"Suriye halkı yardım istiyor"

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Başkanı Nassir Abdülaziz Al-Nasser, Suriye halkının, bütün dünya ve uluslararası toplumun kendisine yardım etmesini ve bu öldürmelere son verilmesini istediğini belirterek, ''Tunus toplantısı, bir başlangıç teşkil etmektedir. Masaya sunulmuş bazı düşünceler var'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.02.2012 - 13:25

Al-Nasser, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile gerçekleştirdikleri ikili görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son dönemde gerek BM çerçevesinde, gerekse bölgesel düzeyde oynadığı önemli rollerden sitayişle bahsetti.

İspanya ile başlatılan Medeniyetler İttifakı inisiyatifinde tam bir sorumluluk çerçevesinde hareket eden Türkiye'nin, arabuluculukta ve BM gündemindeki konulara ilişkin olarak da takdire şayan bir rol oynadığını söyleyen Al-Nasser, bunun, dün Tunus'ta düzenlenen Suriye'nin Dostları Konferansı'nda da görüldüğünü dile getirdi.

Al-Nasser, ''Bir sonraki toplantı önümüzdeki ay içinde gerçekleştirilecek. Bütün bunlar büyük sorumluluklar gerektirmektedir ve Türkiye bunları yüklenmektedir. Amacı da bölgesel istikrar ve barışı getirmektir'' dedi.

Suriye'ye ilişkin olarak BM Genel Kurulunda kabul edilen karara da değinen Al-Nasser, ''Yarın Cenevre'ye geçeceğim. 27 Şubat'ta İnsan Hakları Komisyonu yüksek düzeyli bir toplantı düzenleyecek ve toplantıda Suriye konusu da ele alınacak. Ayrıca 28 Şubat'ta bir oturum düzenlenmesi için gerekli girişimler yapılmaktadır. Burada Suriye'deki insani durumlar ele alınacaktır'' diye konuştu.

Konuşmasının ardından soruları da cevaplandıran Al-Nasser, Suriye Ulusal Konseyinin, Tunus'taki toplantıdan hayal kırıklığını dile getirmesine ilişkin olarak şunları kaydetti:
''Bu toplantının düzenlenmesi düşüncesi çok güzel bir düşüncedir. Özellikle Güvenlik Konseyi tarafında bir acziyet söz konusudur. Buna ilişkin Arap ülkelerinin sunduğu proje desteklenmedi. Bundan dolayı BM Genel Kurulu bu karar projesini kabul etti. Bu çabaların devam ettirilmesi, Suriye hükümetine işkence ve öldürülmelerinin sona erdirilmesi için baskı uygulamaya devam edilmesi gerekiyor.

Suriye halkı, bütün dünya ve uluslararası toplumun kendisine yardım etmesini ve bu öldürmelere son verilmesini istiyor. Siyasi durumlar, üzerinde anlaşılmış hususların hızla yürürlüğe sokulmasını engelleyebilir. Tunus toplantısı, bir başlangıç teşkil etmektedir. Masaya sunulmuş bazı düşünceler var. 70'ten fazla devlet katıldı. Bunlar önemli baskı oluşturacak ve Suriye'de kan dökülmesinin engellenmesine yardımcı olacaktır.''


"Suriye kimsenin şahsi mülkü değildir"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, son dönemde Türkiye'nin BM faaliyetlerinde bir artış ve yoğunlaşmanın söz konusu olduğunu belirterek, Medeniyetler İttifakı ve arabuluculuk girişimlerinin bu küresel barışa katkı faaliyetlerinin örneklerinden olduğunu söyledi.
Arabuluculuk girişiminin BM Genel Kurulu'nda yapılacak geniş çaplı toplantıyla tabanının genişleyeceğini belirten Davutoğlu, "Hedefimiz küresel ve bölgesel barışa katkıda bulunmak. İstanbul'u bütün bu girişimlerin, barış ve arabuluculuk girişimlerinin merkezi haline getirmek istiyoruz" dedi.

İstanbul'da BM'nin bölgesel ofislerini toplayarak barış ve arabulucluk girişimlerinin odaklandığı bir merkez kurma arzusunda olduklarını ifade eden Davutoğlu, BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun'un Haziran ayında Türkiye'ye geleceğini ve hem Medeniyetler İttifakı konferansını hem de Somali konferansının ikincisini yapacaklarını dile getirdi.
Son dönemde krizlere müdahale konusunda BM'nin bazen geç kaldığını bazen de iç tartışmalarla vakit kaybettiğini müşahede ettiklerini vurgulayan Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye tasarısının veto edilmesinin BM sistemi ile ilgili ciddi tartışmaları beraberinde getirdiğini söyledi.

Bu vetonun hemen ardından "İnsanlığın genel vicdanını" yansıtan BM Genel Kurulu'nda aynı yasa tasarısının hemen hemen aynı unsurlarla 137 oyla kabul edildiğini hatırlatan Davutoğlu, "İnsanlık vicdanını etkileyen bir konuda BM Genel Kurulu bu kadar büyük bir oy çokluğuyla tasarıyı kabul ederken BM Güvenlik Konseyi'nin bu konuda aynı tasarıyı veto etmiş olması, ortada bir çarpıklık olduğunu gösterir. Benzer durum açıkçası Filistin'in tanınması konusunda da söz konusudur" diye konuştu.

"BM, küresel sorunlar ve insanlık vicdanını zedeleyen problemlerin nihai çözüm merkezidir" diye konuşan Davutoğlu, artık BM'nin bu rolü oynayabilmesi için ortak değerler etrafında çok daha etkin bir yapıya kavuşturulmasının şart olduğunu belirtti.

Suriye

Davutoğlu, Türkiye'nin Şam yönetiminden net olarak ne beklediğinin sorulması üzerine, Türkiye olarak Suriye'de sorunun kansız bir şekilde çözümü için çok çaba harcadıklarını söyledi.

Şam yönetiminin, "önce bütün muhalefet odaklarını bastıralım, güvenliği sağlamak adına halkı sindirelim sonra seçime istediğimiz şartlarda gidelim" mantığıyla hareket ettiğini anlatan Davutoğlu, bu durumda reformların anlamının kalmadığını kaydetti.
Arap Birliği ve BM zemininde çalışmalar yapıldığını ama sonuç alınamayınca Tunus toplantısıyla yeni bir inisiyatifin başladığını dile getiren Davutoğlu, "Aslında Tunus toplantısının Suriye halkına dönük mesajı şudur: 'Başkaları sizin acınıza sessiz kalabilir ama biz, burada toplanan ülkeler, bu acıya sessiz kalamayız. Biz Suriye halkının mücadelesinin yanındayız, Suriye'ye dönük katliamların da karşısında olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Türkiye'nin öncelikli beklentisinin kanın durması olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Halkına savaş ilan eden bir rejimin ayakta kalma şansı da meşruiyeti de yoktur" dedi.
Esad rejiminin bir taraftan halkıyla savaşırken bir taraftan da "referandum yapıyorum" dediğini kaydeden Davutoğlu, "Böyle bir reform anlayışı olabilir mi?" diye sordu.
Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Suriye'den beklentimiz Arap Ligi planını derhal kabul etmeleri ve bu plan çerçevesinde uluslararası toplumun büyük çoğunluğunun, 137 ülkenin, benimsediği bu plan çerçevesinde gerekli adımları atmaları ve daha sonra da Suriye'nin geleceğini Suriye halkına tevdi etmeleridir. Suriye kimsenin şahsi mülkü değildir. Hiçbir grubun, partinin, ideolojinin de mutlak hakimiyetinde değildir. Suriye, Suriye halkına aittir. Hiçbir dış güce de ait değildir. Suriye halkının sesine imkan verilmelidir. Önce bu plan kabul edilmeli, sonra da adil şartlarda Suriye halkının kendi sesini duyurabileceği rahatlıkla katılabileceği seçimlerle demokratik yollarla kendi yönetimini belirlemelidir. İstediğimiz, beklentimiz bu."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler