Zincirleme yoksulluk
Türkiye’deki 3 milyon Suriyeli göçmen, ülkenin hemen her yerinde mevsimlik tarım işçisi olarak insanlık dışı ücret ve koşullarda yaşam mücadelesi veriyor. Onların çaresizlikleri fırsatçılar tarafından rekabet unsuru olarak kullanılıyor.
Toplumsal gelir seviyesinin en altındakiler zamanla yukarı tırmandıkça, onların boşalttıkları ‘yoksulluk nöbetini’ başka gruplar devralıyor. Mevsimlik tarım işçiliği bu yoksulluk duraklarından biri. Bu durağın Güneydoğu ve Doğu illerinden gelen son sakinlerinin yanına Suriyeli, Gürcü, Azeri yoksullar da eklendi ve şimdi hepsi işi kapmak için hem kendi aralarında hem de yerli işçilerle aynı zeminde kıyasıya mücadele ediyorlar. Kalkınma Atölyesi tarafından Mayıs 2015-Haziran 2016’yı kapsayan “Yoksulluk Nöbetinden Yoksulların Rekabetine: Türkiye’de Mevsimlik Tarımsal Üretimde Yabancı Göçmen İşçiler” mevcut durum raporu başta Suriyeliler olmak üzere göçmen mevsimlik işçilerin dramını gözler önüne seriyor.
3’te 2 yevmiye
Rapora göre, Suriyelilerin tarımsal üretime dahil olmasıyla yerli işçilerin bir kısmının alan dışına itildiği ve işçilik ücretlerinin aşağı doğru indiği görülüyor. Kalkınma Atölyesi’nin raporuna göre göçmen işçilere ödenen ücretler her ürün için farklılık gösteriyor. Ücretleri belirleyen en önemli kriter, mevsimlik tarım işçileri arasında rekabet olup olmadığı. Rekabetin temel ekseni ise etnik köken üzerinden ortaya çıkmakta ve eğer piyasa, farklı yerli ve göçmen işçi gruplarına kapalıysa o ürünlerde ücretlerin yüksek olduğu görülüyor. En düşük ücretler Gaziantep ve Çukurova’da çünkü burada çok Suriyeli işçi var. Malatya’da kayısı toplayan Suriyeli işçiler yerli işçilerin 3’te 2’si yevmiyeye çalışıyor.
Yerliye 3, onlara bin lira
Malatya yaylalarında yerli çobanların aldığı ücret ayda 3 bin TL iken, Suriyeli çobanlarınki 1000 TL. Mersin ve Adana’da bahçe sahipleri Suriyeli işçilerin ‘işçilik ücretlerini düşürerek üretimin artmasını sağladıklarını’ söylüyorlar. Bazı sera sahipleri daha az paraya daha çok işçi çalıştırmak kolaylaşınca, önceden misal sadece iki plastik serada üretim yaparken, Suriyeliler gelince sera sayılarını beşe çıkarmışlar.
Kazanç düşüyor
Kalkınma Atölyesi’nin raporuna göre Suriyeli mültecilerin mevsimlik tarım işinde çalışmaya başlamaları hem yevmiyelerin sabit kalmasına hem de aile başına düşen iş miktarının geçmiş yıllara göre azalmasına neden oldu. Dolayısıyla ailelerin işçilikten kazandığı para azalıyor. Bu hem emek sömürüsünü derinleştiriyor, hem de farklı işçi grupları arasındaki gerilimi artırıyor.
İşverenin işine geliyor
Suriyeliler ucuz işgücü olduğu için işverenlerin işine geliyor. Sigorta istemiyorlar, fazla ücret istemiyorlar ve uzun saatler daha özverili çalışıyorlar. Çünkü işlerini kaybetmek istemiyorlar. Kovulmamak için daha gayretkarlar. İşverenler yabancı işçileri ucuz işgücü deposu olarak görmekte ve çalışma izin belgeleri olmadığı halde çalıştırıyorlar. Yabancı uyrukluların daha düşük ücret ve ağır çalışma şartlarını çaresizlikten kabul ettikleri de gözlemleniyor. Bu durum hem işgücü piyasaları açısından hem de sağlık ve sosyal sorunlar açısından risklere ve önemli ölçüde hizmet sunumunda güçlüklere neden oluyor.
12 saat çalışıyorlar
Özellikle hasat süresinin iklim koşulları ile de doğru orantılı olması mevsimlik gezici tarım işçilerinin çoğu zaman hafta sonu dahil çalışmalarını gerektiriyor. Mevsimlik tarımsal üretimde çalışan göçmen işçilerin günlük çalışma saatleri günün farklı periyodlarında gerçekleşse bile 10 ile 12 saat arasında. Uzun çalışma günleri bütün tarım işçileri için geçerli. Çalışma genellikle gün doğumuyla başlayıp gün batımı ile son buluyor. Mevsimlik gezici tarım işçilerinin çalışma koşullarına ilişkin Hayata Destek Derneği’nin 2014 yılında yaptığı araştırma da dramatik sonuçlar ortaya koyuyor. Günlük çalışma saatleri sorulduğunda, günde ortalama 8 saatten daha az çalıştığını belirtenlerin oranı sadece yüzde 12. Yüzde 45’lik bir oran 9-11 saat arasında, yüzde 45’lik bir oran da 11 saatten daha fazla çalışıyor. Yine aynı araştırmaya göre, işçilerin yüzde 70’ine yakını haftanın yedi günü çalışırken yüzde 24’lük bir kesimi 5-6 gün çalışıyor.
Yüzde 81’i çadırlarda
İşçilerin yüzde 81 gibi yüksek oranı çadırlarda barınırken yüzde 9 gibi oranı ise konutlarda yaşamaktadır. Rapor, en yaygın barınma biçimi olan çadırların ortalama büyüklüğünün 16 metrekare civarında olduğunu ve bir çadırda ortalama 7 kişinin yaşadığını da gözler önüne seriyor. 2011’den itibaren Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyeli göçmenlerin sayısı giderek artıyor. Türkiye’deki 3 milyon civarındaki Suriyeli göçmenin sadece 272 bin 670’i geçici barınma merkezlerinde bulunuyor. Suriyeliler hemen hemen her yerde daha çok mevsimlik tarım işlerinde çalışırken tarım dışı alanlarda çalışanlar da imalat, inşaat ve hizmet sektörlerinde işçilik yapıyorlar.
Temel sorun alanları Kalkınma Atölyesi “Yoksulluk Nöbetinden Yoksulların Rekabetine: Türkiye’de Mevsimlik Tarımsal Üretimde Yabancı Göçmen İşçiler” raporunda mevsimlik göçmen tarım işçilerle ilgili temel sorun alanlarını şöyle sıralıyor: -Yerinden edilmiş kişilerin/ mültecilerin ve/ veya düzensiz yabancı göçmen işçilerin zirai üretim ve ürün işleme alanlarında yer almalarının etkisi henüz yeterince görünür değil. Tarım sektöründe çalışan düzensiz yabancı göçmen işçilerin durumu hakkında bilimsel veri toplama, analiz, raporlama ve derinlemesine çalışmalar yetersizdir. Bu durumun araştırılması ve değerlendirilmesi gerekiyor. -Mevsimlik tarım işlerinde çalışan düzensiz göçmen işçilerin yaşam ve çalışma koşullarında hak ihlallerine dair kapsamlı bir çalışma bulunmuyor. -Göçmen işçilerin çalıştıkları alanlara dair bir haritalama çalışması yapılmış değil. Ağır hak ihlalleri -Çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinden biri olan mevsimlik gezici tarım işçiliğine katılan yerinden edilmiş/mülteci veya göçmen çocukların eğitim, sağlık, istihdam ve yaşam koşulları gibi konularda araştırmalar mevcut olmadığı gibi, çocuk haklarının ihlalleri ve korunması konusunda da çerçeve bir politika bulunmuyor. -Mevsimlik tarım işçiliği yapan göçmen işçilerin yaşama ve çalışma koşullarının aynı şekilde mevsimsel tarımsal üretimde çalışan yerel işçilere göre daha da kötü durumda olduğu ve onların da yoksulluk sınırının altında yaşadıkları gözlemleniyor. -Göçmen işçiler ağır insan hakları, çocuk hakları ve kadın hakları ihlalleriyle karşı karşıyadırlar. |
En Çok Okunan Haberler
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması