Türklük ve Uygarlık...
Atatürk’te Türklük anlayışı ulusu oluşturan tüm insanları ve grupları kapsamaktadır. Türklük anlayışı, Atatürk ulusçuluğu, ulus oluşturmaya, ulus ‘bina etmeye’ yönelik olmuştur. Atatürk’te Türklük anlayışı usçudur, kucaklayıcı ve bütünleştiricidir. Atatürk ulusçuluğunda ‘öteki’ yoktur.
Atatürk’ün 10. Yıl Söyle-vi’nde şu tümce Atatürk Devrimi’nin özü ve amacını açıkça ortaya koymaktadır: “Hiçbir kuşkum yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı bundan sonraki gelişimiyle geleceğin medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.”
Türklük ve uygarlık Atatürk’ün sık sık birlikte kullandığı iki anlamlı sözcük. Türklük ve uygarlığı birlikte düşünmek öncelikle ırkçı, saldırgan bir ulusçuluğun benimsenmediğini gösterir. Türklüğün uygar dünyada yer alışı kuşkusuz uygar dünyanın benimsediği evrensel, insansal değerlere verilen önemi de vurgulamaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki ulus devleti kurmadan, çağdaş bir siyasal yönetim uygulamadan bu evrensel değerlere açık olmak olanaksızdır. Ulus devleti kurarak, ulusallığı ve laikliği temel ilkeler olarak benimseyip çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamız için dünya ile iletişim, diyalog içinde bir Türkiye amaçlanmıştır. Bu konuda Atatürk diyor ki: “Uyuyan bir ulusu uyandırmak cesur bir girişimdir, fakat uyanmaya ve uyanık kalmaya karar verdik. Modern bilim evrenseldir. Bu bilimden tümüyle yararlanacağız, fakat daima da Türk kalmaya çalışacağız.” (1)
Çağı yakalamak için siyasada, kültürde, hukukta, yönetimde, kısacası her alanda us ve bilimin egemen olması gerekmektedir. Atatürk: “Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir” diyerek çağı yakalamamızı sağlayacak yöntemi belirlemiştir. Bu yöntem, tüm gelişmiş ülkelerin de benimsediği bir yöntemdir. Bu yöntemi kullanarak, Türkiye hem uygarlık yönünde ilerleyecek ve hem de dünya ile iletişim içinde bir ülke olacaktır.
Mazlumların davaları
Atatürk pek çok söylev ve demecinde, “ortak uygarlık”, “çağdaş uygarlık”, “uygar dünya”, “Türklük ve uygarlık” sözcüklerini, kavramlarını kullanmıştır. Atatürk gelişmiş dünyayı birçok yönüyle örnek alırken mazlum ulusların haklı davalarını da benimser ve destekler. Atatürk’ün iç ve dış siyasası gerçekçi, usçu ve insansaldır. Tüm ulusların bağımsız olmalarından, insanlığın fırsat eşitliğine, gönence kavuşmasından yanadır. Ve Atatürk der ki:
“Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine uluslararasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı egemen olacaktır.” (2)
Bağımsızlığın gerekleri
İnsanı toplum içinde, ulusu uluslar topluluğu arasında, devleti de öbür devletler karşısında kişilik sahibi, sözüne güvenilir, uygar, bağımsız, özgür kılan nitelikler, özellikler, değer yargıları, ilkeler vardır. Bu nitelikler ve değer yargıları, kişilerin, toplumların ve devletlerin davranışlarında, kararlarında, uygulamalarında yönlendirici etkenlerdir. Kişinin, toplumun, devletin ilkeleri, değer yargıları, onların davranışlarının nasıl olacağının önceden kestirilmesinin, bilinmesinin olduğu kadar, onlara karşı takınılacak karşı davranışların çerçeve ve dozunun ayarlanmasında da belirleyici ölçütlerdir. Örneğin, rüşvete eğilimi bilinen kişiye rüşvet önerisi kolaydır. Yanağına tokat atıldığında öbür yanağını çeviren kişinin tokattan kurtulması olanaksızdır. Haksızlıklar karşısında duyarsız, tepkisiz duruma düşen toplumların haksızlıklardan kurtulmasına olanak yoktur. Bir başka devletin yönlendirmelerine, kararlarına, siyasalarına boyun eğen, onların güdümüne giren devletlerin bağımsızlığın gereklerini yerine getirmesi olanaksızdır.
Haksızlığa karşı koymak
Dürüstlük, doğruluk; başkalarını küçük görmemek; hoşgörülü olmak; başkalarının inançlarına saygı duymak; özü sözü bir olmak; iyilikseverlik; iyiliği başa kakmamak; başkalarını da düşünebilmek; zayıfı, güçsüzü korumak; “ar” duygusuna sahip olmak; kendimize yapılmasını istemediğimizi başkalarına uygun görmemek; haksızlık karşısında susmamak; özgürlüğe herkesin hakkı olduğunu kabul etmek ve savunmak; yasal olmayan kazanç peşinde koşmamak; insan varlığına saygı; insanın insan olmaktan kaynaklanan hakları, ödevleri, sorumlulukları olduğuna inanmak; görevi, yetkiyi kötüye kullanmamak... Bunlar kişiyi erdemli, uygar, nitelikli kılan değerlerdir. Bu değerler toplumlarca, devletlerce de paylaşıldığı, topluma ve devlete mal edildiği ölçüde toplumların, devletlerin yüzünü ağartan, onları yücelten, onurlu, erdemli, uygar kılan niteliklerdir.
Biz, yukarda sıraladığımız değerleri büyük ölçüde Atatürk döneminde yaşamış bir ulusuz. Böyle bir geçmişten geliyoruz. Biz bu değerleri tümüyle hâlâ yitirmedik inancını taşıyorum. Bu değerleri benimsemeyen, köşe dönmeciliği ön plana alanlar inanıyorum ki ülkemizde hâlâ azınlıktadır.
Yukarda özetlediğim ilkeler ve değerler Atatürk’ün Türklük ve uygarlık anlayışını biçimlendirir, ona yön verir.
Atatürk’te Türklük anlayışı ulusu oluşturan tüm insanları ve grupları kapsamaktadır. Türklük anlayışı, Atatürk ulusçuluğu, ulus oluşturmaya, ulus “bina etmeye” yönelik olmuştur. Atatürk’te Türklük anlayışı usçudur, kucaklayıcı ve bütünleştiricidir.
Atatürk ulusçuluğunda “öteki” yoktur. Tüm insanlık vardır. Bir iki örnek vereyim: Türk dil devriminin oluşum ve uygulanışı sürecinde Atatürk’ün çalışma arkadaşlarından biri Ermeni kökenli yurttaşımız Agop Dilaçar’dır. Kemalizmin özelliklerini anlatmada, yaymada etkin bir rol oynayan Musevi kökenli yurttaşımız Moiz Kohen Tekinalp’tir. Unutmayalım ki türdeş olmayan, pek çok ayrı cinsten, kökenden insanların oluşturduğu bir toplumsal yapıya sahip ABD’de birleştirici öğe “Amerikalı” olmaktır.
Tüm insanlığı kapsıyor
Hem ulusal ve hem de evrensel yönüyle Atatürk ve Devrimi ulusal sınırlarımızın dışına taşmıştır. Akademik nedenlerle bulunduğum Avrupa ülkeleri, Çin, Japonya, Avustralya, Güney Afrika Cumhuriyeti, Arjantin, Şili ve Peru gibi ülkelerde Atatürk ve Devrimi’ne büyük bir saygı duyulduğuna tanık oldum. Çünkü Atatürk Devrimi’nin amacı tüm insanlığı kapsamaktadır. Cumhuriyet’in 6 Nisan 2012 tarihli Bilim-Teknoloji dergisinde Sayın Celal Şengör’ün yazısında yer alan “Atatürk bir fikirdir” görüşü bu gerçeği vurgulamaktadır.
1- Ernest Jackh, Dünkü, Bugünkü, Yarınki Türkiye. İstanbul, 1946. s. 207
2- Enver Ziya Karal, Atatürk’ten Düşünceler. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1956. s. 17
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı