55 yılda 55 şiir!
Hidayet Karakuş’un Kül Kahvesi’nde (Bilgi Yayınevi / 191 s.), toplumsal sorunlarımızdan birini şiirine taşıyor. “Beklenen” kişi, büyük bir olasılıkla suçsuz yere tutuklanmış bir aydındır. Ne acıdır ki çok yaşanmış, artık kanıksanmış bir dramı yazınsal bir dille okuruna sunuyor ozan. Anlatımsal, öykülemeli şiirin edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden biri olan bu “Beklenen” seçme şiirler seçkisinde Karakuş şiirinin en belirgin özelliği, imge güzelliği ve o güzelliğin çağrışımlarıyla anlamı öne çıkararak duru bir Türkçeyle toplumsal iletiler vermesi.
Fotoğraflar: OSMAN AKBAŞAK
BİR DİLİN GÜZELLİĞİ…
Bir dilin güzelliği o dilin şiirinde çiçekler açtırır. Renk renk, irili ufaklı o çiçekler, yaşama anlam kazandırırken insan ilişkilerine sevgi, sıcaklık katar; ya da sorunları, sevgisizlikleri önümüze serer.
“sordu çocuk/ babam beni öpecek mi görünce/ sustu kadın/ dudaklarını ısırdı usuldan”
Bu dizelerle başlasın şiir. Baba özlemi içinde duyarlı bir çocuk, yüreğimize seslensin. Kadın umarsız. Güzel bir yanıt verememenin üzüntüsü içinde. Uzaklardaki eş kim bilir nerede, neler yapıyor, neler düşünüyor.
Ozan Hidayet Karakuş, toplumsal sorunlarımızdan birini şiirine taşımış. “Beklenen” kişi, büyük bir olasılıkla suçsuz yere tutuklanmış bir aydındır. Ne acıdır ki çok yaşanmış, artık kanıksanmış bir dramı yazınsal bir dille okuruna sunuyor. Yanıtı ne olabilir kadının, hangi sözler çocuğun acısını dindirebilir?
Şöyle devam etsin şiir:
“sordu kadın/ şu kapıdan girecek mi bir daha/ ömrünü ömrüme eş ettiğim/ baktı çocuk anlamadan/ eğdi başını kadın”
Bir ömrün başka bir ömre eş edilmesi ne denli anlamlı. Amaç mutlu olmak, birliktelik, bir ömrü “hayat” yapabilmek. Yaşanan gerçek ise ayrı hayatlar… Giden, geri gelip gelemeyeceği bilinmeyen eş.
“sordu çocuk kendine/ yanağımda dokunuşu var/ sıcak sevecen pamuk gibi/ okşayacak mı yine kocaman elleri/ yolunu beklediğim pencerede ansızın”
Sıcak, sevgi dolu bir yakınlık. Sığınma, kendini güvende duyumsama. Korkusuz bir yaşamda var olabilme çabası. Umut… Geleceğe güvenle yürüyebilme olası mı? Şu dizelerle de ozan son sözünü söylesin:
“sordu kadın kendine/ ay gökte dolarken ışıkla/ iki can birbirimize dolacak mıyız/ utandı yüzü düştü sulara/ gözleri çekildi yüreğine/ çocuk uyudu/ kadın yalnızlığıyla doluydu”
İki canın birbirine dolması, insanı sarsan bir anlatım. Söylenmemişi şiir dilinin yüceliğiyle dile getirme. “Şiir, her zaman şiir” diyenler ne denli haklı dedirten müthiş etkili iki dize: “ay gökte dolarken ışıkla / iki can birbirimize dolacak mıyız”. Gözlerin yüreğe çekilmesi… Kadının yalnızlığıyla dolması…
Batılıların “narratif” dedikleri anlatımsal, öykülemeli şiirin edebiyatımızdaki en güzel örneklerinden biri olan “Beklenen” adlı bu şiir, ozanın “Kül Kahvesi” adını verdiği seçme şiirler seçkisinden.
Edebiyat dergisi olarak ilk şiiri 1965’te Çağrı’da çıkmış. Hidayet Karakuş bunu başlangıç alarak “55 yılda 55 şiir” düşünmüş. “Bu seçkide, şiirde nereye vardığımdan çok nereye varamadığımı bilmek isterim. Umarım okurlar, bu konuda eleştirilerini, önerilerini esirgemezler” diyor ozan.
Pek çok ödül almış, sanatını, sanatçılığını tüm ülkeye kabul ettirmiş bir değere eleştirimiz de önerimiz de olamaz. Aynı tutarlılık ve enerji ile yazmaya, üretmeye devam etmesini dileriz bir okur olarak. Gül yaprağına “günaydın!” diyen bir şaire biz de gül güzelliğinde günleriniz olsun, diyebiliriz ancak.
Hidayet Karakuş şiirinin en belirgin özelliği imge güzelliği ve o güzelliğin çağrışımlarıyla anlamı öne çıkararak toplumsal iletiler vermesidir. Bireysel tutkularını değil ülkesel, evrensel sorunları gündeme taşır çoğu zaman.
İletinin öneminden ödün vermemesi, usa dayalı eleştirel şiirlerinde bile Türkçeyi duru bir su güzelliğinde kullanması Hidayet Karakuş şiirinin olmazsa olmazlarıdır.
Dilimize büyük bir saygı besleyen gerçek bir Türkçe aşığı Karakuş. “Ve” bağlacına dilimizin gereksinmesi olmadığını ilk söyleyen Nurullah Ataç’ın izinde olduğunu tüm yazınsal çevreler bilir.
Türkçenin akıcılığına engel olarak gördüğü bu bağlacı son dönem şiirlerinde, romanlarında, düzyazılarında hiç kullanmıyor. Türkçenin dil ve anlam zenginliğinden yararlanarak daha doğal, şiirsel bir anlatımı yeğliyor.
55 yıldan seçilmiş 55 şiirin iletisi için şunlar söylenebilir: Sezgisel olan şiirlerinde Hidayet Karakuş, akıl yoluyla damıtılmış örnekler veriyor. Nesnel karşılığı olan imgelerle yaşamdan kesitler bunlar. Ona göre etik olabilmek insanlığın gereği. Bu nedenle insanın toplumsal değerlerle yaşayacağına inanıyor.
Hızla değerlerin yitirildiği bir toplumda yaşıyoruz. Bu gerçeğin bilinciyle Hidayet Karakuş, aydınlara, sanatçılara büyük görevlerin düştüğünü biliyor. Acı çekiyor; toplumun en duyarlı bireylerinin sanatçılar olması gerektiğini düşünüyor.
Kül Kahvesi, şiir okurunun başucu kitabı olması gereken bir seçki. Usta bir ozanın gençlere birikimini sunmasının yetkin bir örneği bu yapıt. Günümüz şiirinin geleceğe ses vermesi için tüm şiir sevdalılarının kitaplığında yer alması gerektiğini düşünüyorum. Kaliteli bir yaşamda önce şiir, diyenler tekrar tekrar okumalı, unutulmamalı.
Kül Kahvesi / Hidayet Karakuş / Bilgi Yayınevi / 191 s.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu