopya ustası Ballard’ın tüm yapıtlarında öne çıkan bu tavırlar “Öteki Dünya”da da rahatça seçilebiliyor.
“TÜKETİCİLİK DENEN VEBA”
Ballard, “Öteki Dünya”da her ne kadar Richard Pearson’ın bir alışveriş merkezini silahla basan adam tarafından öldürülen babasının cinayetiyle ilgili bir kurgu yaratmış gibiyse de işin özünde yeni mabetlerden doğan duruma bir eleştiri var. Acayip bir biçimde ayaklanan, gizemli şekilde sonlanan ve Richard’ın babasının öldürülüşüne dek varan gariplikler silsilesi, Ballard’ın psikanaliz ve gerçeküstücü serpiştirmeleriyle ilerliyor. “Alışveriş yapmak artık heyecandan, öfkeden arındırılmış tüm insan davranışlarının merkeziydi” diyen Ballard, çok ince bir noktaya; günümüzün en can alıcı gerçekliklerinden birine dokunuyor.
Dev bir alışveriş merkezi, alışveriş illüzyonuna kapılmış ve zaman zaman şiddet kullanan insanlardan oluşan bir kasaba, eline geçirdiği silahla kalabalığa ateş açan bir adam, cinayet ve onun peşinden giden reklamcı Richard: Tüm bunlar aslında her an her yerde karşımıza çıkabilecek ve artık neredeyse olağan saydığımız, Ballard’ın yarattığı olay örgüsünden birkaç tutam.
Ballard, Richard’la Fairfax adlı adamın konuşması sırasında yine o gerçekliğe gelip dayanıyor: “Yeni bir insan türüyle karşı karşıyayız; gözlerini kısmış, pasif, mağaza kartlarını kavramış elinde. Sizin gibilerin söylediği her şeye hemen inanırlar. Üçkâğıda getirilmek, en son süprüntüleri almak için kandırılmak istiyorlar. Televizyon reklamıyla eğitilmiş bunlar. Bir değer taşıyan her şeyin, poşetlerine koyabilecekleri şeyler olduğunu sanıyorlar. Burası bir veba bölgesi Bay Pearson. Tüketicilik denen bir veba bu.” Bu vebanın yayıldığı Metro-Centre (ve diğerleri de) “huzursuzluğu yok ederken” tehditleri halının altına süpürüyor ve insanlara “teselli” sunuyor.
Ballard’ın anlattığı AVM, zamanı durduran, insanı başka mekânlardan sıyıran ve bir ölçüde kişiliği etkileyen bir yapı; neredeyse tüm “duygusal gereksinimleri” tatmin eden, “benliği kuran” bir merkez. Ballard bütün ayrıntılarıyla bir AVM kurgulamış; maskotlar, yürüyen merdivenler, ellerinde poşetler dolusu malla zombileşmiş tüketim delileri, öğle yemeği kalabalığı… Aklı başında bir insanın kendini labirentte bir fare gibi hissedeceği dev bir mekân.
YENİ BİR FAŞİZM
Ballard bir yandan AVM’nin insanları nasıl etki altına aldığını öbür yandan da ölümünü araştırdığı babasını yeniden tanıma serüvenine giren Richard’ı anlatıyor. İşsiz reklamcı Richard, çocukluğunun geçtiği eve gelip yerleşerek babasının öldürülüşünün ardındakileri araştırırken kendiyle ilgili küçük çıkarımlar da yapıyor: “Şaşırtıcı şekilde, yetişkinliğimde konfora hiç düşkün olmayan biri olup çıktım; neredeyse hiç eşya koymadığım geniş evlerde yaşadım. Gün boyunca hep insanlara bir yığın mal satmanın yollarını bulmak için çalışır ama gereksinim duymadıkça hiçbir şey almazdım. Çocukluğum beni, bu kadar özlemini çektiğim tüketim dünyasına bağışık kılmıştı.”
Her şeyin düzmece ve adeta oyun olduğu bir yerde gerçek bir cinayetin perde arkasını araştırmak, Richard’ın şaşkınlıkla karşılayacağı pek çok saçmalığı gün yüzüne çıkartır. Ama özellikle böyle bir dünyanın yaratılmasında reklamcıların payı büyük. Elbette Richard’ın da. Birinin AVM’ye girip sağa sola kurşun yağdırması da bu dünyanın bir parçası sonuçta.
Olayın şiddet boyutu bir tarafa Ballard’ın çizdiği çılgın tüketim resmi, insanların alışveriş yapışını patolojik bir aşamaya taşıyor. Tüketim, bir tür sosyal patoloji haline gelince mantık dışı devreye giriyor. AVM’ler tüketimin merkezi, alışveriş çılgınlığına kapılanlar ise hipnotize olmuş ve kendisine ne sunulursa onu bilinçsizce satın alan yaratıklara dönüşüyor: “Seçme şansımız var sanıyoruz, fakat her şey aslında zorunlu. Alışveriş etmeyi sürdürmek zorundayız, yoksa kentliliğimizi yitiririz.” Burada bir tek alışveriş führeri eksik!
Ballard’ın yaptığı, bir tür model ortaya koymak. İnsanları yönlendiren, baskı altına alan ve aptala çeviren yeni bir “kültür” modeli, belki biraz da siyaset: “Tüketicilik, insanları denetim altına almak için bugüne kadar bulunmuş en büyük araç. Yeni fanteziler, yeni düş ve nefretler, iyileşecek yeni ruhlar. Tuhaf bir nedenden alışveriş diyorlar buna. Fakat aslında, siyasetin en saf ürünü.”
Richard, bulunduğu kasabadaki AVM’nin bunu nasıl işlettiğine tanık olur. Ayrıca insanların birbiriyle “iletişim” kurma yönteminin heyecan ve psikopatiye kaydığını da görür. İnsanlar böylece biraz delirir, alışveriş için cesaretlenir, hatta aşk ilişkileri ilginçleşir. Ballard’ın koyduğu mimlerden biri de bir arada yaşayan insanların gitgide düşünme yetisini kaybedip sadece satın almaya odaklanması; insan artık tüketen ve tüketmeyi arzulayan, yaşamını buna göre programlayan bir canlı haline gelir. Duyguların ve her şeyi yönlendiren heyecanın mantığı yok ettiği, heyecanın kullanılmasının, dolandırılmanın ve kandırılmanın istendiği, tüketiciliğin her türlü boşluğu doldurduğu bir tür faşizmin nefes alıp verdiği kitle: İşte Ballard’ın çektiği ve gösterdiği büyük fotoğraf.
FÜTÜRİST BAKIŞ
Bir yandan gösteriler, holiganların şiddet eylemi sürüyor bir yandan Richard hâlâ babasının katilini arıyor. Mal satmanın şiddet satmayla aynı anlama geldiği günlerde Richard, hem olanı biteni anlamaya hem de davada ilerlemeye uğraşıyor. Babasının son günlerini kaydettiği günlükten bazı verilere ulaşabileceğini düşünen Richard, diğer taraftan da Metro-Centre’ı yakıp yıkmaya çalışanlarla onu savunmak için harekete geçenler arasındaki çatışmaları izliyor. Tüketiciliğin deney laboratuvarı haline gelen AVM’de olayların varacağı son nokta delilik, Richard bunun farkında. Babasının da bu delilik tarafından katledildiğini düşünüyor. Aslında siyasi bir miting olan futbol maçları ve bunu besleyip büyüten, şiddet tarikatını körükleyen, insanlara istediği dramı, yabancıları kötekleme yetkisini ve kahraman gibi tapınmak istedikleri bir führer veren ve tüm bu çılgınlığı yaratan merkez o AVM.
Ballard, Richard’ın tanık olduğu, hatta katkıda bulunduğu çılgınlığı resmederek bir tür gelecek öngörüsü paylaşıyor. Bu fütürist bakış aynı zamanda alışveriş fetişizmi ve AVM tapınmacılığına da ince bir eleştiri. Gerçekle yakından bağlantılı bu distopya, bir taraftan Ballard’ın teknoloji düşkünlüğüne duyduğu öfkenin de yansıması.
Aklı ve mantığı dışarıda bırakan heyecanın ve satın alma dürtüsünün, günümüz dünyasında yarattığı yozlaşmışlık durumuna da bir gönderme yapıyor Ballard; kafasını, gömdüğü bu çılgınlıktan fırsat bulup da çıkarabilen olursa görsün diye. Son kale ya da tapınak AVM’lerin yarattığı illüzyonu eleştiriyor.
Öteki Dünya/ J.G. Ballard/ Çeviren: Süha Setabiboğlu/ Sel Yayıncılık/ 294 s.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu