Yargı-Sen'in kapatılmasına bir tepki daha
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Murat Arslan, Yargı-Sen'in (Yargıçlar ve Savcılar Sendikası) kapatılmasıyla ilgili olarak bir açıklama yayınladı.
YARSAV Başkanı Arslan, Yargı-Sen'in kapatılmasına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Türkiye'nin yargıç ve Cumhuriyet savcılarının ilk sendikası olan Yargı-Sen'in, Ankara Valiliğinin kapatma talebi ile yaptığı başvuru üzerine Ankara 15. İş Mahkemesi'nin kararı ile kapatıldığını ve verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 21 Şubat 2012 tarihli kararı ile oy çokluğu ile onandığını söyleyen YARSAV Başkanı, "Bu kararla; adalet beklentisi içinde yargı organlarına başvuran bireylere, her koşulda ve ülkenin her yerinde, gerçek anlamda adalet dağıtmakla görevli yargıç ve savcılar, hak arama özgürlüğünü kullanamaz, kendi haklarını örgütlü bir güç halinde arayamaz hale getirilmişlerdir" dedi.
"Karar, nesnel hukukun en kabaca bakışı ile vardığı sonucu ortaya koyuyor"
Kararın Anayasa'nın 90/son fıkrası uyarınca Türkiye'nin taraf olduğu tüm uluslararası sözleşmelere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, temel hak ve özgürlüklere aykırılığının, nesnel hukukun en kabaca bakışı ile vardığı sonuç olduğuna dikkat çeken Arslan, "Ancak tabiî ki yargıyı da içine alan devlet-düzen öncelikli zihinsel bakış açısının oluşturduğu blokaj, bu sonucu bulmayı engellemekte ve yaşama dair değişkenleri tanımlı ve kontrollü bir dünya şablonundan hareketle yargılar üretmektedir. Oysa hakkını almadan hak sağlamanın olanaksızlığı ve yargı bağımsızlığının, yargı emekçilerinin maddi varlığının, hak temelinde güçlenmesine paralellik taşıdığı gerçeği hala ortadadır" diye konuştu. Arslan şunları kaydetti:
"Yargı-Sen'in yaşadığı macera, anılan hâkim sınıfın temsilcisi olagelmiş siyasal partilerin temsil krizine ve dolayısıyla da mevcut siyasal-sosyal düzenin meşruiyet krizine uluslararası hukukun hatta Anayasa'nın güvencesi altında anlaşılabilir bir alternatifle karşılık vermenin, ancak bunun yasa adı verilen bir engele çarptırılmasının ve dolayısıyla harcatılmasının, yargı emekçilerinin payına düşenini anlatmaktadır.
Bu kararla; demokratik toplumun vazgeçilmez bir gereği olan sendikal örgütlenme hakkı, Anayasayı ve uluslararası sözleşmeleri dikkate almayan, 12 Martlardan ve 12 Eylüllerden esinlenen son derece dar bir yargısal yorumla, ülkemiz için geçerli görülmeyişi ile (bizce şimdilik) paranteze alınmıştır. Ve YARSAV olarak bilinmesini isteriz ki, sonraki aşamalarını kendi deneyimlerimizle tahmin edebildiğimiz bu maceranın henüz çok daha başındayız."
"Yargı emekçileri yollarına umutla devam edecek"
Yargı emekçilerinin tüm bu yaşananlara rağmen yine de yollarına umutla baktıklarını söyleyen Arslan, "Türkiye'nin mevcut siyasal-sosyal-iktisadi iktidar yapısı, kendi hukuk devleti olma ve yargı bağımsızlığını sağlama iddiaları üzerinden sorgulayıp hedefleyen bu cesur itiraza ilişkin yasal yollar tükense de; yargı emekçileri, tüm dünyada olduğu gibi, kabullenmeme ve direnme iradelerinin gölgesinde dinlenip kendi emek, alın teri ve özgürlük mücadelesi yollarına, bedelini bugün de ödemekte oldukları gibi sürgünlere, cezalara rağmen inanç ve umutla devam edecektir" dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu