'Şu ana kadar Kılıçdaroğlu'ndan ümitli değilim'
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP'nin değişim sonrası iktidar alternatifi bir parti olacağını düşündüğünü belirterek, ''Şu ana kadar Kılıçdaroğlu'nun çizdiği tablo beni sükutu hayale uğrattı. Ben ondan şu andaki performansına göre ümitli değilim'' dedi.
Manisa Etv'de ''Anadolu Soruyor'' adlı programda canlı yayına konuk olan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'nin çeşitli illerinden gelen gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Batı ülkelerindeki demokrasilerde, yerel yönetimlerin bile çok sık referandum yaptığını belirten Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle konuştu: ''Bizim anayasamıza göre sadece anayasaya değişikliklerinde referandum yapılıyor. O da 330 ile 367 arasında oy çıktığı halde. Aslında daha sık yapılsa bence demokratik kültürü de zenginleştirecek bir gelişme olur. En erken halk oylaması 2007 Ekim ayında yapılmıştı. Cumhurbaşkanını halkın seçip seçmemesi, milletvekili seçimlerinin 4 yıla inip inmemesi konusunda. O zaman yüzde 70'e yakın iştirak oldu.''
Halk oylamasına bir hafta kalmasına rağmen, meydanlarda siyasetçilerin anayasa değişikliğine girmeden Hükümeti hedef alarak kampanya yürüttüğünü kaydeden Arınç, şöyle devam etti: ''Sanki Pazar günü seçim yapılacak, iktidar değişecek,milletvekilleri seçilecek, muhalefet iktidara gelecek, parlamento yenilecek gibi davranıyorlar. Muhalefet partilerinin genel başkanlarının kendilerini ispatlama çabası var. Kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan sıkıntılarla hayır cephesini güçlendirmeye çalışıyorlar, bu yanlıştır.''
Bakan Arınç, 12 Eylülde milletvekillerinin seçilmeyeceğini, partilerin oy oranlarının, milletvekili sayılarının, parlamento yapısının değişmeyeceğini vurgulayarak, şunları söyledi: ''Oy pusulasında partilerin amblemleri, milletvekili isimleri olmayacak. Şu kadar milletvekili çıkardı diye bir parti ilan edilmeyecek. Bu sadece anayasa değişikliğidir, kıyamet kopmayacak. Millet bir karar verecek, evet de olsa iyi sonuçlar doğacağından eminiz. Hayırı da halkın takdiri olarak saygıyla karşılamak gerekir. Bunu ölüm kalım savaşı olarak değerlendirmek ve hala üzerinden siyasi rant elde etmek düşüncesi yanlıştır.''
Muhalefetin eleştirileri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı ''padişahlığa soyunmakla'' suçlaması ile ilgili değerlendirmesi istenen Bülent Arınç, muhalefet liderlerinin bu ve benzer suçlamaları, kaynaktan, delilden yoksun yaptığını savunarak, şöyle devam etti: ''Basit suçlamalardır. Bir insan bir konuyu iddia ediyor, bunun karşılığını da cevap olarak bekliyorsa çok açık konuşması lazım. AK Parti iktidarı 8. yılında. 2003 Martından, Sayın Tayyip Erdoğan'ın 7,5 yıllık başbakanlığı dikkate alınırsa, o günden bu yana yapılanların hiçbir şekilde diktatörlük veya padişahlık olarak değerlendirilmesi mümkün değil. Biz hukukun üstünlüğüne değer veriyoruz herkes yargı önünde hakkını aramalıdır.''
Yargı denetimi dışında bırakılan kararları, HSYK kararlarını, YAŞ kararlarını denetime açtıklarını söyleyen Bakan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kamu denetçiliği kurumunu getiriyoruz. Kamu denetçiliği birey haklarını güçlendiren bir konu. Kişinin kendisi ile ilgili verilere sahip olma hakkını getiriyoruz. Türkiye'de öyle bir dönem geldi ki herkesin özel hayatı, inancı, kanaatleri bir yere not edildi. Bu konuda apartman görevlileri, muhtarlar, MİT mensupları görevlendirildi. Hangi gazeteyi okur, eşinin başında örtü var mı yok mu? O fişlemeler yeri geldi çok kötü amaçlarla kullanıldı. Özel hayat bilgilerinin benim rızam olmadan ifşa edilmemesi lazım, anayasa hükmü getiriyoruz.''
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, anayasa değişikliğin ilk kez olmadığına dikkati çekerek şunları ifade etti: ''Korkulacak bir şey yok ama AK Parti iktidarı iş başında ve seçim var. Bugünkü veriler gösteriyor ki bir kaza bela olmazsa 3. defa iktidar olacak. 'Ne yapalım edelim de bu Hükümet yıpransın, her fırsatta bunu değerlendirelim. AK Parti iktidarından olası seçimde kurtulalım' diyorlar. Böyle olunca bir ara sivil diktatörlük tartışmasını yapay olarak başlattılar. Bir ara bizi Malezyalılaştırıyorlar mı diye tartışma başlattılar. Bunlar yapay tartışmalardır. Padişah, dikta özlemi tamamen yakıştırmadır. Türkiye'de yaşayan 72 milyon insanın her biri güçlenecektir. Türkiye'de benim hakkımı kabul edecek hiçbir merci kalmadı dediği zaman Strasbourg'u, İnsan Hakları Mahkemesini gösteriyordu. Şimdi Avrupa'yı Strasbourg'u göstermiyoruz. Şimdi 'Ankara'ya gel bireysel başvurunu yap' diyoruz. Bunu yapan bir parti hangi padişahlık özlemi içinde olabilir?''
Bülent Arınç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesi kararlarından çok memnun göründüğünü belirterek, ''Oysa kendisinin de imzası bulunan ve AK Partililerle birlikte 411 milletvekilinin evet oyu verdiği maddeleri aynı Anayasa Mahkemesi şekil bakımından değil, özüne girerek iptal etmişti. Sayın Bahçeli'nin ben bundan şikayet ettiğini hatırlıyorum. Şimdi Sayın Bahçeli başka bir noktaya gelmiş demek ki'' dedi. Anayasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'nin kendisinin istediğini kaydeden Arınç, şöyle konuştu: ''Ben meclis başkanıydım. Mustafa Bumin Anayasa Mahkemesi başkanıydı. Bana dosyayla geldi. Aynı dosyayı hükümete, Adalet Bakanına götürdü, bugün bizim yaptığımız değişikliğin önemli bölümü Tülay Tuğcu'nun, Haşim Kılıç'ın, Mustafa Bumin'in de yapılması gerekli dediği değişiklikler. Şimdi sayıyı çıkarıyoruz, asıl - yedek ayrımı kalmadı, 3 tanesinin de meclis tarafından seçilmesini istiyoruz. Bu yapıya Sayın Bahçeli'nin de MHP'nin de neden itiraz ettiğini anlamak mümkün değil ve tabanın da bunu kabul edeceğini hiç düşünmüyorum.''
Diyarbakır Belediye Başkanı'nın açıklaması
Gazetecilerden gelen soru üzerine Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in bölgesinde sandığa gitme oranının yüzde 55 olması durumunda kendini sorgulayacağını açıklamasını da değerlendiren Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Arınç, şunları söyledi: ''Bu konuşma kendilerini ilgilendirir. Evet demek de hakkım hayır demek de hakkım. Hiçbir şekilde şantaj, baskı, korku vermeyiz. Biz yaparsak yanlış olur, muhalefet yaparsa da yanlış yapmış olur. Çok şükür Türk milleti bu konuda rüşdünü ispat etmiştir. 6 defa aday oldum seçilemedim, çünkü benim seçilemediğim partim barajı aşamadığı zamanda bile inanıyorum ki halkım en doğru kararı verdi. Burada da en iyi kararı verecek halktır. Evet de çıkarsa hayır da çıkarsa başımızın üstünde. Bir başkası hayır derse onu ne küçümserim, ne kızarım. Ama BDP 'Boykot yapın' vatandaşa 'Sandığa gitmeyin' diyor. Bu demokrasilerin kabul edeceği bir şey değil. Pasif muhalefet bir taktik olabilir ama sana soruyoruz evet mi hayır mı sonucunda bir netice hasıl olacak ve ondan Türk halkı istifade edecek. Sen gitme diyorsun gitmemesi için de korku panik meydana getiriyorsun. Bu senin için de çok yanlış, halk için de çok yanlış. Biz bütün tedbirleri aldık. Hiçbir şekilde şantaj, baskı ve korkuya taviz vermeyiz. İstiyoruz ki boykota katılmasınlar, istiyorlarsa hayır desinler, istiyorlarsa evet oyunu kullansınlar. Diyelim ki bir bölgeden yüzde 50 sandığa gidilmemişse onun sonucunda yurt dışına bölge artık özerklik istiyor diye takdim edecekler. Ne kadar yakışıksız. Sen bu ülkenin çocuğusun. Biz üniter yapı içindeyiz. Böyle oyunun içinde olacağına seçmen kitlene sandığa gidin vicdanınız nasıl elveriyorsa o şekilde oy kullanın dersiniz.''
Bakan Arınç, bölgedeki kırsal kesimlerde halkın sandık başına gitmekten çekinebileceğini, şehir merkezinde ise kimsenin tehditlere kulak asmayacağına inandığını ifade etti. Sandığa giden vatandaşların Kürt olmamakla suçlandığını belirten Arınç, ''Bu çirkinlikler onları söyleyenlerin üzerinde kalır inanıyorum ki her vatandaşımız hür iradesiyle sandığa gitmeli. Kim mahcup olacaksa ondan sonra düşünelim'' dedi.
Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı
CHP'deki değişimi olumlu görenlerden olduğunu ifade eden Bülent Arınç, bugün CHP'nin basit suçlamalarla gündem değiştirdiğini savundu. CHP'nin daha önce felaket tellallığı yaptığını söyleyen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''O dönemde CHP Türkiye'nin önünü açmıyordu. Her şey kötüydü, karanlıktı, çirkindi, biz onun siyaset anlayışına alışmıştık ama bu partinin önünü tıkıyordu. Bir vesileyle partinin başından gitti birileri de Sayın Kılıçdaroğlu'nun genel başkan olmasını istedi ve CHP içinde bir değişim, dönüşüm gerçekleşti. CHP'deki bu değişiklik yeni bir hava, heyecan dinamizmdi. Gerçek kimliğiyle yani sosyal demokrat parti kimliği ile CHP özgürlükçü bir parti olursa halkçı bir parti olursa halkın önceliklerini benimserse Türkiye bundan istifade eder, CHP'yi de iktidar alternatifi haline getirirdi. Şu ana kadar Sayın Kılıçdaroğlu'nun çizdiği tablo beni sükutu hayale uğrattı. Ben ondan şu andaki performansına göre ümitli değilim. Her gün ya havuzdan bahsediyor ya bir hırsızlıktan bahsediyor ya bir soygun. Hiçbir delil getirmeden basit suçlamalarla. Ertesi gün bir başka şeyin peşinde, ertesi gün ondan vazgeçmiş. 24 saatlik bir Kılıçdaroğlu var elimizde. Şimdi neyi savunuyorsunuz? Hangi konuda ne yapmak istiyorsunuz? Bu iktidara nasıl bir yol gösteriyorsunuz? Yollar, havayolu ulaşımı, üniversiteler, enerji sektörü, sağlık sektöründe yapılan çalışmalar, dış politika konusunda fevkalade güzel çalışmalar varken ne yaptı ki bunlar diye ortaya çıkıyor? Kardeşim hangi gezegenden düştün Türkiye'ye? Sadece kendisi dürüst, ahlaklı, onun dışındaki herkes hırsızlık yapmış. Güzel bir söz var elinde çekiç olan herkesi çivi gibi görür diye. Bir tek Kılıçdaroğlu var Türkiye'de. Maşallah iyi de torunlarını sigortalatmış bir adamsın, kendi çocuğunu 14 yaşındayken okulların açık olduğu zamanda sigorta yaptığın görülüyor SSK Genel Müdürlüğü yaptığın dönemde. SSK'yı batırdığın görülüyor. Hadi onlar 10 sene önceydi biz onları unutmuş olalım senin partinin belediye başkanlarından 7-8 tanesi ya cezaevinde ya mahkeme önünde. Yani sadece ben dürüstüm diye ortaya çıkarsanız, kendi hayatınızda da buna şahit olmanız gerekir.''
Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: ''İstanbul'da çok güzel siteler yapıldı. Maddi imkanı olan bir insanın havuzlu sitede oturmasının ne mahsuru var? Biz herkesi gecekonduya mı sokacağız? Parti olarak hedefimiz bu mu olmalı? İnsanlar rahat ve mutluluk içinde yaşamalı. Bunu söyleyen insan da zannedersiniz ki Ankara'da gecekonduda yaşıyor ama bak seninde havuzlu villan ortaya çıktı kooperatif de olsa havuzlu villan varmış, 7 tane evin varmış.''
Bülent Arınç, Türkiye'nin yargıçlar iktidarı ve hukukun üstünlüğü arasında bir yol ayrımında olduğunu, yargıda toplumun yapısı dikkate alınmadan kararlar verildiğini belirtti. Anayasa değişikliğinin bir günde olamayacağını, 2007 seçimlerinden sonra çalışmalara başladıklarını kaydeden Bakan Arınç, parlamento içindeki ve dışındaki tüm partilerin daha sivil, demokratik bir anayasa talebini dikkate alarak yola çıktıklarını vurguladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun türbana özgürlük getireceğini söylediğine dikkati çeken Arınç, ''Beyefendi 'Ben gelince türban sorunu kendiliğinden çözülecek' diyor. Bize güvence vermeleri lazım'' dedi. Anayasa değişikliği konusunda uzlaşma aradıklarını, ancak muhalefet partilerinin uzlaşma talebini duymazdan geldiğini, kapılarını kilitlediğini kaydeden Arınç, CHP'nin bir şey vermediğini, taarruz ettiğini, her şeyi kötü ve yanlış göstermeye çalıştığını söyledi.
Bedelli askerlik konusu
Gazetecilerin sorularını yanıtlarken bedelli askerlik konusuna da değinen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şöyle konuştu: ''Bedelli askerliğe ihtiyaç vardır. Benim şahsi görüşüm de budur. Birileri bana yanlış yapıyorsun diyebilir ama ekliyorum askerlik konusu Milli Savunmanın, Genelkurmayın ihtiyacına bağlıdır. Genelkurmay Başkanlığı kendi içinde yaptığı çalışmayla benim asker ihtiyacım şu kadardır, bu ihtiyaç karşılanmadığı için ben bedelli istemiyorum derse, Milli Savunma Bakanlığı da bu görüşü verirse biz bu görüşe uyarız. Ama ben imkan ve fırsat olduğu takdirde bedelli askerliğin doğru olduğuna inanıyorum. Bu benim şahsi görüşüm, bunu da savunurum. Genelkurmayın da Milli Savunma Bakanlığının da bedelli askerlik konusunda bir ümit verici yaklaşımı yok. Bu benim şahsi inisiyatifimle gerçekleşecek bir konu da değil. Keşke asker askerliğini yapma konusunda ihtimam gösterse sivil de kendi işine baksa. Asker ihtiyacı ne kadardır ben ona karışmam. Elindeki asker gücünü nerede nasıl kullanacaklarını onlar daha iyi bilirler.''
Kendisine yönelik suikast girişimi hakkındaki süreç konusundaki soruyu da yanıtlayan Bülent Arınç, ''Ben o günden bu yana ne savcıyı ne hakimi görmüş değilim. Bu konuyu çok konuştuk, kapatılmış değil. Kapatılırsa takipsizliğe bağlanması lazım. Benim şu anda aldığım bilgiler özellikle kozmik odada yapılan incelemelerin iddianame haline gelmediğidir'' dedi.
YAŞ kararları
Yüksek Askeri Şura'nın Silahlı Kuvvetler içindeki terfileri, atamaları düzenlediğini ifade eden Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu kurulun başkanı olduğunu hatırlattı.
Genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları ve ordu komutanlarının atanmasında sistemin aşağıdan yukarı işlediğini, en son da Milli Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı imzasını istediğini kaydeden Bülent Arınç, şöyle devam etti: ''Dolayısıyla son şura için yapılan tartışmalarda hükümet kendi yetkisini, Cumhurbaşkanı kendi yetkisini kullanmıştır ve bu hukukidir. Geçmişte böyle bir temayül vardı bu niye kullanılmadı demek mantık dışıdır. Hukuka uygundur, aşağıdan yukarı teklif gelir, son imza yürütmeye aittir. Yürütme kendi hakkını kullanmıştır.''
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu