Türkiye yüzde 5.8 küçülecek
AB Komisyonu tarafından hazırlanan Sonbalar dönemi "Avrupa Ekonomik Tahmin" raporunda, Türkiye'nin bu yıl yüzde 5.8 küçüleceği belirtildi. Raporda, 2002-2006 dönemindeki büyüme performansından sonra Türk ekonomisinin 2007'den itibaren zaten hız kesmeye başladığı belirtildi.
AB Komisyonu Ekonomik ve Mali İlişkiler Genel Direktörlüğü tarafından hazırlanan Sonbahar dönemi "Avrupa Ekonomik Tahmin" raporu yayımlandı. Raporun "aday ülkeler" bölümüne göre Türkiye'nin GSYİH'sı bu yıl yüzde 5.8 küçülecek, gelecek yıl ise yüzde 2.8 büyüyecek. Türkiye'nin 2011 yılında ise yüzde 3.6 büyüyeceği öngörüldü.
Rapora göre cari işlemler dengesi bu yıl GSYİH'nın yüzde 2.1'i kadar açık verecek. Açık 2010 yılında 2.8, 2011 yılında ise 3.6 olacak.
GSYİH deflatöründe yıllık yüzde değişimin bu yıl 5.6, gelecek yıl 5.8, 2011'de ise yüzde 5.3 olacağı tahmin edildi.
AB Komisyonu raporuna göre işsizlik bu yıl toplam işgücünün yüzde 13.5'i kadar olacak. Gelecek yıl işsizlik artacak ve yüzde 13.9'a ulaşacak. İşsizliğin 2011'de düşüşe geçeceği ve yeniden yüzde 13.5 düzeyine geleceği tahmin edildi.
Siyasi belirsizlik büyüme dinamiklerine zarar verdi
Raporda 2002-2006 döneminde üstün bir büyüme performansından sonra Türk ekonomisinin 2007'den itibaren zaten hız kesmeye başladığı belirtildi ve "Artan siyasi belirsizlik, 2006 ortasındaki para birimi krizini izleyen dönemde sıkı para politikası ve reformlardaki yavaşlama gibi iç faktörler büyüme dinamikleri üzerinde büyük zarara neden olmuştur" denildi.
2008 krizinin Türkiye'yi temelde ticaret ve finans kanalları üzerinden vurduğu belirtilen raporda, küresel talepteki gerilemenin Türkiye'de öncelikle Avrupa piyasası için önem taşıyan otomotiv ve beyaz eşya sektöründe daralmaya yolaçtığı kaydedildi. Rapora şöyle devam edildi:
"Özellikle bankacılık sektöründe daha önce gerçekleştirilen reformlar Türkiye'yi sağlam bir zemine oturtmuştu. Bu nedenle küresel çalkantıya karşı bir hayli dirençli kaldı ve tam bir finansal krizden kurtuldu. Yetkililer ayrıca, krize bir karşılık olarak hem parasal hem de mali duruşta önemli gevşeme gerçekleştirebildiler. Bu bilhassa özel tüketimde olmak üzere düşüşlerin hafifletilmesinde yardımcı oldu."
Hükümet tarafından girişilen özellikle tüketimde vergi indirimleri gibi kriz karşıtı önlemlerin özel tüketimdeki düşüşü sınırlamaya yardımcı olduğu belirtilen raporda, "Yatırım ve ihracat, ilk çeyrekteki hayal kırıklığı yaratan performanslarıyla karşılaştırıldığında, mali teşviklerin etkisi azalmaya başladığında toparlanmadaki adımların yavaş olacağını göstererek marjinal bir şekilde toparlanmıştır."
Olumsuz dış ekonomik ortamın ihracatta, 2009'daki ekonomik etkinliği önemli ölçüde etkileyecek iki haneli azalışa neden olacağı belirtilen raporda, düşük performanslı reel ekonomiden finans kesimine yönelik akışın, yetersiz kredi performansındaki ılımlı artış nedeniyle baskı altında olacağı ifade edildi.
Kamu sektörü borçlanma gereksinimlerindeki önemli artışın özel sektör için kredi olanaklarını daha da sınırlayabileceği olasılığına değinilen raporda, şu değerlendirmeler yapıldı:
"-Dış talebin yavaş artacağı, mali genişlemenin aşamalı olarak dizginleneceği tahmin edilirken, toparlanmanın daha önceki kriz dönemlerinden daha yavaş gerçekleşme olasılığı vardır. Bu nedenle reel GSYİH büyümesinin 2010'da yüzde 2.8, 2011'de ise yüzde 3.6 ile pozitif bölgeye geçeceği ancak tahmin dönemini kapsayan potansiyel büyümenin altında kalması beklenmektedir. 2009'dakinden farklı olarak iç talep ve stok oluşturmanın büyümeye pozitif katkıda bulunacağı, ancak net ihracatın katkısının ise yine negatife dönme olasılığı bulunmaktadır.
-Tahmin dönemi boyunca (2011 sonuna kadar), dış sermaye akışları toparlanırken, 2011 yılında yüzde 3.6 dolayında ılımlı bir büyüme beklenmektedir.
-Mal ve servis ihracatı artışa dönecek fakat, 2010'da yüzde 2, 2011'de yüzde 4 dolayında görece yavaş yıllık büyüme gösterecektir.
-İç talepteki toparlanmanın yardımıyla ithalatın ihracattan daha hızlı artması ve daha büyük dış dengesizliğe yol açması beklenmektedir.
-Dış dengesizliğe karşı yapılan ayarlamalar ve dış finansmana görece rahat erişim döviz kuru üzerinde bir baskı ortaya çıkarmıştır. Krizde doğrudan yabancı sermaye akışları, ağır adımlarla da olsa toparlanma için ek uyarıcı olabilir."
AB Komisyonu Türkiye'nin genç nüfusu karşısında iş gücüne yıllık katılımın yüzde 2 arttığını, sonuç olarak 2010-2011 döneminde tahmin edilen görece yavaş toparlanmanın işsizlik rakamlarında hızlı düşüş getirmeyeceğini bildirdi. Komisyon raporunda, "Mali hedeflerin başarılmasına yönelik OVEP önlemlerinin daha fazla olgunlaşmasını beklerken bütçe açığının programda öngörülenden daha yavaş düşmesi ve 2010'da GSYİH'nın yüzde 6.7'si, 2011'de ise yüzde 5.7'si düzeyine ulaşması tahmin ediliyor. Bu, program dönemi boyunca kamu borcunun GSYİH'ya oranının planlı bir şekilde istikrarını sağlamak için yeterli olmayacaktır. Kamu borcunun GSYİH'ya oranı tahmin dönemi boyunca, 2011'de GSYİH'nın yüzde 51'ne doğru yükselmeye devam edecektir" denildi. Raporda 2009'da mali duruşun krize verilen bir karşılık olarak ve yerel seçimler öncesinde gevşetildiği de belirtildi.
Enflasyonist baskılar kontrol altında olacak
Bu yıl dezenflasyon sürecinin baskılanmış toplam talep ve enerji fiyatlarındaki düşüş tarafından desteklendiği, dönem sonunda enflasyonun yüzde 7.5 hedefinin altında gerçekleşeceği tahminine yer verilen raporda, "Enflasyonist baskıların tahmin dönemi boyunca (2011 sonuna kadar) kontrol altında kalması olasıdır" denildi.
Raporda, "İç talepte yavaş ve tedrici toparlanma karşısında, sırasıyla yüzde 6.5 ve 5.5 olan 2010 ve 2011 hedeflerinin karşılanması beklenmektedir. Yükselmiş işsizlik oranının birim emek maliyetinin reel bazda düşmesine yardımcı olması, böylece yapısal düzenleme sürecini kolaylaştırması beklenmektedir" ifadesi yer aldı. Rapora şöyle devam edildi:
İşgücü genç nüfus nedeniyle yüzde 2 artıyor, işsizlikte düşüş olasılığı yok
"-İş gücüne yıllık katılım Türkiye'nin genç nüfusuna bağlı olarak yüzde 2 dolayındadır. Sonuç olarak 2010-2011 döneminde tahmin edilen görece yavaş toparlanmanın, işsizlik rakamlarını hızlı birşekilde düşürmesi olasılığı bulunmamaktadır.
-2009'da mali duruş krize verilen bir karşılık olarak ve yerel seçimler öncesinde gevşetilmişti. 2008'le karşılaştırıldığında gelirler hemen hemen aynı kalırken kamu harcamaları özellikle cari transfer temelinde iki haneli olarak hızlanmıştır. Yetkililer 2009'da merkezi bütçe açığının nakit bazda GSYİH'nın yüzde 6.6'sına ulaşacağını tahmin ediyor.
Bütçe açığının yavaş düşmesi borç/GSYİH istikrarı için yetersiz
Orta Vadeli Ekonomik Program, birkaç ay gecikse bile izlenecek mali yolla ilgili kimi belirsizlikleri gidermiştir. Mali hedeflerin başarılmasına yönelik program önlemlerinin daha fazla olgunlaşmasını beklerken bütçe açığının programda öngörülenden daha yavaş düşmesi ve 2010'da GSYİH'nın yüzde 6.7'si, 2011'de ise yüzde 5.7'si düzeyine ulaşması tahmin ediliyor. Bu, program dönemi boyunca kamu borcunun GSYİH'ya oranının planlı bir şekilde istikrarını sağlamak için yeterli olmayacaktır. Sonuç olarak kamu borcunun GSYİH'ya oranı tahmin dönemi boyunca, 2011'de GSYİH'nın yüzde 51'ne doğru yükselmeye devam edecektir."
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev