'Ümit ederiz ki Mısır'da yaşananlar muhalefete ders olur'
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Mısır'da yaşananların muhalefete yanlış fikirler vereceğine, onlara bir ders olmasını ümit ettiğini belirtti.

Partisinin Beşiktaş İlçe Teşkilatı Danışma Meclisi'nde konuşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, kelebek etkisinden bahsederek, dünyanın herhangi bir yerinde bir kelebeğin kanatlarının çırpmasının yarattığı hava akımının, çok farklı bir yerde bir fırtınaya dönüşebildiğini ya da bir fırtınayı dindirebildiğini anlattı. ''Türkiye'de sizlerin öngörünüzle vizyonunuzla başlayan o kanat çırpıntıları, bugün bütün dünyada etkilerini göstermeye başlıyor'' diyen Bağış, ''en son Türkiye'de demokratikleşmenin milletle el ele vererek, yönetimin ekonomik istikrarı nasıl sağladığını gören dünyanın farklı yerindeki ülkelerin, bu etkileşimden, bu paylaşımdan, bu kardeşlikten kendilerine dersler çıkarmaya başladıklarını'' bildirdi.
Dün Mısır'ın ''mübarek'' bir sabaha uyandığını söyleyen Bağış, ''Bir şeye dikkati çekmek istiyorum. Mısır'da olaylar yaşanmaya başlandığında dünya liderlerinin çoğu 'hele bir dur bakalım, görelim' derken, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı çok açık, net, dimdik mesajlar verdi. O mesajların daha da cesaretlendirdiği Mısır halkı, dün gerçekten 'mübarek' bir sabaha uyandı. Gerçekten demokrasinin, şeffaflaşmanın hesap verilebilirliğin nasıl neticeler doğurabileceğini Türkiye göstermiştir. Tüm bölge ülkeleri de bunu çok önemsiyor ve önemsediklerini de gösteriyorlar'' diye konuştu.
Anamuhalefet partisinin Mısır'da yaşanan gösterilerin Türkiye'de de yaşanması gerektiği yönünde çağrıda bulunduğunu belirten Bağış, ''Mısır'da seçim mi vardı, Mısır da sandık mı vardı, Mısır'da demokrasi mi vardı ki halk sandığa gitmek yerine Kahire Meydanı'na gitti. Bu ülkede çok şükür demokrasi var. 2 yılda bir sandığa gidiliyor. Bütün o fitnelerine rağmen, bütün o yalan yanlış yorumlarınıza rağmen, milleti kandırmaya çalışmanıza rağmen, bu millet her seçimde kendini temsil eden, kendi içinden çıkmış Adalet ve Kalkınma Partisi'ne, güvendiği lider Recep Tayyip Erdoğan'a verdiği desteği daha da artırıyor'' dedi.
Demokrasilerde cezanın da ödülün de sandıkta verildiğini ifade eden Bağış, şöyle konuştu: ''Bu milletin terazisi hiç bir zaman şaşmamıştır. Biz de AK Parti olarak eğer milletten koparsak, milletin derdiyle dertlenmek yerine, kendi derdimize düşersek, kendi ceplerimizi doldurma yoluna gidersek, onların bir zamanlar yaptığı gibi, yaşattıkları İSKİ skandallarını biz de yaşatıyor olursak, onların gaz maskelerini gazetelerin dağıttığı günlere İstanbul'u geri getirsek, trafik belasına, hava kirliliğine, susuzluğa, kuyruklara Türkiye'yi yeniden boğarsak bizi anında cezalandırır bu millet. AK Parti neden iktidarda kalıyor, neden hala bütün anketlerde açık ara birinci parti? Çünkü milletin derdine dertleniyoruz, milletin sorunlarını çözmek için çabalıyoruz. Ümit ediyoruz ki Mısır'da yaşananlar, bizim muhalefete yanlış fikirler vereceğine, onlara bir ders olur. Nasıl Mısır halkı baskıcı ve totaliter zihniyetlere balyoz indirdiyse, bizim muhalefette kendi ülkesinde demokratikleşmenin, şeffaflaşmanın, hesap verilebilirliğin anlamını algılama yolunda bir tercih yaşar. Artık halkına yabancı yönetimlerin halkını hor gören zihniyetlerin Türkiye'de yerinin olmadığını anlamaya çalışır.''
'Bir değişemeyen bizim anamuhalefet'
Türkiye ve dünyanın değiştiğini ifade eden Bağış, değişime direnmenin artık mümkün olmadığının artık çok net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi. ''Bir değişemeyen bizim anamuhalefet; hala o genetik kolundaki rahatsızları tedavi edemiyor. Genel Başkanı değiştiriyor, yönetim ekibini değiştiriyor ama zihniyeti değiştiremiyor'' şeklinde konuşan Bağış, şunları kaydetti: ''Darbe çığırtkanlığı yapmaktan, doğruları saptırmaktan vazgeçemiyor. Bugün gazetelerde kendi görev alanımla ilgili bir açıklamasını gördüm 'AB'nin Hükümete bakışı değişiyor, yargıdan dolayı rahatsızlar' diye anamuhalefet partisinin sayın Genel Başkanı namıdiğer Gandi, çakma Gandi, kaynak Kemal Sayın Kılıçdaroğlu bir açıklama yapmış. Genişlemeden Sorumlu Komisyon üyesi sayın Füle ile yarım saat bir görüşme yapmışlar, boğaza nazır bir görüntü vermiyorlar. Bir basın toplantısı yapmışlar, orada söylemediklerini, ertesi gün gazetecilere özel sohbette 'rahatsız olduklarını bana anlattılar' diyor. Senle o görüşmeyi yapmadan evvel bizimle beraberdi. Bilgi Üniversitesi'nde aynı panelde konuşma yaptık. Bir gece evvel burada İstanbul'da en güzel manzaraya sahip restoranların birinde 3,5 saat akşam yemeği yedik. En yakın çalışma arkadaşlarımızla onun yakın çalışma arkadaşları aynı masadaydık. Sana şikayetçi olduğu yargı reformuyla ilgili bize övgüler yağdırdı. TBMM'nin son dönemde kararlılıkla geçirdiği yasaların Türkiye ve Avrupa Birliği'ni, ne kadar yakınlaştırdığı konusunda birlikte sohbet ettik. Borçlar ve Türk Ticaret Kanunu'nun ne kadar önemli olduğunu konuştuk. Arkasından Adalet Bakanımızın büyük bir dirayetle başından sonuna kadar yargı kurumlarının da desteğini alarak yargı reformunun TBMM tarafından kabul edilmesinden ne kadar memnun olduklarını hem kendisi hem de Ankara'daki Büyükelçisi bizimle paylaştı. Şimdi ayıp olmuyor mu, gidiyorsun gazetecilere yanlış bilgiler veriyorsun? 'AB hükümetten rahatsız' diyorsun.''
'Bari nazar etmeyin'
AB'nin demokrasi kültürü üzerine kurulduğunu dile getiren Bağış, ''Hükümet dediğin, milletin iktidarıdır. Siz milletten rahatsız olabilirsiniz, sizin genel başkan yardımcılarınız milletin bir kısmını birilerinin kucaklarına itme konusunda çok arzulu olabilir. Başka bir genel başkan yardımcınız hepimizin ortak paydası olan 'Peygamber Ocağı' dediğimiz, hepimizin gururu olan ordumuzla ilgili hakaretler yağdırabilir. Zaten Kemal Bey yardımcıların gaflarını toparlamaktan kendisi partiye hükmedemiyor, bir proje ortaya koyamıyor ki. Yeni bir fikrini duydunuz mu? Türkiye'nin hangi sorununu, hangi formülle çözeceğine dair tek bir projesini duydunuz mu? Devamlı bir gaf süreci içerisindeler. Bırakın da bari iş yapan bir iktidar var, milletin derdiyle dertlenen bir iktidar var. Milletin sorunlarını çözmek için gece gündüz, sabah akşam, haftada 7 gün 24 saat çalışan bir ekip var. Bari nazar etmeyin. Biraz milletle yakınlaşmaya, milleti anlamaya çalışın'' dedi.
Demokrasinin, cumhuriyetin, laikliğin ilçe belediyelerin korumasını gerektirecek kadar zayıflamadığını vurgulayan Bağış, ''Hiç kimsenin korkusu olmasın. Cumhuriyetin de demokrasinin de laikliğin de en büyük güvencesi AK Parti'dir. İlçe belediyelerinin yapması gereken hizmetleri yapmayıp, laiklik ve cumhuriyet nutukları atanlar, vatandaşlarını Beşiktaş'ın, Kadıköy'ün düştüğü duruma düşürürler. Bizim ilçe belediye başkanlarımız tutup da Türkiye'nin rejimiyle ilgili kendilerine bir görev biçmiyorlar'' diye konuştu.
'Neden rahatsız oluyorsunuz'
Bağış, yargının toplumun tamamını kucaklayacak bir yapıya kavuşturulduğunu belirterek, yargının CHP'nin ve o zihniyettekilerin güdümünden kurtulduğunu, bağımsızlığına kavuştuğunu söyledi. Bağış, ''Peki neden rahatsız oluyorsunuz? Biz, tutup da dışarıdan, başka bir ülkeden ya da başka bir gezegenden yargı mensubu getirmiyoruz ki. Yine bu ülkenin kendi yargı mekanizması içerisinde yüksek mahkemelerde, dava birikimini engelleyecek yeni bir yapılanmaya gidiyoruz, yeni daireler kuruyoruz'' dedi. CHP'deki herkeste 'Bu Kemal Bey'in yaptığı genel başkanlığı ben de yaparım, acaba genel seçimden sonra onun yerine ben geçebilir miyim?' düşüncesi olduğunu öne süren Bağış, şunları kaydetti: ''Hani bir koltukta iki karpuz derler ya maşallah bunların koltukta da karpuz tarlası var. Herkes kendini potansiyel genel başkan görüyor, herkes kendini 'gölge başkan' görüyor. Geçen bir tanesi Twitter'dan mesaj yazmış. 'CHP Grup Toplantısı'ndayız, birazdan Eskişehir Belediye Başkanımız partimize geçecek' diye. Hukuki genel başkanları, bunun başka bir dönemde olacağını ilan ediyor. Bu sefer başka bir Twitter mesajı yazıyor 'o, 27 Şubata kalmış'. Evdeki hesap çarşıya tutmuyor. Böyle bir duyuruyu kaç kişi yapar, partide nasıl bir mekanizma vardır, anlayamadık. Bir başıboşluğun çok açık, net göstergesi.''
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik eleştirilere de değinen Bağış, ''Orduda yanlış işler yapan varsa onlar eleştirilir. Orduda ülkeyi koruyup kollamak yerine kendini bu ülkeye darbe yapma görevlisi zannedenler varsa onlara eleştiri de yapılır, yargısal süreç de yapılır. Ancak hakaret etmek, başka bir ülkenin güdümünde olduğunu iddia etmek, değil genel başkanın, hiç kimsenin haddi değildir. Bir kaç kişi ordunun ve hatta herhangi bir başka kurumun içerisinden yanlış işe bulaştılar diye onları eleştirmek herkesin hakkı. Ama bütün orduya, bütün Türk Silahlı Kuvvetleri'ne mal etmek de bu ülkenin dinamiklerine çok büyük zarar verir. Bunu bile göremeyecek kadar enteresan bir ikilem içerisine düşmüş bir anamuhalefet partimiz var'' diye konuştu.
Kıbrıs meselesi
Anamuhalefet partisinin Kıbrıs üzerinden de siyaset yapmaya meraklı olduğunu ifade eden Bağış, Kıbrıs'ta yaşananları sanki Tunus'ta Mısır'da yaşananlar arasında bir bağ varmış gibi göstermeye çalıştıklarını belirtti. Aziz Nesin'in ''İnsan kendine verenden çok kendinden verdiğine düşkündür'' sözünü anımsatan Bağış, şunları kaydetti: ''Hepimiz anneye babaya düşkünüz dür ama anne babalar çocuklarına daha düşkündür. Çünkü onlara yememiş yedirmiştir, içmemiş içitmiştir, giymemiş giydirmiştir, kol kanat germiştir, büyütmüştür. Hiç bir kimse yavrusunu sıkıntıda görmek istemez. KKTC bizim yavru vatanımızdır. Kızsak da üzülsek de darılsak da biz yavrumuzu açta açıkta bırakmayız. Bizim anamuhalefet partisinin anlayamadığı budur. Biz KKTC'de iyi bir yönetim olsun istiyoruz. Bütçelerini düzgün tutsun, hesaplarını kitaplarını iyi yapsınlar, vatandaşlarımıza, soydaşlarımıza kucak açsınlar onlarla kenetlensinler istiyoruz. Biz Türkiye'nin fakir fukarasının verdiği vergilerle Kıbrıs'a her türlü desteği vermeye çalışıyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Gerektiğinde şehit verdik, gerekirse yine vereceğiz.''
Türkiye'nin her şeyiyle Kıbrıs'ın yanında olduğunu ve olmaya devam edeceğini savunan Bağış, ''Biz gerektiğinde Avrupa Birliği sürecimizi Kıbrıs için riske attık, gerektiğinde ekonomik koşullarımız zorladık, yine yapacağız. Çünkü Kıbrıs, bu milletin milli davasıdır; milli davalarda iktidar-muhalefet kavgası olmaz. Milli davalarda, siyasi istismar da olmaz. Bunu bile karıştırmaya kalkanlar var. Onlara Anadolu'nun çok güzel bir sözüyle karşılık vermek istiyorum; 'darı olmayan değirmen, kendi taşını öğütürmüş'. Bu tartışmalar size zarar verir, Türkiye'nin milli birlik ve beraberliğine yabancılar nezdinde gölge düşürür'' şeklinde konuştu.
'AB süreci hepimizin ortak paydasıdır'
Türkiye'nin demokratikleşmesinin, şeffaflaşmasının, kalkınmasının önemli itici güçlerinden bir tanesi olan Avrupa Birliği sürecinin herkesin ortak paydası olduğunu söyleyen Bağış, ''Bu süreçte bizim hızımızı kabullenmek istemeyenler Türkiye'nin potansiyelini, gücünü imrenerek takip edenler, bizi yavaşlatmak için bir takım siyasi engeller ortaya koyabilirler. Bugün Avrupa Birliği'nin yapısını, ekonomik gücünü ve Türkiye'nin potansiyelini kıyaslayın'' dedi.
Türkiye'nin nüfusunun yüzde 70'inin 35 yaşın altında olduğunu bildiren Bağış, şöyle konuştu: ''Ortalama yaşımız 27-28. Avrupa'nın ekonomik büyümesi geçen yıl ortalama yüzde 1,5. Almanya ve Polonya en hızlı büyüyen Avrupa ekonomisi, büyüme hızları yüzde 3. Türkiye'nin ise yüzde 8, neredeyse 3 katı. Avrupa ortalamasının 6 katı. Bugün üye olsak Avrupa Birliği'nin nüfus itibariyle de güç itibariyle de ikinci en büyük ülkesi olacağız. Avrupa Birliği'ni kuran bazı ülkeler bunun kabullenmekte sıkıntı yaşıyorsa bizi geciktirmek için bu bir süreçse, binbir çeşit engel çıkarıyorlarsa biz pes mi edeceğiz, kesinlikle hayır.''

En Çok Okunan Haberler
-
İmamoğlu farkı açıyor!
-
Nereden çıktı bu ‘kurucu önder’ lafı?
-
Oyuncu Şinasi Yurtsever hayatını kaybetti
-
İsrail Şam'ı vurdu!
-
MSB'den açıklama geldi!
-
İmamoğlu’nun şansı
-
Özgür Özel istifasını istemişti: Yusuf Özcan istifa etti
-
Yeni Akit yazarı görevinden uzaklaştırıldı
-
AKP'li başkanın eşine ‘kritik’ atama
-
Erdoğan, 92 yaşındaki yurttaşa el öptürdü