'Şu anda piyasalarda 'evet' beklentisi hakim'
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, referandum sonucuyla ilgili olarak şu anda piyasalarda ''evet çıkacağı'' beklentisinin daha çok hakim olduğunu ifade ederek, ''Evet çıktığında ekonomide çok daha iyiye bir sıçrama hemen olmayabilir ama bunun orta uzun vadede sonuçlarını görürüz'' dedi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, katıldığı bir televizyon programında, 12 Eylül'de yapılacak referandumun ekonomiye etkileri ve gündeme ilişkin konuları değerlendirdi.
Referandum sonucunun ekonomiyi ve piyasaları ne yönde etkileyeceğine ilişkin soru üzerine Babacan, ekonomideki başarının temel unsurunun güven olduğunu, güven ortamının da Türkiye'nin güçlenmesinde büyük önem taşıdığını söyledi.
Güven unsurunun sadece ekonomi politikalarıyla oluşturulmadığını dile getiren Babacan, ''Ekonomik program olarak siz ortaya ne koyarsanız koyun, eğer o ülkede siyasi istikrar açısından problem varsa, o ülkenin demokrasisi risk altındaysa o ülkede hukuk düzeni iyi çalışmıyorsa o ülke hak ettiği bir kalkınma noktasına ulaşamıyor'' dedi.
Bir soru üzerine Türkiye'nin bugün milli gelirinin yaklaşık 9 bin dolar seviyesinde olduğunu kaydeden Babacan, ''Biz eğer milli gelirimizi 20,30 bin dolar seviyelerine çıkarmak istiyorsak mutlaka Türkiye'nin gerçek anlamda bir hukuk devleti olduğunu, olacağını artık ortaya koymamız lazım'' diye konuştu. Ekonomide bir çok reform gerçekleştirdiklerini, bu sayede Türkiye'nin ekonomik krizden ciddi anlamda etkilenmediğini belirten Babacan, ancak yargı reformunu bir türlü yapamadıklarını söyledi. Babacan, 2002 yılının yargı düzeniyle bugünün yargı düzeni arasında fark olmadığını, yine mahkemelerin uzun sürdüğünü, yargının bazen yürütmenin alanına girdiğini ifade etti.
Yargıda kurumsal yapılanmanın önemine işaret eden Babacan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda değişiklik yapmalarındaki ana nedenin kurumsal yapıyı doğru hale getirmek olduğunu dile getirdi. Babacan, şunları kaydetti: ''Anayasa değişikliği, Türkiye'nin darbelere kapıyı aralık bırakan sistemin o kapıyı tamamen kapatmasına hatta bir de üzerine kilit vurmasını sağlayacak önemli bir değişiklik. Yargı reformunun önünü açacak bir değişiklik, gerçek anlamda hukuk devleti olmasını sağlayacak bir değişiklik paketi bu. Bütün bunlar gerçekleştiğinde Türkiye daha öngörülebilir bir ülke haline gelecek. Türkiye, insanların daha çok güvenebileceği bir ülke haline gelecek. Daha çok güvenilen bir ülkenin ekonomisi mutlaka çok daha iyiye doğru gidecektir. Ama öte yandan aksi bir tablo ortaya çıkarsa referandumda 'hayır' çıkarsa Türkiye, Türkiye cumhuriyeti vatandaşları daha yüksek kalitede bir demokrasiyi, daha sivil anlayışa yakın bir demokrasiyi istemiyor. Şimdi bu soru işareti oluşturacaktır. Yani bu Türkiye için travmatik sonuçlar getirebilir. AB süreci veya bunun dışında olsun bu kadar reform yapan Türkiye, demokrasisini ilerletmeye çalışan Türkiye, böyle bir noktada halka gidiyor ve halk (ben halimden memnunun ben daha iyi bir demokrasi istemiyorum) diyor. Bunlar soru işaretleri oluşturur. Bundan sonraki dönemlerde Türkiye'nin nasıl bir ülke olacağı ile ilgili ciddi soru işaretleri oluşturur.''
Dünyada milli geliri 30 bin, 40 bin dolara ulaşan ülkelerde hukukun ve demokrasinin kalitesinin nasıl olduğuna bakılması gerektiğini anlatan Babacan, bu ülkelerde yargının ağır aksak işlemediğini, darbe tehditlerinin bulunmadığını söyledi. Babacan, bilimsel ve objektif ekonomi analizi yapan uluslararası kuruluşların referandum ile ilgili raporlarında 'evet' çıkması halinde Türk ekonomisinin daha iyiye gideceğinin, 'hayır' çıkması halinde ise olumsuz sonuçların ortaya çıkacağının vurgulandığına dikkati çekti. Referandum sonucuyla ilgili olarak şu anda piyasalarda 'evet çıkacağı'' beklentisinin daha çok hakim olduğunu söyleyen Babacan, ''Dolayısıyla evet çıktığında çok daha iyiye bir sıçrama hemen olmayabilir ama bunun orta, uzun vadede sonuçlarını görürüz. Borsa geçen cuma günü tarihi rekorunu kırdı, faizler tarihi düşük seviyede çünkü piyasalar ileriye yönelik beklentilerle çalışıyor. İleride bir 'evet' beklentisi hakim olduğuna göre şimdiden bir bakıma o 'evet'in güzelliklerini görüyoruz.'' dedi.
'Hayır çıkarsa Türkiye bir bedel öder'
''Referandum sonuçlarının kısa vadede olumlu ya da olumsuz sonuçları ne olur?'' sorusu üzerine de Babacan, şöyle konuştu: ''Hayır çıkması durumunda Türkiye yeni bir krize sürüklenir vs... belki o noktaya gitmez ama Türkiye çok önemli bir fırsatı kaçırır. Türkiye bütün bu kargaşa ortamında bir başarı adası, bir istikrar adası olarak yükselirken hayır çıkarsa birden bire kendisini geriye giden reformdan uzaklaşan bir pozisyonda görecektir. Bunun kısa ve orta, uzun vadede mutlaka sonuçları olur. Türkiye bunun için bir bedel öder, bir faturası olur bu işin. ''
'Bundan bir dönüş olmaz'
Ali Babacan, Türkiye'nin uyguladığı serbest kur rejimiyle ilgili bir soru üzerine, hükümet olarak serbest kur rejiminden dönmelerinin söz konusu olamayacağını söyledi. Babacan, serbest kur rejiminden sabit kur rejimine geçmenin, kur ile ilgili taahhütlere girmenin Türkiye'yi 2001 yılında olduğu gibi bir felakete sürükleyeceğini ifade etti. Serbest kur rejiminin, dışarıdan ya da içeriden gelebilecek ekonomik ya da ekonomik olmayan ne kadar şok varsa bu şokları absorbe eden önemli bir mekanizma olduğunu kaydeden Babacan, ''Bizim temel önceliğimiz kur değil istikrardır. Bundan bir dönüş olmaz'' diye konuştu.
Babacan, Türkiye güçlendikçe, istikrar arttıkça Türk lirasının güçleneceğini, bunun kaçınılmaz olduğunu kaydetti. ''TOBB ve TÜSİAD gibi kuruluşlara referandumda ne gibi mesajlarınız olabilir'' sözleri üzerine Babacan, şöyle konuştu: ''Ekonomi açısından olumlu sonuç verecek bir şeye 'ben kararsızım' demek biraz çelişki oluşturuyor. Bu işin bir yönü. Daha çelişkili bir yönü ise Türkiye, AB'ye aday bir ülke. Bu kuruluşlar AB konusunda taraflar, AB'ye 'evet' diyorlar. Peki bu anayasa bizi AB'ye yakınlaştırıyor mu uzaklaştırıyor mu? Bu paket AB kriterlerini yerine getirmemiz konusunda bizi ileriye mi geriye mi götürüyor? Bunun cevabı çok açık. Biz bu paketi açıkladığımızın ertesi günü AB Komisyonu, 'Bu paket Türkiye'nin AB sürecine katkıda bulanacak bir pakettir' diye açıklama yaptı. AB için bu paket önemliyken bizim AB'ye 'evet' diyenlerin bu pakete 'Havet' demek, ben tereddütlüyüm, tarafsızım demek tutarlı olmuyor.''
Babacan, bu konuda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''bitaraf olan bertaraf olur'' şeklindeki sözlerinin tehdit olarak değil, eleştiri olarak algılanması gerektiğini söyledi. Hükümetin de bir eleştiri hakkının olması gerektiğini, her eleştirinin bir baskı, bir tehdit olarak görülmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Babacan, ''Herkes hükümeti, yürütmeyi eleştirirken ve bu eleştiri doğal karşılanırken hükümetin de icabında yargıyı, sivil toplum kuruluşlarını eleştirmesi doğal karşılanmalı. Herkes hükümeti eleştirmekte serbest ama hükümet kimse hakkında bir şey söylememeli, bunlar çok tutarlı değil. Madem ifade özgürlüğü diyoruz, madem düşünce özgürlüğü diyoruz hükümetimizin de ifade özgürlüğü, düşünce özgürlüğü olmalı. Ama bunu tehdit unsuru olarak görmemek lazım'' dedi.
Et fiyatları
Babacan, et fiyatları konusunda bir soru üzerine de Türkiye'nin yapısal olarak hayvancılıkla ilgili maliyetlerin yüksek olduğu bir ülke olduğunu dile getirdi. Et fiyatlarının düşürülmesi konusunda ilgili bakanlıklarla toplantılar yaptıklarını anlatan Babacan, ithalat kapılarını açıp ticareti serbestleştirmeleri durumunda bir çok canlı hayvanın ve etin Türkiye'ye getirileceğini, böylece fiyatların düşeceğini ancak Türkiye'de de hayvancılığın biteceğini söyledi. Bu noktaya gitmesini arzu etmediklerini ifade eden Babacan, ''Yaptığımız şu, ölçülü bir miktarda ölçülü bir süre ithalat kapısını açık tutup, et fiyatlarının belli bir noktanın üzerine geçmesini önlemeye çalışmaya çalışıyoruz. Karkas etin kilosu, 12, 13, 14 lira olursa makul gibi olacak. Ama bunun üzerine çıktığında da o zaman ithalat kapısını daha da açıp et fiyatlarını kontrol altına almamız gerekiyor. Et fiyatlarını makul ölçüde tutacağız'' diye konuştu.
Otomotiv sektörü
Otomotivde nasıl bir strateji izleneceği yönündeki soruyu yanıtlarken de Babacan, temiz enerji kullanan otomobillerin üretilmesi ve satılmasının özendirilmesi konusunda bir çalışma başlattıklarını anımsattı. Otomobillerde çevreyi kirletme ve karbon salınımıyla ilgili bir vergi düzenlemesinin yapılmasının önemine işaret eden Babacan, bunu yeni bir vergi geliyor diye düşünmemek gerektiğini söyledi. Bakan Babacan, vergi affı konusunda da kurumlar arasında bir problem olmadığını belirterek, ''Burada işin özü şu: Bir af yok, kimsenin borcu silinmiyor. Faizlerde düşürme var, taksitlerde de kolaylık var. Burada yapılan sadece borcun yeniden yapılandırılması'' dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti