Sonuca Dikkat: 74-0
CHP’nin kadrolarıyla güven vermesi gerekirken, bölgede yapılan siyasi araştırmalarda CHP örgütünün ve siyasi hareketlerinin olmadığı, olanların da etkisiz ve hatalı olduğu gözlemlenmiştir. CHP’nin bölgeye yönelik geliştireceği yeni politikalarını güven veren ve ikna edici bir biçimde diyalog yoluyla hayata geçirmesi gerekmektedir.
Doğu ve Güneydoğu’daki 2007 seçimlerindeki AKP ile CHP arasındaki milletvekili farkı 74’tür. İktidar partisi TBMM’nin çoğunluğunu, yani 275 milletvekilini bulmakta zorlanacakken, bu sonuç ile TBMM’de anayasayı değiştirecek milletvekili sayısına (336) ulaşabilmektedir.
Doğu ve Güneydoğu’nun bugünkü Türkiye için öneminin, önceliğinin yanı sıra siyasi açıdan da farklılık buradadır. 2007 seçimlerinde \tizlenen “ya dinine ya da diline” \t\toy ver kampanyası, 1920 yılında bölgede İngilizlerin uyguladıkları \t\tböl-yönet politikasıyla tam olarak örtüşmektedir.
PKK’nin silah bırakma noktasına gelmesi (genel seçime kadar eylemsizlik kararı alması), TSK başta olmak üzere devlet kurumlarının sorunun silahla çözülemeyeceğini görmüş olması kültürel ve kimliksel haklar bağlamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu için yeni çözümlemeleri de beraberinde getireceğini göstermektedir.
Osmanlı’nın son döneminde özellikle 1915’ten sonra başlayan süreçte İngiltere Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine dönük kendi politikasını yaşama sokmuştur. Bu politikanın temelinde bölme ve parçalama biçimindeydi.
Bu plan yaşama geçirilmek istenirken sadece bölme ve parçalama çabası dinsel boyutta kalmamış, etnik gruplar arasında da uygulanmaya çalışılmıştır. İngiltere’nin uyguladığı diğer emperyalist devletler gibi sömürge milletlerde her türlü direnci kırmak için başvurduğu bir kuraldan ibaretti.
Çağımızda başarı için uygulanan ortak stratejilerin yanı sıra farklı segmentler için farklı stratejiler uygulama zorunluluğu gerekmektedir. Balıkçılar Boğazda istavrit balığını olta ile tutarlarken, mavnaları ile Karadeniz’e açılan balıkçıların \tkalkan balığını avlarken ağ kullanmalarındaki farklılıkta olduğu gibi, CHP’nin iktidar adayı olan ama bölgede başarı sağlayamayan bir parti olması, Doğu ve Güneydoğu seçmenine dönük yeni stratejiler geliştirmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
2007 seçim sonuçlarına baktığımızda 23 vilayeti bünyesinde bulunduran Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde AKP’nin gücü yadsınamaz boyuttadır. Bu seçimlerde 6.076.174 olan seçmen sayısından 4.776.911 kişi sandık başına giderek, oy kullanmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki vilayetler 550 sandalyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 111 milletvekiline sahiptir. 2007 seçim sonuçlarına göre, 111 milletvekilinin partilere göre dağılımı ise 80 AKP, 22 Bağımsız, 6 CHP, MHP ise sadece 3 milletvekilliği kazanabilmiş. AKP ile en yakın rakibi CHP arasındaki milletvekili sayısı farkı 74 olmuştur. 2011 genel seçimlerinde illerdeki milletvekili sayıları değişmekle birlikte bölgenin TBMM’deki temsilci sayısı 111’den 114’e çıkmaktadır.
Ağrı ve Elazığ’daki 5’er, Bingöl’deki 3 ve Kilis’teki 2 milletvekilliklerinin tamamını kazanan AKP karşısında CHP Ardahan’da, Erzincan’da, Malatya’da ve Adıyaman’da birer, sadece Meclis’te 10 sandalye ile temsil edilen Gaziantep’ten iki milletvekilliği kazanabilmiştir.
12 Eylül’de yapılan referandum sonuçları gelecek yıl haziran ayında yapılacak seçimlerde bu tablonun üç aşağı beş yukarı benzer bir aritmetiğini yeniden parlamentoya yansıtacağını ortaya koymaktadır.
AKP’nin bugüne kadar getirdiği ve açılımlarla genişletmeye çalıştığı politikalar neticesinde kazandığı bölgede, CHP’ye hâlâ istenilen ilgi alaka beklenen düzeye varmamıştır.
CHP’nin yeniden bölgede etkinliğini arttırması, bölgeye özel önem vermesi kaçınılmaz gözüküyor.
Sadece önem vermesi yetmez, sadece çözüm önermesi yetmez aynı zamanda bölge insanına geliştireceği çözüm önerilerini hayata geçireceğinin güvenini vermek konusunda ciddi adım atmalıdır.
CHP yönetimleri 80’li yıllarının sonundan bu yana Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine dönük çözüm önerilerini tartışmaya açtı, ancak bunda yeterince başarılı olamadı. Demek ki, zaman sadece çözüm dönemi değil aynı zamanda güvene dayalı bir birliktelik inşa etmek şart olmuştur. Bunun için de iki konu; dil ve din temelli siyaset anlayışı şart olmuştur.
CHP’nin altyapısında bu iki temel üzerinden siyaset yapma anlayışı hiçbir zaman olmamıştır. Ya diline ya da dinine diye zorlanan bölge insanı AKP ile BDP arasında tercih yapma noktasında bırakıldı.
Dini AKP, dili ise BDP temsil ediyor. Yeniden yapılanan CHP şimdi geçmişin hatalarından gerekli dersleri çıkartarak hem dini hem de dili kucaklayıcı politikalar belirlemezse, bölgedeki yarışa yenik başlayacağı göz ardı edilmemelidir.
CHP’nin kadrolarıyla güven vermesi gerekirken, bölgede yapılan siyasi araştırmalarda CHP örgütünün ve siyasi hareketlerinin olmadığı, olanların da etkisiz ve hatalı olduğu gözlemlenmiştir.
CHP’nin bölgeye yönelik geliştireceği yeni politikalarını güven veren ve ikna edici bir biçimde diyalog yoluyla hayata geçirmesi gerekmektedir.
Bülent TANLA 22. Dönem CHP Milletvekili
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi