Türkiye'de Kadın ve Hekim Olmak Üzerine...

…Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz…
Nâzım Hikmet
Kadının yeri tarih boyunca daima bir “sosyal sorun” olagelmiş ve bugün iletişim çağını yaşadığımız şu günlerde de devam etmekte ve yine uzun yıllarda da devam edecek gibi gözükmektedir. Gerçekte cinsiyet ayrımından kaynaklanan bu sorun, insanlık tarihinin gelişim sürecinde kadının sadece, daima döl–çocuk doğuracak bir obje olarak görülmesi temeline dayanmaktadır. Çünkü kadının toplumdaki yeri (tarihi materyalizmin işaret ettiği ve tabii ki yine kadının kendi sosyopolitik ortamıyla ilişkili olarak) göreceli bir şekilde değişse de bugün nerdeyse tüm dünyada da pek farklı değildir ve sosyal konumu ne olursa olsun kendisinin kadın olduğu hatırlanmakta ya da hatırlatılmaktadır. Bugün bu tespit aşağı yukarı ne yazık ki tüm dünyada olduğu üzere ülkemizde de geçerliliğini sürdürmektedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, çoğu ülkelerden önce bizim kadınlarımızı toplumda yücelten ve toplumda “sosyal anlamda” daha çok yer alması konusunda çabaları; (geç kalmış gibi gözükse de; belki de daha önce yapılması gereken devrimleri göz önüne aldığımızda) genç Cumhuriyetimizin daha onuncu yılının ertesinde; 1934’te seçme ve seçilme hakkının verilmesiyle vücut bulmuştur. Bu önemlidir; çünkü bu sadece seçim hakkıyla ilgili bir “usul” getirimi değil; 1926 tarihli Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte kadının artık hukuken bir anlamda “eşit yurttaş” konumuna gelmesinin ifadesidir. Ancak bugün gelinen noktada kadınlarımızın hangi “pozisyonda” bulundukları ve daha doğrusu hangi “pozisyonu” arzuladıkları ya da maruz bırakıldıkları dikkate şayan bir gerçektir. Çünkü şu türban olayının nasıl bir mesele olduğu ve nasıl kullanıldığı; ve nasıl malum çevrelerce dayatıldığı gün gibi ortadadır.
Kadınların mücadelesi
Geçenlerde Ankara’da gerçekleştirdiğimiz Türk Gastroenteroloji Derneği’nin yıllık kongresi vardı. Kongre oturumlarından birinin de başlığı “Hem Kadın Hem Hekim Olmak” diye nitelendirebileceğimiz bir toplantıydı. Toplantıda konuşmacılar, daha öğrencilik yıllarından bu yana hekim olmanın ve dahası gastroenteroloji uzmanı olma sürecindeki yıllar içinde hem kendi iş ortamları hem de ailelerinde ortaya çıkan–çıkabilen sorunları, diğer ülkelerdeki benzer konumdaki hekimlerle kıyaslayarak paylaştılar ki bunlar sadece hekim ve gastroenteroloji uzmanı olan kişilerdi. Hekimliğin başka dallarında kuşkusuz çok daha farklı boyutlarda; ama yine kadın olmanın getirdiği “benzer sorunlar”, belki de çok daha ağır şartlarda yaşanıyordu.
Toplantının konuşmacılarından biri de meslektaşım Dr. Hülya Hamzaoğlu idi. O da kendi öznel deneyimlerini büyük bir içtenlikle aktarırken ve konuşmasını noktalarken Nâzım Hikmet’ten bir bölüm okuduğu “Yaşama Dair” şiiri oldukça etkileyiciydi. Tabii ki bu şiir umutsuzluk içindeki insanların her ne koşulda olursa olsun mutlaka yaşama sarılmasına dair “güçlü bir pasif direnişte” bulunması gerektiğini ifade ediyordu. Ancak, bugün gelinen noktada unutulmamalıdır ki ne olursa olsun; bu toplumda daha 30’lu yıllarda genç Cumhuriyetimizin kadınlarımıza verdiği (ama bugün aslında sosyal anlamda; sonuçta şekil ya da hukuk yönünden kaybettiği) yerlerini korumak ve daha da yüceltmek için yine kadınlarımız mücadele edecektir ve etmeliler de!..
Ve çünkü bunu yapacak olan, yine “bizim olan” kadınlarımızdır!.. Kadınlarımız bunu, Nâzım’ın şiirinde olduğu üzere “Kurtuluş” için ayın altında yürüyen kağnılarla; –ama inatla– sessizce yürüyen “kadınlarımız” gibi yapacaklardır!..
Ama mutlaka!..

En Çok Okunan Haberler
-
Cübbeli Ahmet'ten 'çakarlı araç' savunması
-
Mansur Yavaş Cumhurbaşkanlığı seçim anketini paylaştı
-
'İmralı' sürecinde amaç açığa çıktı!
-
Saray'dan çok konuşulacak 'Yavaş' çıkışı
-
Edip Akbayram hayatını kaybetti
-
Ayşe Barım'ı tahliye eden hakim hakkında flaş gelişme
-
ABD'de aşağılanan Zelenski aradığını orada buldu
-
Edip Akbayram'dan kötü haber
-
Tüm kredi kartlarında limitler değişiyor!
-
İddia: Bahçeli'den, Demirtaş'a telefon