"Türkiye'ye yönelik mali yardımda 'zayıflık' vardı"

Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik mali yardımının ilk safhalarında "zayıflık" görüldüğünü belirtirken mali yardımların uygun yönetilip yönetilmediği tartışmalarının, şimdi üye olmuş diğer Avrupa Birliği eski aday ülkeleri için de yapıldığını bildirdi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.07.2010 - 09:20

Avrupa Parlamentosu Üyesi Andreas Mölzer, "Türkiye için katılım öncesi yardımda zayıflık" başlıklı soru önergesinde sayıştay görevi gören Avrupa Denetçiler Mahkemesi'nin, yardımların yönetimiyle ilgili son raporunda "AB ve Türkiye arasındaki katılım ortaklığında oluşturulan hedeflerin sadece çok azı başarıldı" gibi olumsuz bir sonuç çıkarıldığını savundu. Denetçiler Mahkemesinin özellikle, Katılım Ortaklığı önceliklerinin yerine getirilmesinde AB finansal kaynaklarının en iyi şekilde kullanımını temsil eden tasarlanmış ya da seçilmiş projeler temin edecek bir mekanizmanın bulunmadığı eleştirisinde bulunduğunu belirten Mölzer, şöyle dedi:
"-Diğer bir ifadeyle, vergi ödeyenlerin parasının etkin bir şekilde kullanılıp kullanılmadığı fazlasıyla kuşkuludur. Denetçiler Mahkemesi ayrıca 'bu yardım için spesifik, ölçülebilir ve gerçekleştirilebilir hedefler saptanmadı ve takvimlerin de gerçekçi olmadığı' sonucuna vardı. Komisyon Denetçiler Mahkemesi'nin raporunu nasıl değerlendiriyor, eksiklikler için hangi çareyi düşünüyor, projelerin adapte edilmesi için bir plan var mı?"


Türkiye'ye katılım öncesi desteğin erken evrelerinde bir zayıflık vardı

AB Komisyonu'nun Genişleme ve Komşuluk Politikalarından Sorumlu Üyesi Stefan Füle ise yanıtında Avrupa Denetçiler Mahkemesi'nin yardımların yönetimini "dengeli" olarak değerlendirdiğini, fonların yönetimindeki sorunlara değindiğini, bununla birlikte Komisyonun sorunların çözümüne yönelik adımlar attığını kabul ettiğini belirterek özel raporunu memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi. Mahkeme'nin 2002-2006 dönemiyle ilgili iki ana alanda kritik saptamada bulunduğunu belirten Füle bu alanların, "Yardımların programlanması - AB yardımının önceliklerini belirlemeye yönelik spesifik kriterlerin bulunmaması" ve "Denetleme: Yardımların sonucu ve etkisinin yeterince ölçülmemesi" olduğunu bildirdi.

Stefan Füle, "Türkiye'ye katılım öncesi desteğin erken safhalarında bir zayıflık vardı. AB yardımının sağlanması, kaçınılmaz olarak her iki taraf için de; doğru öncelikler ve tevzi mekanizmalarında, şu anda Üye Devlet olan önceki aday ülkeler için mali yardımın yönetimi vakalarında olduğu gibi, bir öğrenme sürecini gerektiriyordu" dedi. Füle, Katılım Öncesi Araç (IPA)'ın uygulanmaya başlandığı 2007 ve Türk yetkililerin para yardımlarının yönetiminde desantralizasyon uygulamasına geçtiği 2008'den itibaren birçok ilerleme sağlandığını kaydederken, ilerlemelerin projelerin "daha fazla sahiplenilmesi" ve "proje tasarımlarında iyileşme" olarak görüldüğünü bildirdi.

Mahkemenin gözden geçirdiği projeler için "Denetlenen projeler hedeflenen sonuçlara ulaştı ve Mahkeme sonuçların sürdürülebileceğine karar verdi" dediğini belirten Stefan Füle, "Mali destek her zaman son derece ayrıntılı stratejik intibak ve katılım kriterlerini yerine getirmek için yardımcı olma yegane hedefi önceliklerine göre aktarılmıştır. Konsey tarafından kabul edilen Çok Yıllı Göstergesel Mali Çerçeve (MIPD) ve Katılım Ortaklığı buna açık örnektir. Bunlar birlikte, bağımsız değerlendirmenin de onayladığı gibi, sağlam bir 'müdahale mantığı'nı inşa etmektedir" dedi.

Stefan Füle, Avrupa Denetçiler Mahkemesi'yle görüş birliği içinde Türkiye'ye yardımlar konusunda ek iyileştirmelerin mümkün olduğunu belirtirken, "Komisyon mali yardımın etkinliğini artıracak ek çalışmalar için planlama yapacak ve devam eden iyileştirmeleri de sürdürecek" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler