TkMM Kasım ayı raporu açıklandı

Türkiye küçük Millet Meclisleri Kasım 2010 raporunu tamamladı. Raporda Başörtüsü ve kamusal alan tartışmaları ön plana çıktı. Toplantılarda ağırlıklı olarak "başörtüsü türban yasağı ve kamusal alan" konuları görüşülürken, toplantılarda 29 Ekim Cumhuriyet Resepsiyonuna milletvekillerinin başörtülü eşlerinin de yıllar sonra davet edilmesi konusu da ele alındı.

TkMM Kasım ayı raporu açıklandı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 23.11.2010 - 15:56

AKP Uşak Milletvekili Mustafa Çetin, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Türkiye küçük Millet Meclisleri Kasım ayı raporunu açıkladı.

Milletvekilleriyle sivil toplum örgütü temsilcilerini bir araya getiren Küçük Millet Meclisleri'nin Kasım ayı toplantılarında, son aylarda en çok tartışılan "başörtüsü" konusunun yanı sıra; kamusal alan ve laiklik ile ilgili görüşlere de yer verildiğini söyledi.

Temel hak ve özgürlüklerin, kamu düzeni, genel ahlak, genel sağlık, milli güvenlik gibi nedenlerle ve kanunla sınırlandırılabildiğini anımsatan Çetin, Anayasada hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasıyla ilgili olarak kamusal alandan bahsedildiğini söyledi.

Rapora yansıyan görüşler arasında, laikliğin Türkiye nezdinde tanımında yaşanan tartışmaların, TkMM toplantılarına yansıdı. Raporda, "Türkiye'de laikliğin doğru olarak uygulandığını iddia eden bir katılımcı yok" denildi. Çetin raporla ilgili şunları söyledi:
"Kamusal alan; Anayasa ile teminat altına alınmış hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması için gerekçe oluşturacak olursa, bunun nerede duracağını tayin etmek mümkün değildir. Bence kamusal alan kavramı, hak ve özgürlüklerin içine dahil edilmemelidir. Kamusal alanı, hak ve özgürlük tartışmasına çekerseniz, orada hak ve özgürlüklerden söz etmek imkansız hale gelir. Kamusal alanın sınırı yoktur. Kamusal alanı; kamu parasıyla finanse edilen ve kamu hizmetinin verildiği her yer şeklinde tarif ederim. Böyle bir tanımı esas alırsak, belediyeler tarafından yapılan parklar bile kamusal alan haline gelir. Kamusal alan kavramını hak ve özgürlükleri sınırlandırma gerekçesi olarak ele alırsak, o zaman mevcut hak ve özgürlükleri bile kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız."

Raporda öne çıkan başlıklar ise şöyle:

-Başörtüsü/türban, tartışmaları hepsi seçimler öncesinde gündeme getirilmektedir. Bu bilinçli tercih ile sorun, siyaset malzemesi yapılmaktadır.

-Başörtüsü hakkında yapılan düzenlemelerde inisiyatifinin idari ya da mülki amire bırakması, başka bir çifte standardı doğurmakta, kimi yerde yasak gevşetilirken kimi yerde sıkılaşmaktadır.

-Başörtüsü yasağıyla yasaklanan, dinsel inançtan daha fazla kadın kimliğidir. Başörtülü kadınla aynı inanca sahip erkek, tüm kamusal alanı kullanma hakkına sahip iken, "kadın" yasaklı durumdadır.

-Başörtüsü sorunu halkın sorunu değildir, bu sorun suni olarak var edilmektedir.
Başörtüsü yasağı kadar, zorunlu din dersleri de inanç özgürlüğü önünde engeldir. Müslümanlar da bu durumu görmeli ve bütünlüklü bir özgürlük anlayışı geliştirilmelidir.

-Başörtülü/türbanlı kadının kamusal alandan dışlanması, onu sosyal ve ekonomik yaşamdan da dışlamakta, eve hapsetmektedir.

-Başörtüsü yasağının sonlanması ancak özgürlüklerin kısıtlandığı diğer konuları da kapsayan bir adımla mümkün olacaktır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler