'Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci 20-30 yıl sürmez'

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin 20-30 yıl sürmeyeceğini belirterek, ''Türkiye eğer büyük randevuya hazırlığını tamamlarsa siyasi konjonktür Türkiye'nin üyeliğini zaten şart koyacaktır. Çünkü bugün AB'nin karşı karşıya kaldığı sorunlar Türkiye'nin üyeliği olmadan çözülemez'' dedi.

'Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci 20-30 yıl sürmez'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.10.2009 - 11:55

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen ''6. Boğaziçi Konferansı''nda yaptığı konuşmanın ardından Fransa'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Pierre Lellouche ile birlikte basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı.

Bir gazetecinin ''Terör örgütü PKK ile mücadele konusunda Fransa ne tür adımlar attı? Somut bir çalışma var mı?'' diye sorduğu Lellouche, Fransa ziyaretinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e Türkiye ile birlikte terör örgütü PKK ile mücadele konusunda seferber olduklarını söylediklerini aktardı. ''Fransa'da PKK'nın birçok uzantısını ele geçirdiklerini ve birçok kişiyi tutukladıklarını'' anlatan Lellouche, bu durumun Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkileri daha da güçlendirdiğini vurguladı.

Dostu ve meslektaşı olan Egemen Bağış ile birlikte ikili ilişkileri güçlendirmek için çalışma grubu kurmaya da karar verdiklerini belirten Lellouche, bunun, herkes için ''kazan kazan'' ile neticelenecek ortak bir çalışma olacağını kaydetti. Türkiye'nin AB'ye üyelik müzakerelerinin de devam etmesi gerektiğini söyleyen Lellouche, ''Fransa'nın bloke ettiği 5 fasıl haricinde zaten Kıbrıs'la ilgili 8 fasıl Türkiye'nin sorumluluğu altında'' dedi.

Lellouche, amaçlarının Türkiye ve Fransa arasındaki ilişkileri genel olarak geliştirmek, öncelikle enerji, savunma ve stratejik ilişkilerde birlikte hareket etmek olduğunu ifade ederek, Fransa için Türkiye'nin gelişmekte olan çok büyük bir ülke olduğunu, Türkiye'nin ihtiyacı olan enerji transferi konusunda Fransa'nın yardımcı olmaya hazır bulunduğunu söyledi. Lellouche, bir konuyu özellikle vurgulamak istediğini belirterek, ''Biz Türkiye'nin dostu bir ülkeyiz. Fransa'da hiçbir şekilde Türk düşmanlığı, Türkofobi yok'' diye konuştu.
 

Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyaretinin önemi

Her yıl bir milyon Fransız'ın Türkiye'yi ziyaret ettiğini, Türkiye'de yatırım açısından ikinci ülke olduklarını ifade eden Lellouche, bunların yanında iki ülkenin çok önemli kültürel ve ortak siyasi geçmişi olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül'ün Fransa ziyaretinin bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Lellouche, ''Bizi birleştiren, hemfikir olduğumuz konularda birlikte çalışmalıyız. 'Anlaşamıyoruz' demek kolay. Türkiye ve Fransa arasındaki dostluk ve güven bağları da birlikte çalışmamızı sağlıyor'' dedi. Lellouche, anlaşmazlıklara dayanarak bir düşmanlık havası yaratmak amacında olmadıklarını da kaydetti.

İlerleme raporu

Bir gazetecinin ''Türkiye niye aynı tarihte AB'ye üyelik müzakerelerine başladığı Hırvatistan'ın gerisinde kaldı ve ilerleme raporu hakkındaki görüşünüz nelerdir?'' sorusu üzerinde Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da ilerleme raporunda katıldıkları kadar, katılmadıkları konuların da olabileceğini söyledi. Geçmişteki ilerleme raporlarında Türkiye'deki insan hakları ihlalleri, işkence örnekleri ve yaşanan sıkıntılardan bahsedildiğini hatırlatan Bağış, son raporda ise daha fazla teknik mevzuattan, kanunlardaki birtakım kelimelerden ve demeçlerden bahsedildiğini anlattı. Bunun da Türkiye'nin geldiği noktanın göstergesi olduğuna dikkat çeken Bağış, ''Bugüne kadar yayımlanmış belki de Türkiye'deki reformları takdir etme açısından en kapsamlı ilerleme raporlarından olmuştur'' dedi.

Türkiye'nin müzakerelere aynı tarihte başladığı Hırvatistan ile karşılaştırıldığında Türkiye'nin açtığı fasıl sayısının Hırvatistan'dan fazla olmamasının altında çok önemli bir neden olduğuna işaret eden Bağış, ''Hırvatistan parlamentosunda AB ile ilgili mevzuat geçerken tartışma yaşanmamaktadır. Bizde ise bir maddenin geçmesi iki saat sürmektedir'' diye konuştu. Türk Ticaret Kanunu'nun 1500 maddeden oluştuğunu dile getiren Bağış, bir madde için iki saat harcandığı göz önüne alındığı takdirde Türkiye'nin neden Hırvatistan'ın gerisinde kalacağının görüleceğini vurguladı. Bağış, ''Meclisimizde AB konusunda herkesin söylemlerine sadık kalıp destek olmasını bekliyoruz'' dedi.
 

AB'ye üyelik sürecinin tamamlanma tarihi

''Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci ne zaman tamamlanır?'' diye sorulan Lellouche, bu sürenin yasal açıdan uzun bir süreç olduğunu belirtti. Sürecin ne zaman tamamlanacağını kimsenin söyleyemeyeceğini aktaran Lellouche, AB'nin kendi içindeki standartları yenilemek için yaptığı müzakerelerin bile çok uzun sürdüğünü anlattı. Lellouche'nin bu sözleri üzerine Egemen Bağış da şunları kaydetti: ''Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci 20-30 yıl sürmez. Bundan kimsenin endişesi olmasın. 18 milyon Doğu Almanya hiçbir müzakere süreci yaşamadan bir gecede eşit vatandaşları olabildi. Çünkü siyasi konjonktür onu gerektirdi. Türkiye eğer bu büyük randevuya hazırlığını tamamlarsa siyasi konjonktür Türkiye'nin üyeliğini zaten şart koyacaktır. Çünkü bugün AB'nin karşı karşıya kaldığı sorunlar Türkiye'nin üyeliği olmadan çözülemez. Biz kendimize güvenelim, yapmamız gerekeni yapalım, ileri de bizi Avrupa Birliğinin ikna etmek için uğraşacağına inanıyorum. Çünkü Türkiye'nin potansiyeli çok büyüktür, çok yüksektir.''

Bunun üzerine Lellouche de Doğu Almanya'nın AB'ye katılmasıyla Türkiye'nin katılmasının çok farklı olduğunu söyledi. Doğu Almanya'nın katılımının maliyetinin ne kadar yüksek olduğunu bütün Avrupalıların hala hatırladığını ifade eden Lellouche, ''20 yıl sonra doğu ve batıdaki işsizlik oranlarını bir karşılaştırın. Yani sanıldığı gibi o kadar kolay değil. Egemen de çok zeki olduğu için bunu çok iyi biliyor'' diye konuştu. Bağış, bu sözlere cevaben Lellouche ile dostluğunun çok eskilere dayandığını, NATO Parlamenterler Asamblesinde Lellouche ile dünya barışı için birlikte kafa yorduklarını ifade etti.

20 yıl sonrasının hesabını, güvenlik boyutunu da düşünerek yapmayı beraber öğrendiklerini anlatan Bağış, ''20 yıl sonrasının işsizlik oranlarını hesaplarken enerji ihtiyacını, güvenlik ihtiyaçlarını, yasa dışı göçler ve uyuşturucu ile mücadele ihtiyaçlarını, yeni iş gücüne olan ihtiyaçları da hesaplamak gerekir. Pierre, pazarlık buraya çok yakın. Kapalıçarşı icat edilmiş bir kavramdır'' dedi. Lellouche de bunun üzerine gülümseyerek Bağış'ın elini tuttu ve ''Ben Kapalıçarşı'ya bayılırım'' dedi.
 

Türkiye - Yunanistan ilişkileri

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Yunanistan'ın yeni Başbakanı Yorgo Papandreu ile Türk-Yunan ilişkileri nasıl gelişiyor?'' şeklindeki soru üzerine de Papandreu'nun seçimlerin hemen ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti ile Türkiye'ye gelerek, Türk-Yunan dostluğu için yaşamı boyunca çok çaba sarf etmiş İsmail Cem'in mezarını ziyaret etmesinin çok önemli bir jest olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla kendisinin 5 Kasımda Atina'ya gideceğini bildiren Bağış, Türk-Yunan ilişkilerinin tekrar canlandığı günlerin yeniden görüleceğini ümit ettiğini belirtti. Bağış, şu anda Türkiye ve Yunanistan'da halk desteğine sahip güçlü iktidarların olduğunu anlatarak, bu durumun ikili ilişkilerin artması ve Türk-Yunan dostluğunun gelişmesi için fırsat olduğunu kaydetti.
 

Cem Uzan'ın sığınma talebi

Lellouche, Fransa'ya sığınma talebinde bulunan Cem Uzan'la ilgili bir soru üzerine de bu kişiyi tanımadığını ve nerede olduğunu bilmediğini, ancak müracaatının olduğunu bildiğini söyledi. Lellouche, bu konuda karar verecek olanın bağımsız bir kurul olduğunu, kendilerinin de herkes gibi bu kararı beklediklerini dile getirerek, Fransa'nın bir hukuk devleti olduğunu, bireysel sığınma konusundaki kararın siyasi algılanmaması ve nitelendirilmemesi gerektiğini savundu.

 

'Herkes bu hedefe yönelik çalışıyor'

Bağış, AB'ye üyelik konusunun Türkiye'de her kesimi bir araya getirdiğini söyledi. Herkesin bu hedefe yönelik çalıştığını dile getiren Bağış, Türkiye için AB'ye üyeliğinin çok önemli olduğunu vurguladı. Türkiye'nin üyeliğinin AB ve barış için de çok önemli olduğunu dile getiren bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''AB, insanlığın en büyük barış projesi. Bu proje ile eskiden düşman olan ülkeler bugün bir araya geldi. Bakın Fransızlara diyorum ki 'Bakın İngilizlerle birlikte yaşıyorsunuz. Niye bizimle beraber yaşamayasınız?'. Bu barış projesi Türkiye'nin üyeliği olmazsa tamamlanmış sayılmaz. Türkiye'nin üyeliği iki tarafa da kazandıracaktır.''

Bağış, Avrupa'nın küresel bir oyuncu haline gelmesi ve uluslararası konularda etkin olabilmesinin Türkiye'nin üyeliğinin gerçekleşmesine bağlı olduğunu ifade ederek, ''Ben AB'nin Türkiye olmadan büyük bir oyuncu olamayacağına inanıyorum'' dedi.

Türkiye'nin konumu

Türkiye'nin, batının en doğusu, doğunun de en batısında olduğunu vurgulayan Bağış, Türkiye'nin Suriye-Irak, Suriye-İsrail, Afganistan-Pakistan, Rusya-Gürcistan, Hindistan-Pakistan arasında arabuluculuk yapan bir ülke olduğunu anlattı. Türkiye'nin İran ile Amerika arasında da birtakım girişimlerde bulunduğunu aktaran Bağış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ayın 29'unda Washington'a davet edildiğini, bundan bir gün önce de İran'a gideceğini bildirdi.

Egemen Bağış, Türkiye'nin Avrupa'nın güvenlik ve savunma politikalarına çok büyük katkısı bulunduğunu, Balkanlar, Afrika ve dünyanın birçok tarafındaki operasyonlara Türkiye'nin dahil olduğunu söyledi. Bağış, Türkiye'nin Karadeniz sinerjisine katıldığını, Akdeniz Birliği'nin de bir parçası olduğunu, ancak bunların hiçbirinin AB beklentilerinin yerini alamayacağını vurguladı. Türkiye'nin 40'tan fazla uluslararası kuruluşun ötesinde Amerika Devletler Birliği kuruluşunun da gözlemci üyesi olduğunu belirten Bağış, komşu ülkelerle çok yakın ilişkiler içinde bulunan Türkiye'nin Medeniyetler İttifakı Projesi'nin de İspanya ile birlikte eş bakanlığını yaptığını hatırlattı.

Bağış, Türkiye'nin dünyanın çok zor bir bölgesinde bulunduğunu, soğuk savaş, sıcak savaş gibi çok çeşitli savaşlar gördüğünü söyleyerek, iki kıta arasında köprü olan Türkiye'nin aynı zamanda milyarca kişiye erişilmesinde de bir köprü vazifesi göreceğini kaydetti. Müslüman ülkelerin Türkiye'nin AB üyeliğini çok yakından takip ettiğine işaret eden Bağış, Türkiye'ye duyulan ilginin giderek arttığını ve üyeliğe yaklaştıkça bu ilginin daha da arttığını söyledi.

Bağış, dünyanın en büyük 15., Avrupa'nın 6. en büyük ekonomisi olan Türkiye'nin genç ve dinamik bir ülke olduğunu ve Avrupa'nın 4. büyük iş gücünü temsil ettiğini aktardı.
Türkiye'nin G-20 zirvesine çok büyük katkılarda bulunduğunu, kriz için çözümler ürettiğini anlatan Bağış, yaşanan küresel ekonomik krizde tüm Türk bankalarının kara geçtiğini, 2001 yılından alınan dersle Türkiye'nin finansal sisteminin çok fazla etkilenmediğini ifade etti.

Egemen Bağış, Türkiye'nin AB ile yüzde 60 civarında olan dış ticaretinin kriz nedeniyle yüzde 45'lere düştüğünü belirtti. Türkiye'nin, ürünlerin, enerji kaynaklarının el değiştirdiği bir merkez durumunda olduğuna işaret eden Bağış, Avrupa'nın ihtiyacı olan enerji kaynaklarının yüzde 70'inin Türkiye'nin ya kuzeyi, ya doğusu ya da güneyinde olduğunu hatırlattı.

Bağış, enerji konusunda Türkiye'nin çok büyük bir oyuncu olduğunun inkar edilemeyeceğine dikkat çekti. Nabucco Projesi'nin imzalanmasının büyük bir başarı olduğunu, ancak AB müzakerelerinde hala enerji bölümünün açılamadığını belirten Bağış, ''Akdeniz'de bulunan güzel küçük bir ada, Avrupalı'nın enerji ihtiyacını tehlikeye atmamalı. Bu konuyu düşünmeniz gerektiğine inanıyorum'' diye konuştu.
 

Terörizmle mücadele

Egemen Bağış, Türkiye'nin terörizm, organize suçlar, insan kaçakçılığı ile mücadelede birlikte hareket edilmesi gerektiğine inandığını, bu sorunları hiçbir ülkenin tek başına çözemeyeceğini belirterek, şöyle devam etti: ''Türkiye 30 yıldan beri PKK terörizminin kurbanı oldu. Teröristler kadın, çocuk, masum insanları, yaşlıları öldürüyor. Biz de terörizmle kararlı bir şekilde mücadele etmeliyiz. 11 Eylül dünyanın gördüğü en kötü terörist eylemlerinden biriydi.'' Bağış, terörle mücadelenin sadece askeri yöntemlerle yapılamayacağını, ekonomik ve sosyal yöntemlerle de desteklenmesi gerektiğini, bunun için de ülkeler arası işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu bildirdi.
 

'Artık Türkiye'de tabu yok'

''Artık bugün Türkiye'de tabu yok'' diyen Bağış, her konunun rahatlıkla konuşulabildiğini ifade ederek, Kürtlerin sorunları, Ortodoksların sorunları, Alevilerin ihtiyaçları gibi her türlü sorunların tartışılabildiğini aktardı. AB'nin Türkiye'nin dışa açılmasında çok önemli bir rol oynadığına işaret eden Bağış, şunları kaydetti: ''Bundan 10 yıl evvel insanlar Kürt olduğunu söylemekten korkuyorlardı, ama şimdi Kürtçe yayın yapan bir devlet televizyon kanalı var. Eskiden askeri darbelerden sonra başbakanlar idam edilirdi, ama bugün demokrasi var. Konuşma özgürlüğü var. AB'nin bütün bu değişim ve dönüşümde çok büyük katkısı oldu. Biz çok yoğun çalışıyoruz. 'Türkiye AB için çok önemli' dediğim zaman 'Türkiye ev ödevini yapmadan üye olsun' anlamında söylemiyorum. Tabii ki reformları gerçekleştirmeliyiz. Reformları hayata geçirmek için çaba göstermeliyiz ve gösteriyoruz. Bizim vatandaşlarımız da bu standartlarda yaşamayı hak ediyor. Son 7 yılda yapılan reformlar demokrasimizi çok güçlendirdi.''

Egemen Bağış, Nazım Hikmet'e vatandaşlığının geri verildiğini, Kyoto Protokolü'nün imzalandığını, 1 Mayısın İşçi Bayramı olarak değiştirildiğini, ''kürt açılımı'' programı hazırladıklarını, askerlerin sivil mahkemede yargılanmasını da içeren hukuk reformu yaptıklarını bildirdi. Katılım müzakerelerinde 11 faslın açıldığını, 12 faslın daha açılacağını dile getiren Bağış, açılan 11 faslın 5'inde mevzuatta değişiklikleri ve uygulamalar yaptıklarını, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin devam edeceğini bildirdi.
 

Kıbrıs sorunu

Bağış, 2002 yılında iktidara geldiklerinde Kıbrıslı Yunanlıların Türkiye'ye giremediklerini, Kıbrıs'taki Türk ve Rumların birbirlerini ziyaret edemediklerini anımsatarak, Annan Planı'na Kıbrıslı Rumların ''Hayır'' dediklerini hatırlattı. Kıbrıs Rum kesimi lideri Dimitris Hristofyas ile KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'a destek verilmesi gerektiğini kaydeden Bağış, şöyle devam etti: ''Hristofyas ile Talat'ın yapacakları ve toplumları ikna edebilecekleri herhangi bir anlaşma Türkiye'nin desteğini alacaktır. Biz gerçekten adada bir çözüm görmek istiyoruz, ama bu çözümün adil olması gerekiyor. Adil ve sürekli olabilmesi için her iki toplum tarafından kabul edilmesi ve destek görmesi gerekiyor. Biz adada tam işleyen demokrasi istiyoruz. Adada güneş doğduğu zaman iki değişik parlamento, iki değişik başkan, iki değişik sistem ve iki değişik altyapı üzerine doğuyor güneş. İnsanlar bu adada yüzyıllar boyunca birlikte yaşadılar. Yine barış içinde yaşayabilirler, ama Hristofyas ve Talat'a destek vermeli ve onları motive etmeliyiz. Türkiye, limanları açma sözünü tutacaktır, ama Türkiye'ye verilen sözün de tutulması gerekiyor. Türkiye'ye verilen söz Kuzey Kıbrıslılar ile doğrudan ticaretti. Güney Kıbrıslılar Kuzey Kıbrıs'la alışveriş yapıyorlar. Kıbrıs Rumları Kuzey Kıbrıs'ın güzel portakallarını yiyorlarsa niye Almanlar, Hollandalılar, Fransızlar bu portakalları yiyemesin ki? AB doğrudan ticaret sözünü tutarsa Türkiye de limanlarını açacaktır.''

Türkiye'nin limalarının 1987'ye kadar açık olduğunu anımsatan Bağış, birçok ülkenin Tayvan'ı kabul etmemesine rağmen onunla ticaret yaptığını vurguladı. Bağış, ''Benim ülkem de bunu kabul ediyor. Bu bir diplomatik sorun değil, ama neden 26 ülke küçük bir adanın taleplerine taviz ediyor. Bunu da kamuoyuna anlatmakta zorlanıyoruz. Adadaki iki lider bu sorunu çözmek için farklı bir tutum ortaya çıkarırlarsa onlara destek vermeye devam edeceğiz'' diye konuştu.
 

Türkiye - Ermenistan ilişkileri

Ermenistan konusunda tarihsel bir dönem yaşandığını vurgulayan Bağış, Sarkisyan'ın Ermenistan Cumhurbaşkanı seçilmesini fırsat olarak gördüklerini söyledi. Bağış, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün iki ülkenin maçını izlemek için Ermenistan'a koşulsuz gittiğini ve bu durumun bir dizi görüşmeye yol açtığını, Zürih'te protokolün imzalandığını anımsattı. Bölgedeki ülkelerin girişime destek vereceğini ve bu protokolün bölgeye barış getireceğini umut ettiklerini kaydeden Bağış, Güney Kafkasya'nın istikrara ihtiyacı olduğunu, herkesin bu fırsattan yararlanması gerektiğini bildirdi.

Bağış, sözlerini şöyle tamamladı: ''Popülistlik kısa vadede bazı ülkelerde işe yarayabilir, ama uzun vadede hiçbir işe yaramaz. Bizim AB üyesi ülkelerle ilişkilerimiz 500-600 yıllık geçmişe dayanıyor. Biz her zaman Avrupa'nın önemli bir parçasıydık ve böyle de olmaya devam edeceğiz. Avrupa'nın bu güzel bölgesine geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Türkiye'ye güvenebilirsiniz. Her zaman yanınızda olacağız. Yeter ki siz de bizim yanımızda olun.''

 

'Jeostratejik pozisyonu, Türkiye'yi kilit partner yapıyor'

Fransa'nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Bakanı Pierre Lellouche, Fransa ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok eskilere dayandığını kaydederek, Fransa'nın birçok alanda Türkiye'ye yakın olduğunu belirtti. Avrupa'nın enerji projeleriyle Türkiye arasında çok önemli bir bağ olduğuna dikkati çeken Lellouche, ''Jeostratejik pozisyonu, Türkiye'yi kilit partner yapıyor'' dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Fransa'ya yaptığı ziyaretin çok önemli olduğuna işaret eden Lellouche, Türkiye'nin Avrupa için çok önemli bir partner olduğunu, ekonomik, stratejik ve çevresel sorunlar karşısında işbirliği içinde çalışılması gerektiğini bildirdi. Lellouche, her geçen gün daha çok ülkenin Türkiye ile çalışmak istediğini ve bu kapsamda Türkiye'ye birçok ziyaretin düzenlendiğini söyledi.

Fransa ile Türkiye arasında AB konusunda bazı anlaşmazlıkların bulunduğunu hatırlatan Lellouche, Fransa'nın müzakerelerin sürdürülmesine karşı olmadığını vurguladı. Lellouche, Türkiye'nin ilerleme raporunun pozitif olduğunu ifade ederek, ''Demokratik ülkeler arasında bazı anlaşmazlıklar olur, ama ayrılıkların değil, işbirliğinin altını çizmeliyiz. Kimse 20-30 yıl sonra ne olacağını bilemez. Eğer o zaman Türkiye hala istiyorsa üye olur'' diye konuştu.

Lellouche, Fransa'nın her zaman Türkiye ile kültürel ve ekonomik ilişkilerini sürdürmeye kararlı olduğunu ifade ederek, ekonomik kriz, terör ve PKK, kaçak göç gibi sorunlar karşısında tüm ülkelerin işbirliği içinde olması gerektiğini vurguladı. Konuk bakan Lellouche, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokolden çok memnun olduklarını da kaydetti. Oturumları basına kapalı olarak yapılan ve bugün sona eren konferansa, AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn de katıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler