Tahliyeyle birlikte mahkumiyet de geldi

‘Ülkemizde Gençlik’ dergisinin bürosuna 2001’de yapılan baskında ele geçirilen belge ve Belçika ve Hollanda’dan gelen 1999 tarihli bir belgeye göre örgüte özgeçmişini gönderdiği ileri sürülen Edemir, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde beşinci kez yargıç karşısına çıktı. Edemir, örgüt üyesi olmadığını söyleyerek  “Adalet adına bir buçuk yılımı çaldınız. Tutuklanmasaydım lisan eğitimim tamamlamış olacaktım” dedi. Cumhuriyet Savcısı Kasım İlimoğlu esas hakkındaki görüşünde, terör örgütü üyeliği iddiasının, sanığın dış dünyaya yansıyan eylemleriyle desteklenmesi gerektiğini ifade etti. Sanığın suçlanmasına dayanak olan iki adet bilgisayar çıktısının, bağlayıcılığının bulunmadığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Suç tarihi olarak iddia olunan 7 Şubat 1999'den itibaren, sanığın, herhangi bir eylem ya da propagandası yoktur. Yapısı gereği kesintisiz suçlardan olan terör örgütü üyeliği suçu oluşmamıştır. Beraat kararı verilmeli.”  Tutuklama tedbirinin ilk andan itibaren orantısız olduğunu vurgulayan savcı,  “Temel hak ve özgürlüklerin korunması, teorik ve hayali olarak değil, günlük hayata uygulanabilir şekilde yorumlanması ve uygulanması en başta mahkemelerin görev alanındadır. Türk hukuku bunu rahatlıkla yapılabilecek durumdadır” dedi.

Savcının görüşü dikkate alınmadı

Mahkeme ise Edemir'i yasadışı DHKP\\C silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etti. Edemir'e verilen ceza, “sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri” dikkate alınarak, 6 yıl 3 ay'a indirildi. Dosyanın Yargıtay'a gidiş geliş süresi dikkate alınarak tahliye edilen Edemir'in yurtdışına çıkışı da yasaklandı. Kararda, “sanığa verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine” diye de bir ifade de yer aldı. Edemir'in avukatı Oya Aslan, bu hükmün daha önce aynı suçtan ceza alan kişiler için düzenlendiğini ancak, Edemir'in ilk keza ceza aldığına dikkat çekti.