Suriye...

Suriye...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 05.03.2012 - 07:07

Bu iğrenç oyunun dünyanın gözü önünde oynanabilmesi iletişim araçlarının bu derece gelişmiş olmasına karşın bazı güçlerce nasıl manipüle edildiğini göstermektedir. Şimdi oyunun yeni bir “fazına” geçilmiş bulunuyor. Daha üç gün önce despottan kurtulurken emperyalizmin kucağına düşen Tunus’un yöneticileri, bir uluslararası toplantı yaparak Suriye konusunu görüştüler.

Güney komşumuz uluslararası bir kıskacın pençesinde. Aynı etnik kökten gelen Arap Birliği ülkeleri başta olmak üzere, ilgili-ilgisiz bir sürü ülke meşru hükümeti “demokrasiye” ve “insan haklarına” saygılı olmaya davet ediyor. Bu çağrının en komik yanı, çağrıyı yapanların, Suudi Arabistan ve Körfez üyesi devletleri olması. Sanki hepsi çarktan çıkmış demokrat ve insan hakları savunucusu. Ama söylemleri şu: Suriye siyasi reform yapmaya yanaşmıyor ve kendi halkını katlediyor! Önce şunu anımsatmak lazım: Başkasına nasihat verenin, öncelikle kendi elleri temiz olmalıdır. Hadi bunu bir yana koyalım; Atlantik ötesinden işi gücü bırakıp olayın Suriye’nin ısrarla olayın “iç işi” olduğunu; dahili “isyanı” bastırmaya çalıştığını vurgulamasına rağmen ille de “ateş etme; teslim ol” demesine ne demeli?

Aslında sorunun nereden kaynaklandığı besbelli: Emperyalist güçler (USA, UK, Fransa vs.) Suriye’nin petrolünü, petrol boru hatlarını ele geçirmek ve bir yan “ürün” olarak Hafız Esad’dan (şimdiki başkanın babası) beri Ortadoğu’da bir çıbanbaşı olan İsrail’e güven sağlamak! Baba Esad, bütün baskılara karşın, bu güvenceyi vermediği gibi, öteki Arap devletlerinden farklı olarak, güçlü bir ordu da kurmuştu.

Evet, aslında hedef Mısır, Libya, Tunus’tan sonra, Ortadoğu’yu yeniden “dizayn” eden “küresel planın” uygulamasına göre sıra Suriye’ye gelmişti. Kendileri sadece Irak’ta plan uyarınca Saddam’ı yok edip, bir milyon Iraklı Arabı katlederken insan hakları pek umurdaymış gibi şimdi, bir devletin (Suriye Birleşmiş Milletler üyesi, bağımsız bir devlettir) “terorizmle mücadele” iddiasıyla yaptığı eylemi insan haklarını çiğneme sayıp müdahale etmeye kalkıyorlar.

Kan dökülmesin çağrısı

Şimdiye kadar her yolu denediler. Tehditler savurdular; “fevkâlâde demokrat” Arap Birliği ülkelerini araya koyarak Beşşar Esad’a “gel teslim ol”, kan dökülmesin dediler. Bizim aklı evvel Hariciye Bakanımızı bile devreye sokup “gelirim ha!” dedirterek BM Güvenlik Konseyi’nden müdahale kararı çıkarma girişimi de (Rusya ve Çin’in vetosu ile) şapa oturunca, günlerce timsah gözyaşları döktüler. Bu arada dünya kamuoyununu medya aracılığı ile etkilemeye de devam ettiler. İğrenç oyunlarını gizleyerek, dünya basınına ve TV’lere yalan ve sahte haberler verdirdiler.

Örneğin BBC, bir hafta müddetle Humus’ta nasıl bir katliam olduğunu (kendi temsilcileri ve muhabirlerinin gözlemi olarak değil) “meçhul kaynaklara” dayanarak dünyaya yaydı durdu. Ayrıca, ilginç bir yöntemle, asilerin, binlerce kişiyi toplayarak yaptıkları hükümeti protesto toplantılarını da TV’lerde dünyaya yaydılar. Ne var ki bu toplantı haberlerinin film karelerine ve toplantıda taşınan pankartlara biraz dikkatlice bakarsanız, bunun bir “sahtekârlık” olduğunu anlarsınız. Bu iğrenç oyunun dünyanın gözü önünde oynanabilmesi iletişim araçlarının bu derece gelişmiş olmasına karşın bazı güçlerce nasıl manipüle edildiğini göstermektedir. Şimdi oyunun yeni bir “fazına” geçilmiş bulunuyor. Daha üç gün önce despottan kurtulurken emperyalizmin kucağına düşen Tunus’un yöneticileri, bir uluslararası toplantı yaparak Suriye konusunu görüştüler. Baş konuk, tabii, ABD’nin hırslı Bayan Hariciye Bakanı ile İngilizin Hariciye Bakanı idi.

Arkalarında da (bu iki bakan toplantı masasının baş köşesinde oturuyorlardı), güçleri körfezin petrol zenginliğine dayanan, çoğu halkının hakkını yiyen, Arap kralları ve şeyhleri. Bu üruhun içinde bizim “güleç” yüzlü Hariciye Nazırımız da ahz-ı mevki etmeyi kaçırmamıştı. İnsanın içini acıtan 80 küsur yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı’nın, daha bir iki nesil önce çölden çıkıp uyduruk devletler kuran Arap şeyhleri ile aynı konumda olmayı kabul etmesi idi. Yazık.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler