Tarımda Prim Sistemi Kime Yarıyor?
Her yıl zamanı gelince çiftçiler pamuk, ayçiçeği, zeytinyağı, süt gibi ürünlerde primlerin arttırılmasını isterler. Şimdi prim verilecek ürünlere fındık da ekleniyor. Önceki ürünlerde prim kilo başına ödeniyor. Fındıkta ise dekara 150 TL ödeneceği açıklandı. Sorum şu: Bu prim sistemi çiftçiye, köylüye ne sağlıyor?
Daha önceleri destekleme alımları yapılırdı. Devlet; kurumları veya Tarım Satış Kooperatifleri aracılığı ile piyasaya girip bizzat alım yapardı. Bu sistemde de sorunlar çıkmasına çıkardı, ama çiftçinin durumunun bugünküne göre daha iyi olduğunu herkes kabul edecektir.
Köylünün sömürülmesini önlemenin birçok yolu vardır. Bunlardan biri de bazı sorunlar doğurmasına rağmen destekleme alımlarıydı. Bu yol birdenbire kötü ilan edildi. Plansızlık nedeniyle bazı ürünlerde ürün fazlaları doğuyordu, ancak köylünün ürününün yerlerde sürünmesi de engelleniyordu. Gözden düşmenin temel nedeni aslında ürün fazlalarında falan değildir. Asıl neden 1980 sonrası gelişen “serbest piyasa” masallarıdır. Buna neo-liberal dogma da diyebiliriz. Bu akımın gerçeklerle hiçbir ilgisi olmaması nedeniyle bilim dışı olduğu söylenebilir. Bu düşünce aslında başta yabancı tarım tekelleri olmak üzere tarım ürünlerinin ticaretini yapanların çoğuna hizmet ediyordu.
Olayı onların ağzından anlatırsak kamu kurumlarının veya kooperatiflerin ürün alımı yaparak yaptığı destekleme sistemi “serbest piyasa” sistemini bozuyordu. Bunu siz “alıcılar çiftçiye daha fazla fiyat vermek zorunda kalıyordu” diye anlayın. Halbuki prim sistemi; isterse kilo başına, isterse dekara hesaplansın “serbest piyasayı” bozmuyordu.
Bunu da “alıcılar ürünü ucuza alabiliyor” şeklinde okuyun. Peki, bu prim kimin cebinden çıkıyordu? Şüphesiz vergi ödeyen bütün vatandaşların. Hatta vergi ödeyenin cebinden çıkan bu para köylü yerine, tüccarın veya fındıkta olduğu gibi yabancı ülkelerdeki alıcıların cebine bile gidebiliyor. Sütten bir örnek verelim.
Bakanlık üç dört yıl önce süt primini arttırdığında bir gün sonra süt alım fiyatlarının prim kadar indirildiği şirketlerce ilan edildi. Bir gün içinde prim köylünün cebine girmeden alıcıların cebine akıverdi. Peki, tüketiciler daha ucuza süt mü içebildiler? Ne gezer. Sütte SEK’in özelleşmesi sonrasında az sayıda firmanın piyasaya hâkim olması ile tüketiciler hep daha fazla para ödüyorlar.
Peki, bu bir serbest piyasa mıdır? Neo-liberallere bakarsan evet. Onlara göre SEK piyasayı bozuyordu. Halbuki az sayıda firma asıl şimdi ortada serbest piyasa denilen bir şey bırakmamışlardır. Diğer bir örneği fındıktan verelim. Büyük dışlamalarla da olsa bazı üreticilere, dekara 150 TL prim verileceği ilan edildi. Yeni bir fındık politikası belirlendi.
Biz de bu politikanın üretici eline geçen fiyatı bir lira düşüreceğini yazdık. Aradan beş gün geçmeden bu yazdığımızın gerçekleştiğini ziraat odaları bildirdiler.
Bu tür bir tarım politikası ABD ve Avrupa Birliği’nde de uygulanıyor. Sonuçları orada da çiftçiyi ve tüketiciyi vuruyor. Büyük tarım şirketleri ise rekor düzeyde kâr ediyorlar ve ucuza aldıkları bu ürünleri ham madde olarak yurtdışında ucuza satarak gelişmekte olan ülkelerin çiftçilerini iflasa sürüklüyorlar. Örneğin ABD’de pamuk verimi bizimkinden daha düşük olduğu halde Türkiye’de prime rağmen pamuk ekimi geriliyor ve Türkiye ABD’den pamuk ithal ediyor.
Beri yandan Çiller hükümetinin ortaya attığı bir Tarım Satış Kooperatifleri yasası ile pamukta ve fındıkta çiftçiyi destekleyici rol oynayabilecek olan kooperatifler yavaş yavaş yok ediliyor. Bundan sonraki aşama, örneğin Tariş Pamuk Birliği’nin tesislerini yerli veya yabancı tekellerin satın almasıdır. Çiftçinin etrafı tam olarak sarılmaktadır.
Bu gidişe son vermek için kooperatifleri ve çiftçileri destekleyecek gerçek adımlar atılmalıdır. Kooperatiflerin alım yapması için desteklenmesi hiç de kötü bir şey değildir. Daha yapılacak birçok şey var. Örneğin belediyelerin hem çiftçiyi, hem tüketiciyi destekleyecek köylü pazarları, satış yerleri açması gibi.
Türban oyunları ile dikkatlerimizi bir yöne çekerlerken çiftçimizin, işçimizin, halkın cebi boşaltılıyor. Bir arkadaşımın deyişi ile bir illüzyonist (sihirbaz) hep sağ eline bakmamızı istiyor. Sol eline bakalım. Cebimizde olduğunu göreceksiniz.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu