"Yargıya başvurmak bizim görevimiz"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, partisinin Kocaeli il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, iktidarın, devlet kurumlarını 7 yıldır tahrik ettiğini söyledi.

''Başkasını suçlayarak, dedikoduyla sokak sokak gezip halkı devlet kurumlarıyla tahrik etmekle ülkenin yönetilemeyeceği, demagojiyle sağlıklı bir sonuç alınamayacağı 7 yıldır halkın ödediği bedelle bir kere daha karşımıza çıkmıştır'' diyen Selvi, şöyle konuştu:

''Başkalarını suçlamak, bir darbe çığırtkanlığı yapmak suretiyle ya da kendi yapmış olduğu, yapmaya devam ettiği darbeleri örtbas etme gayretini açıkça görmek mümkündür. Sayın Başbakanın geldiği günden beri geçmişi suçlamak, anayasal kurumları, devlet kurumlarını birbirine düşürüp yıpratmaktan başka bir şey yapmadığını herkes hatırlayacaktır. Başbakan, kendisine oy veren çiftçi, işçi, esnaf ve diğer sosyal gruplarla da kavgasını açık seçik sürdürmüştür. Kurumları birbirine düşürmüştür ve her söylediğinin tam tersini yapmıştır.'' Türkiye'nin ekonomi politikasını da eleştiren Selvi, şöyle devam etti:

''Dünya rekoru kırdık. Bütün özverilere rağmen. 50 milyar dolarlık tesislerimizi, kaynaklarımızı satmış olmamıza rağmen. Yüzde 13.8 ekonomimiz küçülmüştür. Bütçe açığı telaffuz edilemeyecek boyutlara gelmiştir. İç ve dış borçlarımız katlanarak artmıştır. Gençlerimiz asgari ücretle iş bulamaz ve Başbakanla görüşmeye gittiğinde hakarete uğrar hale gelmiştir.

Sayın Başbakan sokak sokak dolaşıp, dünyanın her yerini dolaşıp şikayet etmekte, toplumu tahrik etmekte, demagojiden başka derde deva bir şey söyleyememektedir. Toplumu susturmak, toplumu sindirmek, asli bir siyaset yöntemi haline gelmiştir. Bu şartlarda sokak sokak dolaşarak devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan laflar söylemektedir.''
 

Muhalefetin görevi

Başbakanın iki fobisi bulunduğunu savunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Selvi, şöyle konuştu:

''Biri, geldiği günden beri 'darbe yapacaklar, bizi düşürecekler' korkusu, hem kurumlar arası hem halkın devletle anayasal kurumlarla olan ilgisini tahrip etmektedir. İktidarın görevi toplumun huzurunu sağlamak, yaşam standardını artırmak olmasına rağmen böylesine bir çaresizliğin, teslimiyetin içinde halkı baskıyla susturarak ayakta kalma gayreti içerisindedir ki bu diktatörlüğe giden yollardır.

Devlet birimlerini partizanca, ideolojik nedenlerle kuşatmanın gayretindedir. Hukuk, yargı darbesi yapmıştır. Mecliste tüzüğü çiğneyerek geç saatlerde haksız, yanlış, toplumu huzursuz eden girişimlerde bulunmaktadır. Ana muhalefet partisi olarak mecliste sayımızın yetmemesi nedeniyle demokratik bir meclis çalışması olmaması gücünden kaynaklanan antidemokratik uygulamaları nedeniyle hukuk devletlerinde yargıya başvurmak zorundayız.''

'Muhalefet yol etti mahkemeyi' sözlerinin demokrasiyi özümsemiş bir devlet yetkilisi için ayıp olduğunu ifade eden Cevdet Selvi, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Elbette siz her türlü olumsuzluğu, yolsuzluğu, siyaset etiğine uygun olmayan girişimleri yapacaksınız, Anayasal görevi olan muhalefet, hukuk devletinde yargıya başvurmayacak. Bu eksikliktir, yanlışlıktır, görevini yapmama anlamına gelir. Bunu sokaklara çıkıp 'CHP, muhalefet yargıya gidiyor, yargıya' nereye gidecek? Kadıya mı gidecek?''

''Ülkeye, millete, geleceğe tehlikeli sonuçlar verecek olayları elbette hukuk karşısında değerlendirilmesini talep etmek, o yargıya başvurmak bizim görevimizdir'' diyen Selvi, şunları kaydetti:

''Bundan korkmasına gerek yoktur. Her yargıya yüksek yargıya başvurduğumuz olaylarda o 'ben yaptım oldu' anlayışından kaynaklanan düzenlemelerin büyük bir bölümü dönmüştür. Bundan sonra da o antidemokratik yaklaşımı o toplumdan kopuk, toplumu susturup milleti birbirine, kurumları birbirine sokup sürdürdüğü politikasını sürdüremez hale gelecektir.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın diğer bir korkusunun da CHP ve Deniz Baykal olduğunu savunan Selvi, şöyle dedi:

''Türkiye'nin içinde bulunduğu şu koşullarda, şu işsizlikte, şu yolsuzluklarda, derde deva hiçbir şey söylemeyip, sokak sokak dolaşıp darbe çığırtkanlığı yapıyor, toplumu birbirine sokuyor. Görevini yapan muhalefeti ve onun genel başkanını dedikoduyla demagojiyle istismarla yargılamaya, toplumu tahrik etmeye çalışıyor. Bu devlet adamlığı değildir. Bu ülkeyi yönetme anlayışından uzak bir tavır ve yaklaşımdır.''