Suriye'deki krizin Lübnan'a yansımaları

Lübnan'da, Beşşar Esed rejimini destekleyen çevreler ile Suriye muhalefetinden yana tavır alan çevreler arasındaki gerilimi kontrolden çıkarabilecek yeni çatışmaların yaşanmasından endişe duyuluyor.

Suriye'deki krizin Lübnan'a yansımaları
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.05.2012 - 08:57

Suriye'de muhalefet hareketlerinin ve siyasi krizin patlak vermesiyle birlikte, Lübnan Başbakanı Necib Mikati liderliğindeki hükümetin olaylar karşısında tarafsızlığını ilan ettiğini hatırlatan siyasi gözlemciler, hükümetin ya da üst düzey yetkililerin Suriye'deki taraflardan herhangi biri lehinde tavır almamış olmasının, krizin Lübnan'a sıçramasına engel olduğu yorumlarını yapmaktaydı. Ancak son haftalarda Lübnan'da yaşanan olaylar kaygıları artırdı.

Geçtiğimiz pazar günü Lübnan askerlerinin bir kontrol noktasında Şeyh Ahmed Abdulvahid ve yanındaki Muhammed Hüseyin Morheb'i öldürmesinin ardından, Hariri ailesinin liderliğindeki Gelecek Hareketi mensuplarının Esed yanlısı Arap Hareketi'nin bürolarını basması, gelinen aşamada Lübnan'ın Suriye'deki olaylardan etkilenmemesinin artık düşük bir ihtimal olduğuna işaret ediyor.

Başbakan Mikati'nin, Suriye rejimi karşıtı ittifakın iki önemli isminin ölümüne neden olan saldırı için “Lübnan ordusunun ölümcül hatası" değerlendirmesini yapması da tansiyonun düşmesine yetmemiş görünüyor.

Lübnan iki din adamının öldürülmesinin şokunu henüz üzerinden atamamışken, İran dönmekte olan 12 Lübnanlı sivilin Suriye'de kaçırıldığı haberi, ülkedeki gerilimin yeniden yükselmesine neden oldu. Hizbullah taraftarları kaçırılma olayını protesto etmek için sokaklara döküldü. Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın taraftarlarını itidale davet etmesi ise tansiyonu düşürmeye yetmedi.

İtidal çağrılarının yeterince etkili olamamasında Lübnan'da kısa bir zaman dilimi içinde yaşanan diğer olayların da etkili olduğuna dikkat çekiliyor. Bunlar arasında en önemlileri, Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Semir Ca'ca'ya 5 Nisan'da düzenlenen suikast girişimi, Suriye muhalefetine yaptığı yardımlarla tanınan Şadi el-Mevlevi adlı bir gencin 12 Mayıs'ta Lübnan polisi tarafından Trablus'ta gözaltına alınması ve Trablus kentinin Cebel Muhsin bölgesinde yaşayan Suriye rejimi yanlıları ile karşıtları arasında 17 Mayıs'ta yaşanan çatışmalardı.

Tüm bu olayların ardından Bahreyn, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri;nin Lübnan'a seyahat uyarısında bulunması, önümüzdeki döneme ilişkin olarak Lübnan konusunda artan kaygının işaretleriydi.

Suriye'ye yönelik suçlamalar

Suriye yönetimine cephe alan çevrelerde bugünlerde dile getirilen yaygın bir görüşe göre, Esed yönetimi dünya kamuoyunun ilgisini Suriye'den Lübnan'a kaydırmak için Lübnan'da güvenlik sorunu oluşturmak istiyor. Ayrıca Lübnan'daki olaylarla, Suriye'de rejimin yıkılmasının çevre ülkeleri de şiddet sarmalı içine alacağı mesajını vermeye çalışıyor.

Gelecek Partisi milletvekili Halid Dahir, yaptığı açıklamada, Suriye rejimini “Lübnan'da kaos tohumları ekmekle" suçladı. Muhalefet hareketlerinin başlamasının ardından Suriye rejiminin iç sorunlarını Lübnan'a taşımak istediğini iddia eden Dahir, Esed'in özellikle 14 Mart ittifakını, Özgür Suriye Ordusu'na yardım etmekle suçladığını hatırlattı. Dahir ayrıca, Lübnan hükümetinin sorumluluklarını yerine getirmediğini öne sürdü.

Şiddet olaylarını değerlendiren ve Esed rejimine yakınlığıyla bilinen Lübnan;daki El-Diyar gazetesi ise, "Lübnan'da yaşayan Sünniler, özellikle son yıllarda kendilerini dışlanmış hissettikleri için hareketlendi. Şeyh Ahmed Abdulvahid ve Muhammed Hüseyin Morheb'in öldürülmesi, devletin bu ölümleri gerçekleştirenlerin üzerine yeterince gitmemesi ve sonrasında kanaat önderlerinden Şadi el-Mevlevi'nin tutuklanması sonrası yaşananlar, biriken dışlanmışlık hissinin dışa vurumudur" yorumunu yaptı.
 

El-Kaide bağlantısı iddiaları

Öte yandan Esed yönetiminin ve taraftarlarının Lübnan'da yaşanan olaylarla El-Kaide arasında bağlantı kurmalarına eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora kesin bir dille karşı çıkıyor. Sinyora, yaptığı açıklamada "Trablus'ta bir grup tarafından çıkarılan çatışmaya çok fazla anlam yükleyerek, sanki Lübnan'da radikalizm baskın siyasi unsur haline gelmiş, El-Kaide üs kurmuş gibi göstermek istiyorlar. El-Kaide'nin Suriye'ye uzandığı ve Suriye'de meydana gelenler El-Kaide'nin işiymiş gibi göstermek istiyorlar. Trablus'ta ve Suriye'de yaşananları böyle izah etmek kesinlikle doğru değildir" değerlendirmesinde bulunmuştu.
 

İç savaş potansiyeli

1932 yılından bu yana resmi nüfus sayımının yapılmadığı Lübnan'ın etnik dağılımı konusunda kesin veriler bulunmuyor. Ülke nüfusu ağırlıklı olarak Şii, Sünni, Dürzi, İsmaili, Nusayri, Maruni Katolikler'den oluşuyor. Tüm bu grupların kendi milis güçlerine ve silah stoklarına sahip olması ise geçmişte ülkeyi büyük bir yıkıma uğratan iç savaşın hafızalardan silinmesine engel oluyor. Bu nedenle Lübnan'daki anlaşmazlıkların krize dönüşerek ülkeyi yeniden iç savaşın eşiğine getirmesinden endişe ediliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler