"Yasak sorgu ile delil elde edildi"

Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın ilk gözaltına alınışından 8 ay sonra sorgulanarak tutuklanması sürecini değerlendiren hukukçular "hukuk dışı, adil yargılanma hakkının ihlali ve eziyet" olarak değerlendirdiler.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.03.2009 - 13:40

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, tutuklamaların yasanın aradığı koşullar varsa gelişmelere göre olabileceğini, aksi takdirde CMK'nın 110. maddesinde adli kontrol tedbirlerinin bulunduğuna işaret etti. Yurtdışına çıkış yasağı gibi kontrollerin olduğunu anımsatarak, “Tutuklama tedbirine müracat etmek zorunda değilsiniz. Aslolan kişinin serbest bırakılmasıdır, tutuklama istisnadır” dedi. Tutuklama koşullarının yanında, Balbay’ın İstanbul’a getirilişini, davetiyesiz yakalama çıkarılmasını eleştiren Aydın, şöyle devam etti, “Balbay insan haklarına aykırı bir şekilde on saat sorgulandı. Mola verilmeden, yasak sorgu yöntemiyle yapılan sorgulamadan elde edilenlerin hukuka uygun delil olmadığını düşünüyoruz. Çünkü gerçekten bu bir eziyet. Bir insanın dinlenme arası verilmeksizin eziyet edercesine sorguya alınması, o sırada söylediklerine itibar edilerek karar oluşturulması hukuka uygun değildir. Bu tür yasak sorgu yöntemleri ile elde edilen delillerle özgürlük kısıtlanamaz.”

 

İnsan hakları standartları çiğnendi

Ergenekon davasında yargılanan Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı eski yargıç Metin Çetinbaş da tutuklama kararını veren mahkemenin Balbay’ın kaçma şüphesini doğuran somut olgu ve delilleri, delilleri karartma girişimini ya da tanıkları mağdurları yönlendirme, etkileme çabasını gösteren bulguları ortaya koyması gerektiğine dikkat çekti. Balbay’ın sekiz aydır kaçma girişiminde bulunmadığına, sekiz ay önce mahkemece serbest bırakıldığına işaret ederek, tutuklamanın yasada öngörülen şartlar oluşmadıysa hukuksuz olacağını vurguladı. Dava açmak için yeterli şüphe, tutuklama için ise “kuvvetli şüphe”nin gerektiğini söyleyen Çetinbaş, “Dosya gizli. İçindekileri bilmiyoruz. Somut deliller ne bilmiyoruz. Tutuklama kararı veren mahkeme gerekçesini de ayrıntısıyla yazmalı. Biz üniversitelerde böyle söylüyoruz” dedi. Avrupa İnsan Hakları standartlarına göre iki saatten fazla kesintisiz sorgu yapılamayacağını, iki saatin sonunda 15-20 dakika mola verilmesi gerektiğini dile getiren Çetinbaş, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi iki saatten fazla sorgu alınmasını ve bir günde altı saatten fazla sorgulamayı hak ihlali sayıyor. Bu şekilde verilen ifadeyi özgür bir şekilde ifade alınmış gibi değerlendirmiyor. Özgürlüklük ve güvenlik ile adil yargılanma hakkının ihlali olarak gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

 

Adil yargılama hakkı ihlali

İstanbul Barosu eski başkanı Kazım Kolcuoğlu ise Balbay’ın tutuklu yargılanmasının adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu söyledi. Şüphelilerin aç, uykusuz, yorgun bırakılarak ifadelerinin alınmasının, ciddi bir usul hatası olduğunu belirten Kolcuoğlu, hiçbir modern hukuk devleti mahkemesinin, bu yöntemle alınmış ifadeyi geçerli kabul etmeyeceğini söyledi. Yasalarda, Balbay’ın ifadesinin alınış şeklinin açıkça hak ihlali olarak nitelindiğini belirten Kolcuoğlu, ifadeyi bu şekilde alan hukukçularında “suç” işlemiş olduğunu vurguladı. Türkiye hukuk sisteminin, delilden kişiye değil, kişiden delile ulaşmak ihlalini sıklıkla uyguladığı eleştirisini yönelten Kolcuoğlu, “Bu ihlalin en somut örneği Balbay üzerinde uygulanmıştır. Önce evi aranmıştır, belgelerde suç unsuruna rastlanmadığı için serbest bırakılmıştır, sonra aynı belgelerde yeni suç unsuru bulunduğu öne sürülerek tutuklanmıştır. Gazetecinin arşivi suç delili olmaz. Suç belli olmadan tutuklama kararı verirseniz, bu işkencedir. Tutuklama en ağır cezadır, çünkü sonucu belli değildir. Balbay’ın ne ile suçlandığı dahi henüz netlik kazanmamıştır. Adil yargılanmanın en önemli unsurları görmezden gelinmiştir” dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler