Tüm çiçekli bitkilerin en eski atası

Çiçeğin gelişimi evrim için gerçek bir aşama. Çünkü çiçek sayesinde dünya üzerindeki bitki dünyası kökünden değişmiş ve çiçekli bitkiler baskın hale geldi.

Yayınlanma: 15.03.2019 - 22:05
Abone Ol google-news



Günümüzde, göze çarpmayan bitkilerden, görkemli meşeye kadar karada yaşayan bitkilerin yüzde 90’ı kapalı tohumlulara dahil. Bununla birlikte doğanın çiçeği ne zaman “keşfettiği” çok kabaca biliniyordu: Fosil polenler ve genetik karşılaştırmalarla elde edilen sonuçlara göre çiçekler 140-250 milyon yıl önce gelişmişti. Fakat en eski çiçeğin nasıl göründüğü bilinmiyordu. Paris-Sud Üniversitesi’nden Herve Sauquet ile çalışan uluslararası bir ekip, sonunda en eski çiçeğin nasıl göründüğünü açıkladı.

Araştırmacılar tüm çiçeklerin en eski atasını, halihazırdaki ve fosil kapalı tohumlulardaki 27 çiçek özelliklerinin dağılımını bir araya getirerek, tasarladılar. Bu amaçta 792 çiçekli bitki türünün 13.444 özellik verisi değerlendirdi.

Tüm bu özelliklerin dağılımı ve bitkilerin akrabalık ilişkilerine göre yapılan değerlendirmede bir özelliğin son ortak atada var olduğu tespit edildi. Ve bu şekilde en eski çiçeğin bir tür robot resmi çizildi. En eski çiçeği gösteren bir 3D modeli aslında. Sauquet, “çiçeklerin en eski atası günümüzdeki çiçeklere benziyor olsa da, günümüzde aynı özellikler kombinasyonuna sahip tek bir çiçekli bitki bile yok” diyor.

Hatta en eskilerden biri olarak kabul edilen nilüfer türü çiçekler ve sadece Yeni Kaledonya’da yetişen Amborella çalısı (Amborella trichopoda) bile en eski atadan farklılar. Araştırmacılar ilkel çiçeğin hem eril hem de dişi üreme organlarına sahip olduğunu belirtiyorlar. Gerçi kapalı tohumlularda üremenin en eski yönteminin çift cinsiyetlilik olabileceği tartışılıyordu ama botanikçiler hemfikir değildi. “Robot resimden” anlaşıldığı üzere ilkel çiçeğin radyal simetrik yaprakları, birleşik gibi görünen on yapraktan oluşuyordu. Yani yeşil çanak yaprak ve taç yaprak olarak farklılaşmamıştı. İlkel çiçek ayrıca kapalı tohumluların günümüzdeki çeşitliliğe nasıl kavuştuğunu da açıklıyor. Araştırmacılar ilkel çiçekteki halkacığın ve yaprakların kesin bir sayıya sahip olmadıklarını tahmin ediyorlar. Yani çiçekli bitkiler bu yüzden erken evrim evrelerinde yapraklarını ve halkacıklarını azaltmış veya birbirine kaynaştırmış olabilirler. Hatta halkacık sayısının azalması, çiçek yapısının değişmesi için bir ön şarttı belki de. Bu koşul sayesinde çiçek biçimleri ve tozlaşma stratejilerinin çeşitlilik kazandığını söyleyen araştırmacılar, yeni fosil buluntuların ilkel çiçeğin gelişim evrelerini ardıllarıyla ilişkilendirmeye yardımcı olmasını umuyorlar.

The ancestral flower of angiosperms and its early diversification, Nature Communications.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler