Suriye için savaş tamtamları
Dünya Suriye'ye askeri müdahaleyi tartışıyor. Ancak işaretler ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin açık bir stratejiye sahip olmadığı yönünde.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Suriye ile ilgili karar tasarısının daimi üyeler Rusya ve Çin tarafından veto edilmesinin ardından ortalığı savaş çığlıkları sardı.
Rusya BM karar tasarısını Suriye'de rejim değişikliği istediği ve askeri bir müdahalenin önünü açacağı gerekçeleriyle reddetmişti. Suriye konusunda uluslar arası topluluğu arkasına almak isteyen ABD ise BM kararı çıkaramamış olmasını bir başarısızlık olarak görüyor. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Rusya ve Çin'i sert bir dille eleştirerek tasarı olmadan da bölgesel ve ulusal girişimlerde bulunacaklarını açıkladı.
BM kararının birleştirici bir etkisi olacağını savunan kimi uzmanlar bundan sonraki süreçte bölgede Suriye üzerinden bir “taşeronlar savaşının” başlayacağı uyarısında bulunuyor. Bu noktada Suriye ile uzun bir sınır komşusu olan Türkiye'nin adı geçiyor.
ABD'de Cumhuriyetçi Parti'nin önde gelen isimlerinden senatör John McCain'in Suriye'deki muhaliflerin silahlandırılması ve bunun da Ankara ile işbirliği içinde yapılması gerektiği yönündeki açıklamaları Washington'da en azından bir kanadın görüşünü ortaya sermiş oldu. Öte yandan Demokrat ABD yönetimi ise çok daha temkinli bir tutum içinde. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Victoria Nuland şu an için askeri seçenekleri ele almadıklarını ancak Suriye'deki halka insani yardım için yollar aradıklarını söyledi.
Irak'tan yeni çıkan ve Afganistan'da savaşı bitirmeye çalışan ABD'nin Libya'ya NATO müdahalesinin ardından yeni bir savaş cephesi açmakta tereddüt etmesi olağan bir durum. Ancak ABD'nin arka planda kalarak bölgedeki müttefikleri yoluyla Suriye politikasını yönetme olasılığı Türkiye için bilinmez tehlikeler taşıyor. Üstelik ABD'nin net ve belirgin bir Suriye stratejisi olduğu varsayımı da kuşkulu.
Ortadoğu son derece akışkan bir dönemden geçiyor. Ne Mısır, ne de Libya'daki olaylar Batı tarafından önceden tahmin edilemedi ve sonradan dışardan gelen diplomatik ve askeri müdahaleler şiddet sarmalını kıramadı. Durumun Suriye için farklı olmayacağı ortada. Suriye'de rejim değişse de değişmese de bir iç savaş önlenemeyebilir ve bu çevre ülkelere taşacak büyük bir kaosa neden olabilir. Tüm bu senaryolar tartışılırken Türkiye'ye ise “sınırda tampon bölge kurma, insani koridoru yönetme ya da muhalifleri silahlandırma” gibi yükler düşebilir. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Suriye'ye yönelik bir dış müdahale fikrini tasvip etmiyoruz” demesine karşın “Ancak belirsizlikler nedeniyle her türlü olasılığa da hazır olmak gerekmektedir” mesajını verdi.
Türkiye'nin Suriye'de Esad rejimini desteklemesi elbette beklenmemeli. Ankara için en iyi politika diplomatik, ekonomik ve insani faaliyetlere öncelik vererek, askeri seçenekten katı bir biçimde kaçmak olacaktır. “Başbakan Tayyip Erdoğan'ın önerdiği “Suriye'nin Dostları” toplantısının çerçevesi de bunu kapsamalı.
Şu an Washington'da bulunan Davutoğlu'nun Suriye konusunu ABD yönetimiyle detaylı bir biçimde görüşeceğine kuşku yok. Oraya gitmişken ABD medyasının da sıklıkla sorduğu gibi Washington'un Suriye ile ilgili iyi planlanmış, işe yarayabilecek, net bir stratejisinin olup olmadığını öğrenmesi herkes için faydalı olacak.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev