Suudi Konsolosluğu kapatılabilir
İngiltere 1984 yılında Libya Konsolosluğu’nu çıkan olaylar nedeniyle aynı gerekçeyle kapatmış, tüm mensuplarını da sınır dışı etmişti.
Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda kaybolan, bir iddiaya göre de öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı olayında Türkiye’nin ne yapacağı henüz kestirilemiyor. Oysa Suudi Arabistan Konsolosluğu’nu yaptığı “diplomatik dokunulmazlığın ihlali” kapsamında değerlendirilmesi, buna uygun olarak da tutum alınması gereken bir skandal.
Suudi Arabistan için bu tür uygulamalar, yani muhalif olanları başka ülkelerde gözaltına almak ya da tutuklamak sıradan işler. Suudi muhalif Navaf Talal Raşid, Kuveyt’te tutuklandığında iki ülke arasındaki anlaşmalar uyarınca Kuveyt tarafından Suudi Arabistan’a iade edilmişti. Bir başka muhalif Loujain El Hatlloul da Birleşik Arap Emirlikleri’nde tutuklandıktan sonra yine Suudi Arabistan’a gönderilmişti.
Cemal Kaşıkçı için de aynısı yapılabilir, Türkiye’den iadesi istenebilirdi. Ancak Suudi Arabistan Konsolosluğu, randevu alarak gelen Cemal Kaşıkçı’nın arandığını bildirip Türkiye makamlarınca gözaltına alınmasını talep edebilirdi. Ancak bunu yapmak yerine konsoloslukta alıkoymak ya da öldürmek gibi bir yöntemi tercih etti.
Hemen belirtelim ki bazı Ortadoğu ülkeleri Viyana Sözleşmesi’nde yer alan hükümleri kötüye kullanmakta bir sakınca görmemekteler. Kimi terör grupları bazı ülkelerin konsoloslukları aracılığıyla teşvik de edilmekteler örneğin.
Nota değilse muhtıra
Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı olayında yaptığı kelimenin tam anlamıyla “diplomatik dokunulmazlığın ihlali”dir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İşin peşini bırakmayacağım” açıklaması uygulamada nasıl gerçekleşebilir? Diplomaside ne yapabileceğimin örnekleri var. Nota vermek en akla gelebilecek yöntemdir ama ilişkilerin bozulması anlamına gelecek bu notaya gelmeden de “Aide-Memorie (Muhtıra)” olarak bilinen diplomatik yazışmaya başvurulabilir.
Kapatılabilir mi?
Bu belki de yapılması gereken en doğru uygulama olabilir. Bu diplomaside hiç uygulanmamış bir yöntem değil. 1984 yılında İngiltere’nin başkenti Londra’da Libya Halk Bürosu (konsolosluk) önünde Libyalı öğrencilerin gösterisi sırasında bürodan bir diplomatın açtığı ateş sonucu bir polis memurunun öldürülmesi üzerine İngiltere hükümeti konsolosluğu kapatıp tüm çalışanlarını sınır dışı etmişti.
Ölenin bir İngiliz polisi olmasından öte, konsolosluk diplomatik dokunulmazlık kuralını ihlal ettiği için bu tür bir önlem alınmıştı. Türkiye’de yaşanan göz ardı edilip kapanacak bir vaka değil. Bir yabancı ülke misyonu bulunduğu ülkede hem o ülkenin yasalarını hem de uluslararası Viyana Sözleşmesi’nin kendisine tanıdığı hakları ihlal etmiş durumda.
Davanın takipçisi olacağız vaadi havada bir vaat ve pratik bir önemi de yok.
17 Nisan 1984’te Londra’daki Libya elçiliğinin dışında Kaddafi karşıtları bir protesto gösterisi düzenledi. Bu sırada binadan otomatik silahla açılan ateş sonucu görevli polis memuresi Yvonne Flatcher ve 11 gösterici yaralandı. Flatcher aynı günün gecesi hastanede yaşamını yitirdi. Polis 10 gün Libya elçiliğini ablukaya aldı. Daha sonra İngiltere hükümeti elçiliği boşaltarak bütün görevlileri sınır dışı etti. |
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev