Yasa Yapma Disiplini...

Yasa Yapma Disiplini...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.07.2009 - 05:39

Mevzuatımızda, bu disipline aykırı olarak yapılan işlemlerin pek çok ürünü olduğu bilinmektedir. Dileğimiz, demokratik ülkelerin parlamentolarında geçerli olan ve titizlikle riayet edilen yasama disiplininin bizim parlamentomuzda da ciddiyetle uygulanmasıdır.

 


1949’da yürürlüğe girmiş olan TC Emekli Sandığı Kanununun 132. maddesi bir tek cümlelik hükümden oluşmuştur: Bu kanunun mevzuu ile ilgili hükümler buna ek olarak yapılacak kanunlarda yer alır.İlk bakışta doğal bir durumu anlatan; yani böyle bir uyarı olmasa da uyulacak olan bir yönteme gönderme yapan bir hüküm, yasaya acaba niçin konmuş olabilirdi?

Kısa bir araştırma ve parlamento pratiğinde gözlenen kimi olaylar bu soruyu yanıtlamaya yetiyordu: Yasa koyucu, bu hükümle kendi yetkisini adeta sınırlayarak emeklilik rejimi ve Emekli Sandığı konusu ile ilgili olmayan başka bir konuyu düzenleyen bir tasarının sonuna eklenecek bir veya birkaç cümle ile Emekli Sandığı Yasasında değişiklik öngören hükümlerin yasaya sokulmasına engel olmak istiyordu.

Bunun pratik başlıca iki amacı vardı: Birincisi, başka konudaki bir yasaya yeterince üzerinde durulmadan ekleniveren bir veya birkaç hükümle, Emekli Sandığı Kanununun bütünlüğünün bozulmasının önlenmesiydi. İkincisi ise, komisyonlarda veya genel kurulda, milletvekillerinin özellikle başka bir konudaki yasa tasarısı görüşülürken, sandığa ek mali yükler getiren son dakika önerilerinin önüne geçilmesiydi.

“Sınırlayıcı Kural”

Aslında, parlamento çalışmalarında varlığı şart olan yasama işlemleri disiplini açısından, Emekli Sandığı Yasasında yer alan bu sınırlayıcı kuralın bütün yasalar bakımından geçerli olması gerekmektedir. Nitekim Osmanlı Meclis-i Mebusanından TBMMye kadar uzanan dönemde yasama pratiği böyle sürmüştür.

Ne var ki, özellikle demokrasiye geçişin ilk basamağında çok partili parlamentonun oluşmasıyla birlikte, TBMMde böyle bir disipline uyma kaygısının, bazı durumlarda, bir yana bırakılmış olduğu görülmüştür.

Gerek komisyon başkanlarının, gerek Meclis Başkanlık Divanının yoğun çabalarına karşın, temel yasalarda bölük pörçük değişiklikler yapan bu tür uygulamalar önlenememiştir. Münferit ek yasalar uygulaması önlenemediği gibi, 1980lerden itibaren torba yasalar ya da çok yasalı yasalar yapma itiyadı, gitgide normal bir usul haline gelince, bunların içine tıkıştırılan kimi hükümlerle, yasama işlemleri disiplini bazı hallerde büsbütün bir kenara bırakılmıştır.

“Geceyarısı Yasası”

Son günlerin, asker kişileri bazı suçlar için adliye yargısına tabi kılan geceyarısı yasası, içeriği bir yana, riayet edilmediği takdirde mevzuatı içinden çıkılmaz hale getirecek yasama disiplinsizliğinin çarpıcı bir örneği sayılır. Bu vesile ile, burada, bu konuda bildiğim, birkaç eski örneği de ben nakletmek istiyorum. Birinci örnek, 1960larda üniversite denince, İstanbul ve Ankaradaki birkaç devlet kuruluşunun anlaşıldığı dönemde, rektör seçimi ile ilgilidir.

İstanbulda seçim için -o zamanki adıyla- Fen Fakültesi Konferans Salonunda toplanan profesör ve doçentlerden, günlük haberleri yakından izlemeyen bir kısmı, bir iki gün önce yasada yapılan bir maddelik değişiklikle, rektörlerin sadece bir dönem seçilebildikleri hükmünün yürürlükten kaldırıldığını öğrendiler.

Seçimi yönetmek üzere kürsüye çıkan en yaşlı üye olan profesör, bu hükme dayanarak yeniden aday olan eski rektörü de kapsamak üzere, adayları tarafsızca (!) şöyle tanıttı: “Rektör Beyefendi ve diğerleri!

Başka bir örnek benim yakından tanık olduğum bir olaydır. 1962de MSB Kanunlar Dairesinde yedek subay olarak görevli iken, bir gün öğle tatilinde dairede benden başka kimse yokken bir albay hışımla içeri girdi ve benden şunu sordu: Kullanılmaları, karma nitelikli bir kamu kuruluşu olan Harita Genel Müdürlüğünün özel iznine bağlı olan belli ölçekteki haritaların, Mecliste görüşülen bir kanuna eklenen bir hükümle yine bir kamu kuruluşunca izinsiz kullanılabileceğine kim, nasıl müsaade etmişti: MSB buna nasıl göz yummuştu?

Ben, rütbem gereği bu konuda hiçbir yetkim olmadığını belirterek kanunların yapılış mekanizması ve bu arada tasarıların Meclise intikalinden sonra, komisyonlarda veya Genel Kurulda, milletvekillerinin önerileri ile bu tür değişikliklerin yapılabileceğini izaha çalıştım. Albay Bak teğmen dedi, bunlar, askeri bakımdan büyük önem taşıyan ve gizli bilgiler içeren belgelerdir; öyle rasgele kişilerin eline geçmesine izin verilemez”!

Son bir örnek de Türkiyenin vizyon sahibi denilen bir başbakan tarafından idare edildiği dönemden: Olay, kendisine hükümeti kurma görevi verildiğinin tebliği sırasında, böyle resmi bir seremoni sırasında hiç görülmemiş şekilde, zamanın boylu boslu devlet başkanını yakasından aşağı çekip iki yanağından öperek ona, zımnen, yerini ve haddini bildiren başbakanın emriyle yapılan bir yasama işlemiyle ilgili: Mecliste tütün tekeli ile ilgili bir yasa tasarısı görüşülüyor.

Yasanın hedefi

Açıkça söylenmemekle birlikte yasanın hedefi, Tekel idaresine ait bu imtiyazı ortadan kaldırmak. Muhalefet buna direnmektedir. Geç vakte kadar devam eden müzakerelerde bazı iktidar milletvekillerinin şaşırtma vermeye yönelik birkaç önerisi ile konunun özü gözden kaçırılıyor ve yasa tasarısı Türk Tekel İdaresinin imtiyazı kaldırılıp bu alanın yabancı tütün tekellerine ardına kadar açılmasının kabulü ile sonuçlanıyor. Ve zamanın başbakanı, zafer sarhoşluğu içinde, muhalefeti kastederek, iftiharla, Geç vakit ne olduğunu anlayamadılar; golü attık, yasa bitti diye beyanat veriyor.

Mevzuatımızda, bu disipline aykırı olarak yapılan işlemlerin pek çok ürünü olduğu bilinmektedir. Dileğimiz, demokratik ülkelerin parlamentolarında geçerli olan ve titizlikle riayet edilen yasama disiplininin bizim parlamentomuzda da ciddiyetle uygulanmasıdır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler