Daha görecek çok rüyamız var!
Mehmet Can Şaşmaz, Korkma, Güzel Rüyalar da Var’da (YKY) bir araya getirdiği on altı öyküsünde büyüyen yalnızlıkları, süregiden yoksunlukları, bitmeyen sevgi arayışlarını, aranan onurlu yaşamları, eksilen adalet ve merhamet duygusunu içe işliyor.
“Kimi zaman romanımın okunmayan yüzlerce dosyadan biri olduğunu düşünüyorum. Ama bunca köhne yazar nasıl kitap yayımlatıyor, anlamıyorum. Sanki onlar editörlerle eş dost, İstanbul’da birbirini arıyor, Beyoğlu’na içmeye gidiyorlar da ben taşrada tokuşturulmayan bir kadeh yalnızlığındayım.”
Kitaptan...
PSİKOLOJİK İKİLEMLER
Psikolog ve yazar Mehmet Can Şaşmaz on altı öyküsünü bir araya getirdiği Korkma, Güzel Rüyalar da Var (YKY) adlı kitabında psikolojik ikilemleri ele alıyor.
İlk öykü Hulki Aktunç’tan bir alıntıyla başlıyor. Bu ilk öyküde yazdıkları editörler tarafından reddedilen bir yazarın zamanla bu reddedilişinin bir varoluş sancısına dönüşmesi, bu durumun aile içi bir krize yol açması, bununla birlikte de yazarın kendi değerini okunmak ve okunmamak üzerinden çözümlemesi konu ediliyor.
Yazarın eşiyle konuşmaları adeta bir bilinçaltının dışa vurumu niteliğinde zira kendine söyleyemediklerini ya da duymak istediklerini eşinden duyuyor.
MUTLULUK VE MUTSUZLUK, GERÇEK-HAYAL EKSENİ, ZAMAN VE YALNIZLIK!
Genellikle kadın erkek ilişkileri üzerinden ilerleyen öykülerde aynı zamanda aile içi dramatikler, gelecek kaygısı, mutluluk ve mutsuzluk kavramlarının göreceliği, gerçek-hayal ekseni, zaman ve yalnızlık temaları dikkat çekiyor.
Bir diğer öyküde karşımıza çıkan, başına gelen trajikomik olaylar çevresinde geliştirilerek eleştirel ve sosyolojik tespitlerle sunulan Suskun İsmail karakteri kahraman ve anti-kahraman kavramlarını ortaya koyuyor.
Kitabın en güçlü hikâyelerden biri de “Ka” adlı öykü. Bir yangından kurtarılma olayının, ilerledikçe dedektiflik macerasına ve krizin çözülmesiyle de hüzünlü bir kahramanlaşma hikâyesine dönüştüğünün görüldüğü, herkesin bir kahramanı olduğu gibi, kahramanlaşmanın ve kahramanlaştırmanın öyküsü “Ka”.
KORKU VE ZAAFLAR...
“Gecenin Saçları” adlı öyküde açılış cümlesinde görüleceği üzere korku ve zaaflar da kitabın temaları arasında: “Bizi korkularımız mı yönetiyor yoksa zaaflarımız mı, bilmiyorum ama ben ikisi arasında sıkışıp kaldım.’’ (s. 13)
Zaman olgusu üzerinden yetmeme-yetişememe kavramlarına da şiirsel göndermelerde bulunuyor Mehmet Can Şaşmaz: “Ben bir vakit kaybıyım, anlıyorum. Belki de beni Dali’nin eriyen saatlerinin arasına koymalılardı.” (s. 71)
Zaman kavramı üzerinden muhakeme yaşamak sadece günümüzün değil, geçmişin ve geleceğin de bir olgusu. Zamana yetişememek, ayak uyduramamak, zamanla değişmek, dönüşmek ve yenilmek...
Yine zamana yabancı kalınan başka bir cümle ise şöyle: “Sevdiğim bazı şiirleri okuyorum. İsmime imzalı kitaplardaki tarihlere bakıp zamanın nasıl geçtiğine şaşırıyorum.” (s.7)
Kitapta yalnızlık ile ilgili tespitler de hayli yer buluyor. Bunlar arasında en beğendiğim söz “Rüya Ustası” adlı öyküde geçen şu cümle oldu: “Rüyalar sadece uyanınca değil, gerçek olmadığı ayırt edilince de biter.” (s. 82)
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani’nin arabası
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu