Uslu Cumhuriyet Savcılarını göreve çağırdı
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, 30 madencinin yaşamını yitirmesine neden olan olaydaki zafiyetin kimden kaynaklandığının acilen tespit edilmesini isteyerek, Cumhuriyet savcılarının göreve çağırdı.
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, yaptığı yazılı açıklamada. Zonguldak'ta 30 madencinin yaşamını yitirmesine neden olan olaydaki zafiyetin kimden kaynaklandığının acilen tespit edilmesini istedi. Kamu adına görev yapan Cumhuriyet savcılarının acilen harekete geçmesini, ihmali görülen kişi ve kurumlar hakkında hemen dava açılması gerektiğini vurguladı. Uslu, İş Sağlığı ve Güvenliği konusunun İş Kanunu'nun en önemli maddelerini oluşturduğuna ve bu konuya ilişkin 40'a yakın yönetmelik bulunduğuna dikkat çekerek, "Kanunların arkasına dolanarak, taşeron çalıştırılması nedeniyle yasalar madenlere giremiyor" dedi.
"Taşeronla çalışılması iş sağlığı ve güvenliği kurulmasını engelliyor"
Taşeronla çalışma tercihi dolayısıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurulunun kurulamadığını belirten Uslu, işyeri hekimi bulunmadığı, iş güvenliğiyle ilgili görevli mühendis veya teknik eleman görevlendirilemediğini kaydetti. İş sağlığı ve güvenliği konusunda sendikalara büyük görev düşmekle birlikte, taşeronla çalışan işçilerin bir sendikaya üye olmasının da engellendiğini vurgulayan Uslu, TTK bünyesinde çalışan diğer işçilerin ise örgütlü olduğu bir sendikanın bulunmadığına dikkat çekti. En azından bu sendikanın söz konusu işyerinde kaza olmadan önce iş sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli tedbirlerin alınmaması dolayısıyla itirazını ya da yazılı başvurunu yapması en doğru yol olacağına değinen Uslu şu noktalara dikkat çekti:
"İş Kanunu'na göre, işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmakla görevlidir. İşverenler aynı zamanda işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermekle zorunludurlar."
"İşçilere yönelik eğitim faaliyeti yok"
"Söz konusu taşeron firma iş sağlığı ve güvenliği konusunda hangi önlemleri almıştır ve işçilere yönelik ne gibi eğitim çalışmaları vermiştir?" sorularını yönelten Salim Uslu, hayatını kaybeden işçilerin kıdemlerine ve yaşlarına bakıldığında işçilere yönelik bir eğitim faaliyetinin olmadığını ve işçilerin hayatlarını kaybediş şekilleri dikkate alındığında da iş sağlığı ve güvenliği konusunda herhangi bir koruyucu önlemin alınmadığının kolayca anlaşıldığını ifade etti.
Uslu, İş Kanunu'na göre bir işyerinde işçilerin yaşamı için bir tehlike tespit edilmesi halinde iki müfettiş, bir işçi ve bir işveren temsilcisiyle bölge müdüründen oluşan beş kişilik bir komisyon tarafından işin durdurulabileceğini veya işyerinin kapatılabileceğini vurguladı. Ancak taşeron işletmede işçilerin sendikalı olmaması ve işçi temsilcisinin bu toplantılara katılamaması dolayısıyla bu komisyonun toplanamadığına dikkat çeken Uslu, "İşçiler yasadan kaynaklanan 'işi durdurma ve işyerini kapatma' hakkını kullanamamaktadır. Bu nedenle de arkadaşını kazaya kurban vermiş işçilerin, canı pahasına ve büyük bir travmayla çalışmaya devam etmesine zemin hazırlamaktadır. Bütün bunların temelinde de taşeron uygulaması yatmaktadır" dedi.
"İşçi temsilciliği oluşturulmasının önemi ortaya çıktı"
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu şu değerlendirmelerde bulundu:
"Avrupa ülkelerinde sendikanın olmadığı işyerlerinde bile işçi temsilciliği bulunmaktadır. HAK-İŞ, İş Kanunu hazırlık çalışmaları sırasında Türkiye'de en azından sendikanın bulunmadığı yerlerde işçi temsilciliğinin oluşturulmasını önermiş, ancak TÜRK-İŞ, DİSK ve TİSK'in itirazlarıyla bu düzenleme gerçekleştirilememiştir. Yaşadığımız bu elim olay sendikal örgütlenmenin olmadığı işyerlerinde işçi temsilciliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Umarız, Bilim Kurulu tarafından hazırlanan taslakta yer almasına karşın bu öneriye karşı çıkan Konfederasyonlar da ne kadar yanlış yaptıklarını anlamışlardır. İş Kanunu'nun mevcut iş sağlığı ve güvenliği maddeleri bile iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin alınması ve kazaların önlenmesi için yeterli olurken, henüz akıbeti belli olmayan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da biran önce çıkartılmalıdır. İş kazalarını azaltmak ve önlemek için İş Sağlığı Güvenliği Yasası ile yeni teknik düzenlemeler gerekli olmakla beraber yeni bir felsefeye ve zihniyet dönüşümüne ihtiyaç bulunduğu da bir kez daha görülmüştür."
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu