Yaralı Yaşam...

Yaralı Yaşam...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 01.07.2011 - 06:15

Yaşamın her alanında kan kaybı, çürüme, kokuşma sürüyor. En son, milli iradenin düşürüldüğü içler acısı durumu üzülerek izledik. Vekillerin kimi hapiste, kimi kendi kentinde. Milli iradeyi savunmak bile cesaret istiyor. Ulusal birliğin adı artık anılmıyor.

Devletin genleriyle oynandı. Öğretim birliği rafa kaldırıldı. Özgür düşünce yaralandı. Dinsel eğitime hız verildi. Sosyal devletin arkasından dolanıldı. Cumhuriyet kurumları hedefe konuldu. Çağdaş, evrensel temel kurallara sırt dönüldü. İşin kötüsü bunlar, insan hakları adına yapıldı.

Birileri diline bir tekerleme dolamış: “Bildiğin gibi değil!” diyor. Her karşı görüş bununla karartılıyor.

‘Milletin vekilleri hapiste!’

‘Bildiğin gibi değil!’

‘İnsan hakları, insan onuru, demokrasi?’

‘Bildiğin gibi değil!’

Dediğim dedik, çaldığım düdük havasıdır bu...

‘Bencillik ve sahiplenme’ konusunu işleyen ‘Değişen Kafalar’ yapıtını, Thomas Mann 1930’da yazdı. Oradaki değişmede, bu kafa bu gövdeden alınıyor, öteki gövdeye ekleniyordu. Yerine, diğer gövdenin kafası getiriliyordu. Thomas Mann, yoksa bizi mi anlatmış? Bu türde ne çok insan görüyoruz. Düşüncelerin değişimi zahmetine katlanmayanlar bu yolu mu izliyor?

Ünlü sözdür: “Herkesi bir zaman için aldatabilirsiniz. Hatta, bazılarını her zaman. Fakat, herkesi her zaman aldatamazsınız!” Karadenizli Temel, ‘Hastayım, hastayım!’ demişse de kimseyi inandıramamış. Çok geçmeden Temel ölmüş. Mezar taşına şöyle yazdırmış: Bana inanmadınız. Ne oldi?

Bu ülkenin aydınları Temel’e benziyor mu? Yaralı da olsalar, sonları Temel’e benzemesin...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler