'Üzerimize düşen neyse yapıyoruz'

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, eski Başbakan Adnan Menderes'in idam edilmesiyle ilgili, ''Bir yandan değerli bir üyesinin ve üyemizin haksız ve hukuksuz idamını, diğer yandan da yüce meclisimizin güvenoyu verdiği bir hükümetin parlamento dışı kuvvetlerce devrilmesini, yüce milletimize ve onun iradesine karşı yapılmış kaba bir müdahale, bir suikast olarak telakki ediyor, bu hadiseyi bir defa daha lanetle anıyorum ve tel'in ediyorum'' dedi.

'Üzerimize düşen neyse yapıyoruz'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.09.2011 - 12:38

Eski Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan için idam edilişlerinin 50. yılında Anıt Mezar'da anma töreni düzenlendi.
Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından TBMM Başkanı Cemil Çiçek, anıt mezara çelenk bıraktı. Çiçek, törende yaptığı konuşmada, Türkiye'nin yetiştirdiği üç büyük devlet ve siyaset adamı olan ve ömürlerini milletin mutluluğuna ve refahına adayan Menderes, Zorlu ve Polatkan'ın idam edilişinin 50. yılı olduğunu hatırlattı.

Cemil Çiçek, bu vesileyle bu üç büyük devlet adamını ve o dönemin mağdurlarını minnet, saygı, rahmet ve şükranla andığını belirterek, şunları kaydetti: ''İdamlarının üzerinden yarım asır geçmiş. Burada dikkat edilmesi gereken husus, üzerinden yarım asır geçmiş olmasına rağmen hadisenin hala sıcaklığını koruması, bu akıbetin hala unutulmamış olmasıdır. İnsan hafızası önemli ya da önemsiz nice olayları unutmaya mütemayil gözükürken, bu üç büyük devlet adamının idamı hala canlılığını koruyor, millet hafızasında yer etmiş bulunuyor. Bunu nedeni bu idamların toplumsal şuur altında unutulmaz bir travmaya dönüşmesidir. Böyle hadiseler toplumun derin vicdanında unutulmaz bir yer tutuyor. Her vesileyle mevzu gündeme geldikçe milletin vicdanı kanıyor. Açıktır ki millet vaki idam hadiselerini kendisinin cezalandırılması biçiminde telaki etmiş, Menderes ve arkadaşlarını kendi iradesinin ve derin vicdanının sembolü seviyesine yükseltmiştir. Türk Milleti, Menderes ve arkadaşlarının idamı karşısında derin acı duymuş, ruhu burkulmuş, o şartlarda biraz da kendi düştüğü çaresizliğin, yetimliğin yasını tutmakta, ağıtlarını dile getirmektedir.''

Toplumsal psikolojinin kanamaya devam eden bu tarafından, herkesin ders çıkarması gerektiğini vurgulayan Çiçek, ''Rahmetli Menderes ve arkadaşlarına karşı bu muameleyi reva görenler başta olmak üzere herkesin ders çıkarması gerekmektedir'' dedi. Çiçek, Menderes ve arkadaşlarının milleti efendilik seviyesine yükselten anlayışın temsilcisi olduğunu aktararak, şöyle devam etti: ''O günkü şartlarda yüzde 80'i köylü olan ve ulaşılması imkansız köylerde, ıssız beldelerde, dağ yamaçlarında unutulmuş gitmiş insanı ilk defa hatırlayan, başta merhum Menderes ve onun dava arkadaşlarıdır. Vergi ve askerlik dışında yüzyıllardan beri hatırlanmaz olmuş bu millete ilk defa Menderes'in sesi ulaşmıştır. Menderes'in o sesi millet hafızasında hala yankılanıp durmaya devam ediyor. Kendini kulluktan efendiliğe yükselten bu sesin sahibini ve dava arkadaşlarını milletimiz asla unutmuyor ve unutmayacaktır.''

Milletin kadir kıymet bilen bu yanının ihmal edilmemesi gerektiğini ifade eden Çiçek, ''Devlet ve siyasi iktidarlar ne kadar tevazulu bir dil kullanırlarsa millet de onları o kadar yüceltiyor, kalpten gelen sevgilerle taçlandırıyor demektir. Türk Milletinin siyasi hafızasında Menderes'i unutmaz kılan bir diğer husus da onun insan hürriyetine verdiği değerdir'' diye konuştu.
 

'Tek yanlı Batıcılık politikalarının sonunun ilanı'

Çiçek, Menderes'i unutulmaz kılan bir diğer yanının da zorla dayatılmaya çalışılan Batıcılık politikalarına bir son vermesi olduğunu dile getirerek, Menderes döneminin tek yanlı Batıcılık politikalarının sonunun ilanı anlamına geldiğini, dolayısıyla Menderes'in Türk Milleti'nin kendisi olarak çağdaşlaşmasından yana olduğunun söylenebileceğini kaydetti.
Onun yolunu açtığı bu çığırın hala devam ettiğini anlatan Çiçek, kalkınmaya önem veren, sadece devletin değil milletin de zenginleşmesini önemseyen bir siyasi geleneğin doğduğunu ve bugün de sürdürüldüğünü belirtti.

Çiçek, Menderes'in Türkiye Cumhuriyeti Devletine başbakanlık yaptığını, hem gazi hem de şehit sıfatlarını hakkıyla taşıyan bir devlet büyüğü olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Merhum Menderes, yüce meclisimizin istiklal madalyasına sahip bir değerli üyesiydi. İlk defa 1931 yılında milletvekili olarak girdiği bu çatı altında kesintisiz olarak 27 Mayıs 1960 darbesine kadar milletimize hizmet etmiştir. Onun hükümetleri de yüce meclisin güvenoyu verdiği hükümetlerdir. Bir yandan değerli bir üyesinin ve üyemizin haksız ve hukuksuz idamını, diğer yandan da yüce meclisimizin güvenoyu verdiği bir hükümetin parlamento dışı kuvvetlerce devrilmesini, yüce milletimize ve onun iradesine karşı yapılmış kaba bir müdahale, bir suikast olarak telaki ediyor, bu hadiseyi bir defa daha lanetle anıyorum ve tel'in ediyorum. Unutulmamalıdır ki 1821'den 1961'e kadar sadrazam veya başbakan ilk defa idam edilmiş oluyordu. Bu idam hadisesiyle siyasi hafızalarda unutulmaya yüz tutmuş çirkin gelenek yeniden hatırlanır hale gelmiştir. Bu kaba muamele modern zamanlarımız için tam bir yüz karası teşkil etmektedir. Milletin gönlünde taht kuran Menderes ve arkadaşlarını Allah'tan rahmet dileyerek anıyor, büyük milletine, mazlumların, şehitlerimizin ailelerine başsağlığı diliyorum.''
 

Ankara'da sergi açıldı

Menderes'in maruz kaldığı elim akıbet karşısında vicdanı sızlayanlardan birinin de eski cumhurbaşkanlarından merhum Turgut Özal olduğunu aktaran Çiçek, ''Özal, başbakanlığı döneminde Menderes ve idam edilen arkadaşlarının itibarlarının iade edilmesi hususunu ziyadesiyle önemsemiş, mezarlarının da halk tarafından ziyaret edilebilir bir yere nakli konusunda büyük bir gayret göstermişti. Bu dönemin içinde bulunan bir insan olarak o günleri gerçekten hepimizin saygıyla ve takdirle hatırlaması gerekiyor. 1987'de yüce meclisimiz Menderes ile idam edilen diğer üyelerin itibarlarını iade etmekten geri kalmadı. Bu vesileyle üzerinden yarım asır geçmesine rağmen hala unutulmayan ve yüce meclis olarak hatırası karşısında daima tazimle eğildiğimiz değerli devlet adamı, Başbakan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ve o dönemle ilgili dün Ankara'da bir sergi açtık. Bu sergi hala ziyarete açık'' şeklinde konuştu.

Menderes'in idam sehpasına giderken kendi el yazısıyla yazdığı son mektubu okuyan Çiçek, ''Bu mektup gerçekten ilgi çekicidir ve düşündürücüdür. İlgili satırlar bir yanıyla kendini idam edenlere seslenirken, bir yanıyla da siyasi tarihimize ışık tutan bir özelliğe sahiptir. Ancak asıl anlamlı tarafı ise Menderes'in nasıl bir asil ruha sahip olduğunu ortaya koymuş olmasıdır'' ifadelerini kullandı.

'Bu ayıplı günün yıllarca bayram olarak kutlanması...'

Çiçek, yarım asır önce bugün yaşanılan günün Türkiye'nin yakın tarihi açısından kara bir gün, Türkiye'nin demokrasisi açısından ayıplı bir gün olduğunu ifade ederek, ''Bu ayıplı günün yıllarca bayram olarak kutlanması da en azından bu elim olay kadar ayıplı bir gündü. Bu güne takılıp kalmayacağız. Buradan çıkaracağımız dersler var. Bu derslerle geleceğimizi aydınlatacağız. İnanıyoruz ki bundan böyle son sözü de millet söyleyecek, son kararı da millet verecektir'' diye konuştu. Cemil Çiçek, daha sonra yürüyerek eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın anıt mezarına geçerek, burada dua etti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler