'Tam bir rezillik'
'Çocuğun cinsel istismarı' suçundan yargılandığı davada tahliye edilen dinci Anadolu'da Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez'e ilahiyat dünyasından tepki yağıyor. Ankara Müftülüğü'ne bağlı 'Alo Fetva Hattı' yetkilisi, Hüseyin Üzmez'in yaptığının 'rezilliğin daniskası' olduğunu belirterek 'Bir cinsel sapıklıktır'dedi.
Ankara Müftülüğü’ne bağlı “Alo Fetva Hattı” yetkilisi, Hüseyin Üzmez’in yaptığının “rezilliğin daniskası” olduğunu belirterek “Bir cinsel sapıklıktır” dedi. Kuranıkerim’de kızlar şu yaşta evlenir diye bir şey olmadığını belirten yetkili, şöyle devam etti:
“Kuranıkerim teferruata girmez. Bu örf ve âdetle ilgili bir şeydir. Ama bir defa, bir kızın evlilik yapabilmesi için asgari regl olması lazım. Ondan evvel evlenme olduysa, gerdek ve zifafın kesinlikle olmaması gerekir. Adam, kız regl olduktan sonra gerdeğe girer. Regl olması onun artık doğurganlık kazandığını gösterir. Kız regl gördüğü zaman, bluğ çağına girmiş demektir. Yani, oruçtur, namazdır ibadetlerini yapması gerektiği çağa girmiş... Bir birey olarak çocukluk çağından çıkmıştır. Dinen bu evlenemez diyemeyiz. Ama kız çocuklarının kaç yaşında evlenmeleri daha uygundur denirse, bu ülkelerin örf ve âdetlerine bakarsak, bilimin gelişmişliğine de bakarsak, 14 yaşında birinin evlenmesinin biyolojik olarak bazı zararları olduğu bilinmektedir. Evlilik evcilik oynamak değildir. Eğer çocuğu 14 yaşında evlendirirseniz evcilik oynar. Sıkıntı da orada zaten... Analık sorumluluğu daha gelişmemiştir. Genel olarak Kuran’da, İslami literatüre göre, özellikle Hanefi ekolünde, kızların 17 yaşından sonra evlenmeleri tavsiye edilir.”
Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve TUSAM Danışmanı Prof. Dr. Nadim Macit, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, konuyla ilgili yargı sürecinin sonuçlanmasının beklenmesi gerektiğini belirterek “Ancak, olayın şu andaki görünümü ile ilgili olarak böyle bir şeyi İslamla bağdaştırmak mümkün değildir” dedi. Konunun mağdurunun bir kız çocuğu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Macit, “Dolayısıyla neresinden bakarsanız bakın bu olay bir şehvet istismarıdır. Kuran’ın ya da Hazreti Peygamber’in yaşayan öğretisinin bize sunduğu şey nedir? Duygularımızı, isteklerimizi kontrol edebilmektir. Olay basına yansıyan boyutuyla ne hukukidir ne de ahlakidir” diye konuştu.
Macit, şunları söyledi: “İslam dininde nikâh dediğimiz bir akit meselesi vardır. Yani bu türlü ilişkilerin tümü anlaşmaya dayalıdır. Bu anlaşma da reşit olmuş kişiler arasında yapılır. Bugün Türkiye’de reşit olma yaşı 18’dir. Ancak bu yaştaki kişiler arasında belli bir akde dayalı olan ilişkiler helaldir. Sonuçta bazı konularda dindarlık propagandası ve gösterişi yapan insanların en azından savundukları fikirler çerçevesinde tutarlı olmaları şarttır. Benim din anlayışım açısından insan önemlidir. İslamın amacı da insandır. Burada çocuk yaşta bir insanın istismarı söz konusudur.”
'Adli Tıp’ın görüşü gerçeği yansıtmıyor’
Hüseyin Üzmez olayında Adli tıp raporunun gerçeği yansıtmadığının altını çizen sivil toplum kuruluşları, “Tahliyesine anlam veremiyoruz. Üzmez’in fiili basit bir cinsel taciz gibi ifade ediliyorsa da aslında doğrudan doğruya cinsel saldırıdır. Bu olaydan cezasız kurtulması mümkün değil” dedi.
Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Başkanı Şenal Sarıhan: Adli tıp raporunun doğru olmadığı, gerçeği yansıtmadığı inancını taşıyorum. Üzmez’in bu olaydan cezasız kurtulması kanımca mümkün değil.
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Çocuk Hakları Merkezi: Olayda mağdur çocuğun haklarının korunmayarak reşit olmayan 14 yaşındaki B.Ç’nin şikâyetini geri almasının bilinçli olmadığı ve raporda çocuğun cinsel istismarının ruhsal hasar oluşturmadığı görüşünün hukuken ve tıbben hatalı olduğu ve çok kısa bir sürede böyle bir rapor verilmesinin diğer davalarla kıyaslandığında inandırıcı olmadığı ortadadır.
İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB) Koordinatörü Nazan Moroğlu: Adli Tıp raporu usulüne uygun verilmemiş, çocuk hakları göz ardı edilmiştir.
Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme DerAdli Tıp Kurumu raporuna anlam veremiyoruz. Olayı şiddetle protesto ediyoruz.
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Kahraman Eroğlu: Çocukları korumaktan sorumlu devlet bakanlığına bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu yetkililerinin derhal harekete geçerek rapora itiraz etmeleri gerekmektedir. Ailesi çocuğu koruyamıyorsa korunma kararı çıkarılarak çocuk devlet güvencesine alınmalı.
Raporlar çelişiyor
Dinci Anadolu’da Vakit Gazetesi Yazarı Hüseyin Üzmez’in tacizine uğradığı belirtilen B.Ç. için Uludağ Üniversitesi ve İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu’nun verdiği raporlar çelişiyor. Üzmez’in taciz ettiği 14 yaşındaki B.Ç’nin ilk muayenesini gerçekleştiren Uludağ Üniversitesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı’nın raporunda, “intihar eğilimi” gözlenen B.Ç’ye “ağır patolojik depresyon ve anksiyete” teşhisi konulduğu, zekâ düzeyinin ise 10 yaş 10 ay seviyesinde olduğu saptamasına yer verilirken; iki ay sonra hazırlanan İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca hazırlanan raporda bu bulgular tespit edilmedi. Uzman doktorların raporlarında adli makamlara, “Çocuklar, ailelerinden ya da karşı tarafın tehditlerinden korktuklarından ya da sanık tarafından kandırıldıklarından, ailelerinin dağılacağı endişesiyle, gerçekleri her zaman söyle(ye)memektedir” uyarısında bulunduğu belirlendi.
Kahraman: Dava dosyası gitmedi
Bu davada müdahil olmak isteyen Bursa Baro Başkanı Zeki Kahraman ise dava dosyasının Adli Tıp Kurumu’na gitmediğini iddia etti. Kahraman, iki rapor arasında çelişki varken, üçüncü bir rapor alınması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu maalesef yapılmamıştır. Bir diğer itirazımız da raporun geliş hızıyla ilgili. Bu tür yargılamalarda beklenen raporlar genellikle 6-12 ay arasında gelir. Raporun geliş hızı şüphelendiriyorAnlaşıldığı kadarıyla Kurul, dosyanın tümünü inceleyerek değil, iddianameyi okuyarak muayene yapmış!.”
Tabipler raporu incelemeye aldı
Türk Tabipleri Birliği (TTB), İstanbul Tabip Odası ve ilgili uzmanlık dernekleri, Hüseyin Üzmez’in yargılandığı davada tahliyesine olanak sağlayan adli tıp raporunun bilimsel boyutu, hekimlik ve bilirkişi uygulamaları ile ilgili olarak bir rapor hazırlayacak. TTB’den yapılan açıklamada, “Sanığın serbest bırakılması ve olayın hızla gelişme süreci, böyle bir travmaya maruz kalan tüm çocuklara bir gözdağı niteliğindedir. Yaşadıklarını anlatmakta zorlanan çocuklar, bu gibi olaylarla korkutulup sindirilmektedirler” denildi. Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Tabip Odası, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Derneği, Adolesan Sağlığı Derneği ve Türk Pediatri Kurumu tarafından, raporun bilimsel incelemesinin yapılması ve bir değerlendirme raporu oluşturulması için çalışmalara başlandığı bildirildi.
‘Resmen alay ediyor’
İslamcı yazar İsmail Nacar, Hüseyin Üzmez’in Haydariye tarikatı propagandisti olduğunu ifade etti. Üzmez’in katıldığı bir televizyon programında “Evet hovardaydım, geçmişte birçok kadın hayatıma girdi. İyi ki girdiler. Yoksa fahişe olurlardı. Başlarını örtüp hayatlarını düzelttiler. Bunlardan biri de şu anda İsviçre’de yaşıyor” yönündeki ifadelerini anımsatan Nacar, şunları kaydetti: “Böylesine ahlak, edep ve haya dışı bir ifadeyi olsa olsa ‘İdrarı bile şifa olan şeyhin her şeyi şifadır’ diyen sapık tarikatçılar sarfedebilir. Bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılanan Üzmez’in bu sözleri az çok inanç ve namus haysiyeti olan insanlara bugüne kadar yapılmış en büyük hakarettir.”
Üzmez’in yaptığı davranışlara referans olarak Kuranıkerim’i göstermesini eleştiren Nacar, “Kuran’da böyle bir şey yok. Üzmez, Haydariye tarikatına üyedir. Haydariye sapık bir tarikattır. Bu tarikatta her şey mubahtır” dedi. Üzmez gibi birinin İslam ve Müslümanlık ile ilişkilendirilemeyeceğini söyleyen Nacar, “Kendisini lise yıllarından beri tanırım. Bu konudaki rezilliklerini, kepazeliklerini biliyorum. Açıktan açığa İslami kavramlarla alay ediyor” diye konuştu.
‘Din tacirlerine kulak asmayın’
Selçuk Üniversitesi İslam Felsefesi Doktora Öğrencisi Emel Yalçın Sünter, din adına yapılan söylemlerin her zaman titizlik gerektirdiğini belirterek “Atatürk der ki, ‘Din adamları ilahiyatçı olmalı, sıhhatli olmalı ve bilgilerinin derecelerine göre görev almalıdır.’ İslamın hoşgörüsünü, güzelliğini çirkinleştirecek kişiler ortaya çıktıkça bu sözün ne kadar doğru olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu