"Trafik kazaları her yıl 30 bin kişiyi engelli duruma getiyor"

Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastaneleri'nden Prof. Dr. Tunç Alp Kalyon, son yıllarda araç sayısı artmasına rağmen alınan önlemler sayesinde ölenlerin sayısının aynı düzeyde kaldığını, ancak yaralıların sayısında önemli bir artış meydana geldiğini belirtti.

Abone Ol google-news
AA
Yayınlanma: 10.10.2013 - 16:08

Kalyon, yaptığı yazılı açıklamada, trafik kazalarının Türkiye'de en önemli sorunlardan biri olmaya devam ettiğini bildirerek, 1 yılda meydana gelen 500 binden fazla trafik kazasından 110 bininin ölüm veya yaralanma ile sonuçlandığını, kazalara bağlı olarak yaklaşık 4 bin kişinin öldüğünü, 200 binden fazla kişinin yaralandığını, yaralananlardan 30 bin civarında kişinin de engelli duruma geldiğini kaydetti.

Son yıllarda araç sayısı artmasına rağmen alınan önlemler sayesinde ölenlerin sayısının aynı düzeyde kaldığını ancak yaralıların sayısında önemli bir artış meydana geldiğine dikkati çeken Kalyon, şu bilgileri verdi:

"Yaralılar içinde en ciddi olanlar, beyin ve omurilik hasarlı hastalardır. Ülkemizdeki 150 bin kadar omurilik yaralı hasta olduğu tahmin edilmektedir. Her yıl 10 bin dolayında yeni beyin ve omurilik yaralanması meydana gelmekte, bunun yaklaşık yarısı trafik kazalarından kaynaklanmaktadır. Trafik kazası sonucunda beyin omurilik yaralanması geçirenlerin çoğu genç kişiler olup, yüzde 60 kadarı 30 yaşından daha gençtir."

Kalyon, beyin yaralanmalarında hasara uğrayan beyin bölgesinin yerine ve büyüklüğüne göre bilinç ve hafıza kaybıyla birlikte felçlerin ortaya çıktığını belirterek, şöyle devam etti:

"Bu tür felçler genellikle vücudun bir yarısında olmakla beraber bazen her iki kol ve bacakta da görülebilir. Omurilik hasarı sonucunda kollarda ve bacaklarda hareket kayıpları ortaya çıkar. Boyun bölgesindeki omuriliğin yaralanmasıyla her iki kol ve bacakta hareket ve duyu kaybı olur, tıp dilinde buna 'tetrapleji' adı verilir. Sırt ve bel bölgesindeki omuriliğin hasarında ise her iki bacakta duyu ve hareket kaybı ortaya çıkar, buna da 'parapleji' adı verilir. Beyin ve omurilik yaralanmasıyla karşı karşıya kalan bir kişinin durumunu belirleyen iki önemli faktör vardır: Yaralanmanın seviyesi ve hasarın derecesi. Yaralanma bölgesindeki omurilik tamamen hasara uğramışsa, bu seviyenin altında tam bir duyu ve hareket kaybı görülür. Hasarın seviyesi ne kadar aşağıda ise hareket ve duyu kaybı o kadar az olur."

"İlkyardım ve nakil yöntemleri önemli"

Tunç Alp Kalyon, beyin ve omurilik yaralanması geçiren kişiye yapılan ilkyardım ve nakil yöntemlerinin önemli olduğuna dikkati çekerek, pek çok olguda omurilik hasarının, bilinçsizce yapılan ilkyardım girişimleri ve hastanın nakli sırasında meydana geldiğinin altını çizdi.

Bunu önlemek için, trafik kazası geçiren yaralının araçtan çıkarılması sırasında çok dikkatli olmak, bel ve boynun aşırı çekilmemesi ve bükülmemesi gerektiğini vurgulayan Kalyon, yetkili tıbbi yardım gelinceye kadar beklemek ve solunum yolunu açık tutmak gerektiğine işaret etti.

Kalyon, beyin veya omurilik hasarı geçiren bir kazazedenin genel durumu uygun hale gelince rehabilitasyona başlanabileceğini aktararak, sabır ve çaba gerektiren rehabilitasyon süreci sonunda hastaların destek cihazlarının da yardımıyla kısa mesafelerde hareket etme yeteneğine kavuşabileceklerini anlattı.

"Ölüm ve omurilik yaralanması oranı, kadın sürücülerde daha fazla"

Trafik kazalarındaki ölüm ve omurilik yaralanması oranının, kadın sürücülerde daha fazla olduğuna değinen Kalyon, şunları kaydetti:

"Bunun bir nedeni kadın sürücülerin ani bir tehlike karşısında aşırı tepki vermesidir. Diğer nedeni ise sürücü koltuklarının ve hava yastıklarının yüksekliğinin erkek sürücüler için daha uygun olmasından kaynaklandığı sanılmaktadır, ancak beyin ve omurilik yaralı hastaların toplam sayıları dikkate alındığında erkeklerin sayısı, kadınlardan 4-5 kat daha fazladır. Bu da erkek sürücü sayısının daha fazla olmasından kaynaklanan bir durumdur."

Tunç Alp Kalyon, insan hayatını tehdit eden her türden hastalık ve kazada olduğu gibi trafik kazalarında da en ucuz ve etkili yöntemlerin, koruyucu önlemler olduğunu vurguladı.