Türk Mata Hari Emine Adalet!

Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısıydı. Nazilerden aldığı casusluk teklifini elinin tersiyle itti, sanatını ve güzelliğini kullanarak üst düzey Nazi subaylarından aldığı bilgileri gizli şifrelerle Türkiye’ye gönderdi. İstanbul’a döndüğünde MİT, yine kendi elemanları olan dönemin ünlü oyuncusu Orhan Günşiray’ı kullanarak onun peşine düştü. O Türk Mata Hari Emine Adalet’ti!

Yayınlanma: 02.05.2020 - 13:29
Abone Ol google-news

Emine Adalet, ‘Haremin Son Kızı’ olarak tanıtılarak dünyanın en önemli salonlarında sahne aldı, en ünlü yapımcıların filmlerinde oynadı. Peki neler oldu da ömrünün son yıllarını ‘İstanbul’un Gülü’ olarak Beyoğlu’nun arka sokaklarındaki pavyonlarda geçirdi…

Dünya tarihine yön veren siyasiler bir yana, Ümmü Gülsüm’den Zeki Müren’e saygın sanatçıların da hayranlığını kazanan Adalet’in 75 yıllık ömrü tam da ‘hayatımı yazsam roman olur’ denecek cinstendi ki öyle de oldu.

İBRETLİK BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ

Benli Belkıs: Efsane Aşkların Kadını’nın yazarı gazeteci Şaziye Karlıklı, Emine Adalet’in dünya tarihine de ışık tutan yaşamöyküsünü kaleme aldı.

Babası, Sakarya’da şehit olduğunda Adalet dokuz yaşındaydı. Anneciği ise eşinin yokluğuna sadece iki yıl dayanabildi. Emine Adalet 11 yaşına geldiğinde öksüzdü. Mutlaka memur olmasını isteyen fedakâr babaannesi ile baş başa kaldı. Ancak o, memur değil sahne sanatçısı olmak istiyor ve bunun için de henüz 14 yaşındayken Alman dans öğretmeni Harry Pee ile evlenecek kadar gözünü karartıyor.

Sonrasında Emine Adalet’in İstanbul Ayaspaşa’daki bahçeli ahşap evinden çıkıp, Samsun, Ordu, Konya, sonra da lüks içinde yaşadığı Rodos, Beyrut, Şam, Kahire, Berlin, Viyana, New York, Londra ve Hamburg’a oradan da, yükseldikçe daha da tepeye çıkma arzusunun getirdiği kayıplar ve acılar içinde İstanbul’a dönmesiyle son bulan ibretlik bir yaşam öyküsü var.

ATATÜRK’ÜN HUZURUNDA ZEYBEK

1931 yılında Konya’da Gazi Mustafa Kemal’e, “Bu kızımız sadece tiyatro oyununda değil danslarda da çok mahirdir” diye tanıtılan, Atatürk’ün huzurunda zeybek oynayan Emine Adalet, Atatürk’ün “Avrupa’ya gitmeli, bizim milli danslarımızı tanıtmalısın. Haydi kızım, göreyim seni. Türk adını sen de sanatınla duyur dünyaya” sözleriyle tiyatro mu dans mı ikilemine kendi içinde son veriyor. Elini öpmek için hamle yaptığında “Sanatçı el öpmez” diyerek onu iki yanağından öpen Atatürk’ün izi geçmesin diye yanaklarını günlerce yıkamıyor.

HİTLER’LE VALS!

Böylesine Cumhuriyet âşığı bir kadın nasıl oluyor da Hitler’den davet alıyor, onunla vals yapıyor ve nasıl ‘Nazi sanatçısı’ olarak kabul görüyor, işte o da tıpkı dönemin İngiliz kralı VI. George ile romantik flörtü gibi kitabın sayfalarında gizli.

Nazilerden aldığı casusluk teklifini elinin tersiyle itmesi ama bir yandan da sanatını ve güzelliğini kullanarak üst düzey Nazi subaylarından aldığı bilgileri gizli şifrelerle Türkiye’ye göndermesi… İstanbul’a döndüğünde MİT’in yine kendi elemanları olan dönemin ünlü oyuncusu Orhan Günşiray’ı kullanarak onun peşine düşmesi… 

DÜNYA TARİHİNE DE IŞIK TUTUYOR

Her ne kadar kitap Kurmaca-Biyografi türünde tanımlansa da yazar Karlıklı, gazeteciliğinden kaynaklı araştırmaları ve ciddi bir arşiv desteğiyle Emine Adalet’in yaşam öyküsünü gerçeklikle harmanlamış. Kitap için, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yıllarının sosyal ve duygusal haritasını çıkarıyor demek yanlış olmaz.

İstanbul’un işgali sırasında çekilen ızdırap ve çaresizlikten Nazi döneminde Yahudiler’in yaşadıkları işkencelere kadar o dönemin her duygusu Karlıklı’nın kaleminden okuyucunun ruhuna geçiyor.  

Herkes bilsin ki, bu dünyadan varlığın zirvesini, yokluğun dibini gören yine de hayatta kalmayı başaran, aşklarıyla, dünyanın alkışladığı başarıları, tarifsiz acıları ve önlenemez hırslarıyla “Türkiye sanatçıların ve sanatın mezarıdır” diyen bir Emine Adalet geçti…

Emine Adalet / Şaziye Karlıklı / Doğan Kitap / 308 s. / 2020.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler