“Yeryüzü aşkın yüzü olana dek!” Deniz, Hüseyin, Yusuf yaşayacak!

"68 Kuşağı"nı bilmeyenimiz yoktur. Bu kuşağın önde gelen bütün isimleri hâlâ genç insanları esinlendiriyor. Her yılın birçok günü, 71 hareketinden toprağa düşenleri anma günleri olarak akıllara geliyor. Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin anıldığı kimi zaman görkemli, kimi zaman mütevazı toplantılarda bütün devrimci kuşakların yaşayan temsilcileri yan yana geliyor.

“Yeryüzü aşkın yüzü olana dek!” Deniz, Hüseyin, Yusuf yaşayacak!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.05.2016 - 15:20

“Yeryüzü aşkın yüzü olana dek!”

Deniz, Hüseyin, Yusuf yaşayacak!

Neredeyse gün doğacaktı

Herkes gibi kalkacaktınız

Belki daha uykunuz da vardı

Geceniz geliyor aklıma

 

Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm

Kahramanlıklar okudum tarihte

Çağımıza yakışan vakur, sade

Davranışınız geliyor aklıma*

Deniz Gezmiş, az sayıdaki arkadaşıyla ilk üniversite işgalini başlattığı zaman, daha sonra efsaneleşecek olan bir kuşağın temellerini attığını bilemezdi.

Demografik bir terim olan "kuşak", bu işgal hareketiyle sosyolojik bir terime dönüştü. 1968 yılında on sekizli- yirmili yıllarını yaşayan özel bir gençlik bölümü, kendi akranlarından koparak devrimci eyleme yöneldiler. Demografik bir anlamı olmayan, ama çok derin sosyolojik ve tarihsel bir anlama sahip olan "68 kuşağını oluşturdular.

"68 Kuşağı"nı bilmeyenimiz yoktur.

Bu kuşağın önde gelen bütün isimleri hâlâ genç insanları esinlendiriyor. Her yılın birçok günü, 71 hareketinden toprağa düşenleri anma günleri olarak akıllara geliyor. Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin anıldığı kimi zaman görkemli, kimi zaman mütevazı toplantılarda bütün devrimci kuşakların yaşayan temsilcileri yan yana geliyor.

Onlar hakkında sayısız kitap, makale, araştırma yayınlandı. Biyografiler, anılar kitap vitrinlerini bugün de süslüyor. Günümüzdeki moda akımlar ne olursa olsun, "devrim" sözcüğü ne denli gözden düşürülürse düşürülsün, sanki çok eski bir anıymış gibi kimi zaman alaylı, kimi zaman “nostaljik” edalarla sosyalizmden ne kadar söz edilirse edilsin; kitapçı raflarının önünde duran genç kız ve erkekler, sağ elleri best seller bir kitaba gitse bile, sol elleriyle Denizleri, Mahirleri, İbrahimleri anlatan kitapları alıyorlar.

Egemen oligarşi ve onun ideoloji ve kültür aygıtları için "Ölü bir devrimci, yaşayan bir devrimciden her zaman daha iyidir". Böyle olduğu için, 68 kuşağı yalnız içtenlikli, dürüst gençliğin ilgi alanına girmekle kalmıyor. Artık tekelleşen medyanın magazin sayfaları, büyük holdinglerin eline geçmiş olan TV’lerin ekranları da 68 kuşağının "menkıbelerine" açılıyor. Yeni egemen sağ bile “dindar nesil” inşasında onların parıltılı etkisiyle yüksek meblağlarla “öykünmeci istismar” dizileri yaptırıyor.

Peki, 68 kuşağı nerede? Ölenler öldüler, tamam! Ya güneşe gömülenler?

Emperyalizme ve faşizme başkaldırı ruhunda yaşıyorlar!

Halkların bağımsızlığı ve özgürlüğü uğruna can da dâhil, her türlü bedeli ödeyebilen devrimci romantizmde yaşıyorlar!

Adalet duygusunda, gençliğin tükenmeyen dinamizminde, haksızlığa karşı başkaldırı da, “En güzel dünya mümkün” inancında, devrimci saflıkta ve sahicilikte yaşıyorlar!

Dağların ve şehirlerin bilinçli yüreklerinde, resmi olmayan tarihte, 78'lilerde ve ardılı gençliğin türkülerinde, şiirlerinde, öykülerinde yaşıyorlar!

Mayıs 1972 şafağında ipin altında haykırdıkları şu son sözleriyle yaşıyorlar: “Yaşasın Kürt ve Türk halklarının kardeşliği ve bağımsızlık mücadelesi” …

Yaşayacaklarda! “Yeryüzü aşkın yüzü olana dek!”**

 

Celalettin Can

78’liler Girişimi sözcüsü

 *Melih Cevdet Anday, Anı’dan

 **Adnan Yücel’den


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler