Yazar Erdoğan Akhanlı'ya kırmızı bülten
Yazar Erdoğan Akhanlı hakkında, kırmızı bülten düzenlenmesine ve gıyabi tutuklama kararı çıkartılmasına karar verildi.
Eminönü'de, 1989 yılında soyulmak istenen döviz bürosu sahibinin öldürülmesiyle ilgili, ''Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandığı davada, delil yetersizliğinden beraat eden ve Yargıtay'ın bu hükmü bozması üzerine yeniden yargılanan yazar Erdoğan Akhanlı hakkında, kırmızı bülten düzenlenmesine ve gıyabi tutuklama kararı çıkartılmasına karar verildi.
Bozma kararının ardından İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan ilk duruşmaya, 8 Aralık 2010 tarihli duruşmada tahliye edildikten sonra gittiği Almanya'da yaşayan tutuksuz sanık Erdoğan Akhanlı'yı temsilen avukatları katıldı.
Duruşmayı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Bürosu'nun 26 Temmuz 2013 tarihli izin yazısının mahkemeye sunulduğu, Almanya'dan gelen bir heyet de izledi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 27 Şubat 2013 tarihli bozma ilamının okunduğu duruşmada söz alan Akhanlı'nın avukatlarından Ercan Kanar, Yargıtay bozma ilamının bozma kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, mahkemece verilen beraat kararının dosya kapsamına ve bilimsel gerçekliğe uyduğunu ifade etti.
Cumhuriyet Savcısı tarafından makul şüphenin yeterli görüldüğü belirtilerek, müvekkili Akhanlı'nın cezalandırılması talebiyle dosyanın temyiz edildiğini hatırlatan Kanar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tebliğnamesinde ise makul şüphenin yetmeyeceği vurgulanarak mahkemenin kararının onanmasının talep edildiğini dile getirdi.
'Fotoğraftan teşhis geçerli kabul edildi'
Ercan Kanar, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin kararı hukuka aykırı bir şekilde bozduğunu savunarak, şöyle konuştu: "Bozma ilamında sanığın suç tarihinde terör örgütü üyesi olduğu belirtilmiştir. Bu doğru değildir. Sanığın sıkı yönetim mahkemesinde yargılandığı dosyada, iddianamenin düzenlenmesi ile temadii kesilmiştir. Dolayısıyla suç tarihinde örgüt üyesi olması mümkün değildir. Yargıtay bozma ilamında, sanığın daha önce yargılandığı ve mahkum olduğu örgüt ile bu dosya kapsamında adı geçen örgütün aynı örgüt olduğu belirtilmiştir. Bu da doğru değildir. İki ayrı örgüt söz konusudur. Mahkemenizin ilk kararında gerekçede de vurgulandığı şekilde, duruşmada dinlenilen mağdurlar tarafından da sanık teşhis edilmemesine ve olaydan sonra yapılan fotoğraftan teşhisin hukuka aykırı olduğu da vurgulanmasına rağmen, teşhis geçerli kabul edilerek bozma ilamına gerekçe yapılmıştır. Mahkemenin hukuka uygun kararında direnmesini talep ediyorum."
'Akhanlı'nın Türkiye'ye gelmeyeceğini düşünüyorum'
Sanık Akhanlı'nın diğer avukatı Sennur Baybuğa da, Yargıtay ilamında belirtilen müvekkili Akhanlı'nın daha önce sıkı yönetim mahkemesinde yargılandığı 1987 tarihli örgüt ile bu mahkemenin dosyasında yağma yaptığı iddia edilen örgütün aynı örgütler olmadığını öne sürerek, 1987 esas sayılı dosyada adı geçen örgütle ilgili o dönemin Emniyet Müdürlüğü ve İçişleri Bakanlığından bilgi talep edilmesini istedi.
Akhanlı'nın ilk yargılamada tahliye edildikten sonra yurt dışına gittiğini ve bir kaç kez Türkiye'ye gelip gittiğini söyleyen Baybuğa, "Ancak şu anda Yargıtay tarafından tamamen tutuksuz olarak bozma kararı verildikten sonra, bu karara karşı beyanda bulunmak üzere mankemeniz tarafından talebiniz üzerine tutuklanmamak güvencesi verilse dahi, yurt dışı yasağı konulabilme ihtimaline göre Türkiye'ye gelmeyeceğini düşünüyorum" dedi.
Kırmızı bülten gıyabi tutuklama
Görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Faruk Söker ise, hukuka uygun olduğunu belirttiği Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin bozma kararına uyulmasını talep etti. Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Almanya'da yaşadığı belirlenen sanık Erdoğan Akhanlı'nın avukatının, "müvekkilinin Yargıtay bozma ilamına karşı beyanda bulunmak üzere Türkiye'ye gelmeyeceğini" ifade ettiğini hatırlatarak, bozma ilamının aleyhe olması ve sanığın beyanlarının da tespit edilmesi gerektiği gerekçeleriyle, Akhanlı'nın yurt dışında aranabilmesi için kırmızı bülten düzenlenmesine hükmetti.
Sanık Akhanlı hakkında, kırmızı bültenle aranabilmesi için gıyabi tutuklama yazısı hazırlanmasına da karar veren heyet, Yargıtay'ın bozma ilamına uyulup uyulmayacağı konusunda değerlendirmenin sanık Akhanlı'nın beyanlarının alınmasının ardından yapılmasına hükmetti. Heyet, duruşmayı erteledi.
Davanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, 20 Ekim 1989'da Eminönü'de bir döviz bürosunun 3 kişi tarafından soyulmaya çalışıldığı ve olayda döviz bürosu sahibi İbrahim Yaşar Tutum'un öldürüldüğü belirtilerek, olaya karıştığı iddiasıyla ifadesi alınan Hamza Kopal isimli kişinin, şüpheli Erdoğan Akhanlı'nın kendisini çeşitli yasa dışı örgütlerde faaliyet gösteren kişiyle tanıştırdığını söylediği ifade ediliyordu.
Hakkında yakalama kararı çıkarılan Erdoğan Akhanlı'nın söz konusu olaydan bu yana arandığı kaydedilen iddianamede, olayda öldürülen İbrahim Yaşar Tutum'un oğlu mağdur Mustafa Tutum'un emniyette gözaltında tutulan Akhanlı'yı teşhis edemediği, Akhanlı'nın, Türkiye Halk Kurtuluş Partisi, (THKP), Yeniden Kuruluş Birliği (YKB) ve Halk Kurtuluş Güçleri (HKG) isimli terör örgütlerine üye olduğu ve örgüt içinde ''Doğan'' kod adını kullandığı aktarılıyordu.
İddianamede, örgütte sorumlu düzeyde yer alan Akhanlı'nın talimatları doğrultusunda, örgüte gelir elde etmek amacına yönelik olarak İbrahim Yaşar Tutum'un döviz bürosunun soyulduğu ve Tutum'un öldürüldüğü öne sürülürken, Akhanlı'nın, suç tarihinin 1989 yılı olması nedeniyle eski Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında, ''Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın tamamını veya bir kısmını tağyir ve tebdil veya ilgaya ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni iskata veya vazifesini yapmaktan men'e cebren teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep ediliyordu.
Yargıtay "beraat" kararını bozdu
İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Ekim 2011 tarihli duruşmada verdiği kararla, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin mahkumiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı vicdani kanaat oluşturur deliller elde edilemediği, suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleriyle, Akhanlı'nın beraatini kararlaştırmıştı.
Davanın temyiz edildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 27 Şubat 2013 tarihli ilamıyla, sanık Akhanlı hakkında verilen "beraat" kararını, sanığın suç tarihinde terör örgütü üyesi olması ve eski TCK'nin 146/1. maddesinin tartışılması gerektiği sebepleriyle bozmuştu. Ceza dairesinin ilamında, Akhanlı hakkında, eski TCK'nin 146/1. maddesine göre, mübbet hapis cezası verilmesi gerektiği de ifade edilmişti.
Türkiye'ye geldiğinde tutuklandı
İstanbul Askeri Cezaevinde 1985-1987 yıllarında yatan Akhanlı, 1992 yılında Almanya'ya yerleşmişti. ''Kayıp Denizler'', ''Denizi Beklerken'', ''Gelincik Tarlası'' ve ''Kıyamet Günü Yargıçları'' adlı kitapları bulunan Akhanlı, 2001'de Alman vatandaşlığına geçmiş ve Artvin'de rahatsızlanan babasını görebilmek için 10 Ağustos 2010 tarihinde Almanya'dan Türkiye'ye dönüş yapmıştı.
Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki pasaport kontrolü sırasında gözaltına alınan ve tutuklanarak Tekirdağ Cezaevine konulan Akhanlı, İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince görülen davanın 8 Aralık 2010 tarihli ilk duruşmasında, mevcut delil durumu ve suç vasfının değişme ihtimali göz önüne alınarak tahliye edilmişti.
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev