Ayşe Övür: “Çekici duran hayatların içindeki karanlığı göstermek istedim!”

2017 yılında yayımlanan Sahra 1911 ve Botter Apartmanı adlı romanları ile tanıdığımız Ayşe Övür yeni romanı Zamanın Kapıları’nda da (Remzi Kitabevi) Botter Apartmanı’nda olduğu gibi İstanbul’dan sesleniyor. Fakat bu kez Yedikule, tarihi bostanlar ve Maslak’taki iş dünyası ile farklı bir İstanbul’u anlatıyor. Roman, Sinan ve Nevra arasında alevlenen naif bir aşk ve zaman ilerledikçe ortaya çıkan sır dolu cinayetler üzerine kurulmuş. Zaman, bir yandan Nevra ile Sinan’ın aşkını derinleştirirken bir yandan da iktidar hırsıyla kendini var eden karanlık bir dünyanın da kapılarını yalın ve akıcı bir dille aralıyor.

Yayınlanma: 30.06.2022 - 00:02
Abone Ol google-news

‘ORTAK BİR DÖNGÜNÜN VE TEKİL BİR BİLİNCİN PARÇALARIYIZ!’

- Zamanın Kapıları için bir aşk romanı diyebilir miyiz?

Zamanın Kapıları’nın sadece Sinan ve Nevra arasındaki aşkı anlattığını söyleyemem. Aşk kapısı açıldığında, gizemler, sırlar, cinayetler de ortaya çıkıyor. Çocukluk kaygılarının, gençlik travmalarının yetişkinliğe sarkan etkileri ve İstanbul’un öteki yüzü de metinde kendini gösteriyor.

Romanı, zaman, mekân, tarih düzleminde sosyolojik, psikolojik ve felsefi bir alt yapıyla besleyerek kurgulamaya çalıştım. Uzaktan bakıldığında çekici duran hayatların içindeki tahmin edilmesi zor karanlığı göstermek istedim.

Pek çoğumuzun, kimsenin görmesini istemediğimiz sır dolu odaları vardır. Bu sırlar, bir gün mutlaka gün ışığına çıkar. Ve ne kadar geç çıkarsa o kadar acı verici olur. Romanın, bu kapı aralıklarında dolaştığını söyleyebilirim.

- Romanın çıkış noktası ne oldu?

Sinan ve Nevra’nın gerçek öyküsünü yıllar önce duymuş ve etkilenmiştim. Sanırım yeni bir romana başlarken ben de zamanın kapıları arasında dolaşmayı seviyorum. Bir olay, kişi ya da bir mekândan esinleniyorum. Bu kez de Sinan ile Nevra’nın öyküsünü kurgu karakterler ve olaylarla işleyerek yeni bir hikâye oluşturdum.

Önceki romanlarımda da olduğu gibi ilk bakışta ana hikâyeyle ilgisi yokmuş gibi duran olayları birleştirip bir bütün oluşturmayı seviyorum. Ortak bir döngünün ve tekil bir bilincin birbirini tamamlayan parçaları olduğumuzu göstermeyi önemsiyorum.

İSTANBUL’UN ÖTEKİ YÜZÜ!

- İstanbul’un romandaki önemi nedir?

İstanbul, bir gizli yüz gibi metnin belirli noktalarında okuyucuyla göz göze geliyor. Olayların mekânla ilişkisini önemsiyorum. Romanda karanlık dünyada yaşayan insanlara değinirken, metni tamamlayan bir metafor olarak İstanbul’un altındaki tünellere de atıfta bulunmaya çalıştım.

‘KENDİSİNİ YANLIŞ ZAMANDA, YANLIŞ MEKÂNDA ARAYAN İNSANLARIN HİKÂYELERİNİ ANLATMAYI SEVİYORUM’

- Zamanın Kapıları’nda bütün gizemlerin ardında bir de gizli bir kitap var. Bu gizli kitabın, romanda konumlanışı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

Zamanın Kapıları’nı salgın döneminde yazdım. Hastalığın, en keskin hâlini hissettiğimiz sırada günlerce evden çıkamadan kitap okudum. Kendimi bitmeyecek bir karmaşanın içinde hissetmiştim.

Belki de o dönem, zihnimin bir oyunuyla “Sadece seçilmişlere giden bir kitap” metaforu romanda kendine yer buldu.

Okuyucular, bölüm başlarında Sinan’ın yazdığı kitaptan alıntılarla karşılaşacaklar. Sinan, yazdığı kitap hakkında daha fazla bilgi vermemi istemezdi diye düşünerek açıklamamı bu kadarla sınırlı tutmak istiyorum.

- Edebiyatta en çok neyi anlatmayı seviyorsunuz?

Hepimiz doğum ve ölüm arasında devinirken bitmez tükenmez bir arayış hâlindeyiz. Ben kendisini yanlış zamanda ve yanlış mekânda arayan insanların hikâyelerini anlatmayı seviyorum.

Zamanın Kapıları / Ayşe Övür / Remzi Kitabevi / 240 s. / 2022.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler