Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar: Atatürk Türkiyesi’ni özledim
Ankara Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, tek adam rejiminin AKP’yi yıprattığını belirtti. Cumhuriyet’e konuşan Yaşar, “İktidarın politikası ve kadroları bitti. Aynı kişileri tekrar getiriyorlar. Örgütlerinde de heyecan kalmadı” dedi.
Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Türkiye’de ilçeler arasında gelişmişlik ölçüsünde beşinci sıraya yükselmelerine ilişkin, “Kaynakları verimli kullandık. Kültürde, sanatta, sporda, sosyal hayatta en güçlü ilçe belediyesiyiz. Ankara’da ticaretin yüzde 40’ına yakını Yenimahalle’de. Bunu biz sağladık” dedi. İktidarın 2014’te “Bize geç” teklifinde bulunduğunu söyleyen Yaşar, “Cumhuriyetin kuruluş değerlerine inanan, kuruluş felsefesini taşıyan bir insanım. Kabul etmediğim için bir gecede Çayyolu’nu Yenimahalle’den kopardılar. Ancak vatandaş yine bizi seçti” ifadelerini kullandı. Güncel siyasi tartışmaları da değerlendiren Yaşar, “Tek adam rejimi iktidarı yıprattı. İktidarın politikası ve kadroları bitti. Aynı kişileri tekrar getiriyorlar. Örgütlerinde de heyecan kalmadı” yorumunu yaptı. Başkan Yaşar, ilçelerinde yaptıkları çalışmalara ve güncel siyasete ilişkin Cumhuriyet’e konuştu:
- Yenimahalle’de uzun süredir görevdesiniz ve oylarınızı artırarak kazanıyorsunuz. Bunun sırrı nedir?
AK Parti’nin en verimli döneminde, 2009’da belediyeyi onlardan aldım. AK Parti bir kadroyla kuruldu ve belli bir oranda başarılı oldu. Ama son dönemde başarısız. Ben belediyeyi hakkımla kazandım. 2014 seçimlerinde “Bize geç” dediler. Ben Cumhuriyetin kuruluş değerlerine inanan, kuruluş felsefesini taşıyan bir insanım. Cumhuriyet Halk Partiliyim. Bunu kabul etmediğim için bir gece, bir önergeyle Yenimahalle’nin Çayyolu’ndaki o gün için 75 bin dolayında oyu olan bölgesini bizden kopardılar. Bu şekilde 2014 seçimlerine girdik. Cumhurbaşkanı da bakanlar da buradan eksik olmadı. Ancak vatandaş her seferinde olduğu gibi oyumuzu yüzde 10 artırarak bizi seçti. Bu çok önemli. Bunu şuna bağlıyorum: Herkesin siyasi düşüncesine saygı duyuyorum. Kinle, nefretle, bağırmakla, çağırmakla seçim kazanılmıyor. Ben seçimlerde rakiplerimi hiçbir zaman konuşmam. Ne yaptım, nasıl yapacağım bunu anlatırım. Özlediğim Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği Türkiye. Modern, herkesin yaşamaktan mutlu olduğu bir Türkiye. Bunu istediğimi vatandaşlara da söylüyor ve böylece kazanıyorum. Tabii baskıları oluyor ama millete dokunduysanız, vicdanlarında yer edindiyseniz, seçimlerde sizin resminizin altına mührü vuruyorlar. Başka bir özelliğim yok.
- İlçeniz bu yıl gelişmişlik ölçümlemesinde ilk beşe girdi. Bunu nasıl sağladınız?
Yenimahalle’ye geldiğimde çok aşağıda, iki sene önce de sekizinci sıradaydık. Önümüzdeki ilçelere bakalım: Şişli, Çankaya, Beşiktaş ve Kadıköy. Şişli, bırakın Osmanlı’yı; Bizans ve Roma dönemlerinde de ilçe, Çankaya Cumhuriyetin merkezi, Kadıköy, Beşiktaş bunlar köklü ilçeler.
Yenimahalle çok yeni bir yer. Ben geldiğimde bir tane beş yıldızlı otel yoktu, şimdi 13 otelin yanı sıra üniversite, AVM’ler var. Kaynakları verimli kullandık. Kültürde, sanatta, sporda, sosyal hayatta en güçlü ilçe belediyesiyiz. Ankara’da ticaretin yüzde 40’ına yakını Yenimahalle’de oluyor. Bunu biz sağladık.
"5 BİN ÇOCUĞU HAZIRLIYORUZ"
- İlçede spordan sanata kadar pek çok sosyal faaliyet alanı oluşturuldu son dönemde. Bunları anlatır mısınız?
Altyapısını yaparsanız, sahne açarsanız her şeyi yapabilirsiniz. Özel tiyatrolar sahnelerimizi kiralıyor, Çankaya’da oturan da Altındağ’da oturan da izlemeye geliyor. Bunun yanında 120’ye yakın branşta eğitim veriyoruz. Cam, heykelcilik gibi her türlü eğitimi veriyoruz. Ankara’da doğru dürüst bir spor salonu varsa o da Yenimahalle’de. 500’e yakın parkımız var ve hepsi bakımlı. Bu çalışmalarla ilk beşe girdik. Öte yandan, 42 mahallemizde parkların köşelerine aile sağlığı merkezi yaptık. Pandemide en fazla dua aldığımız konulardan biri oldu. Çünkü insanlar hastaneye gidemiyordu. 220 yataklı bir misafirhane açtık. Onkoloji Hastanesi’ne gelen insanlar şimdi burada kalabiliyor.
Üç öğün yemek, giysi veriyoruz. Hastaneye götürüp getiren servislerimiz var. Bütün Türkiye’den gelip bu misafirhanede kalan, Onkoloji’de tedavi gördükten sonra bize mektup yazıyorlar. On binlerce mektup var. Hamamlar, kütüphaneler, etüt merkezleri açtık. beş bine yakın çocuğumuzu üniversiteye hazırlıyoruz.
"İKTİDARIN SÖZÜ BİTTİ"
- Türkiye’de herkesin ilk gündemi ekonomi. Sizce bu gündem siyasete nasıl yansıyor ve iktidarı nasıl etkiliyor?
Halk bugüne kadar birçok hükümeti gönderdi. Ama hiçbirinin konumu bugünkü kadar iflas etmiş olmadı. Krizler geçmişte de yaşandı ama hiçbiri bugünkü kadar sürmedi. Tek adam rejimi iktidarı yıprattı. Şu anda iktidarın politikası ve kadroları bitti. Artık değiştirdiği kişileri tekrar getiriyorlar. Artık örgütlerinde de heyecan kalmadı. Cumhuriyet tarihinin en büyük borçlanmasını yaptılar. Hem de tarihin en çok vergisini toplayarak. Bunu da betona gömdüler. Bugün 6’lı masa iktidara gelse, birinci sorun üretim. Bu sorun da her alanda var. Tarım en önemli konu. İklim değişikliği böyle sürerse dünyada en büyük silah gıda olacak. Onun için ülkemizdeki topraklarımızı mutlaka hayvancılık ve tarımı geliştirmek için gerçek üretene vermeliyiz.
- “En önemli konu üretim” diyorsunuz. Bu konuda iktidarın hataları ne oldu?
Tarımı bitirdiler, hayvancılığı bitirdiler. “Dışarda daha ucuz, dışardan getirelim” mantığını seçtiler. Dünyada gıda ürünü ithal etmeyen yedi ülkeden biriydik. Doğrusu buydu. Böyle bir ülkemiz, dört iklimi aynı anda yaşayan bereketli topraklar, yedi iklim bölgesi varken hem kendini doyuracaksın hem de başkalarını doyuracaksın. Mesela şeker fabrikalarını da sattılar. Şeker yoksa bu fiyata çıkar mıydı? Elektrik dağıtım şirketlerini özelleştirdiler. Şimdi devletin elinde olsa vatandaşa daha az yükü olurdu. Şunu söylemek istiyorum: Ekonominin kimyasını bozdular. Sanayide, tarımda, hayvancılıkta üreteceksin. Bugünkü sıkıntı üretimsizlikten kaynaklanıyor. Turizmde de üreteceksin.
- Siz turizmi de yakından biliyorsunuz...
Turizme bakış açısıyla başlıyor bu konu. Nasıl baktığınız önemli. Herkesin ihtiyaçlarına bir cevap yaratmak, turizmdir. “O şunu içiyor, bu bunu içiyor, şu şöyle giyiniyor” dememelisiniz. Bir de dış politika bu konuyu etkiliyor. Bizde dağ, tarih, deniz turizmi var. İtalya’dan, Fransa’dan çok mu eksiğimiz var? Onların getirdiği turisti getiremiyorsak, baştaki yönetimin bir sıkıntısı vardır. Herkes ülkesine turist gelmesi için çalışmalar yapıyor.
"40 BİN SURİYELİ VAR"
- En çok tartışılan konulardan biri de sığınmacılar. Siz bu konuda neler söylersiniz?
Tabii ki savaştan kaçan çocukları, yaşlıları, kadınları alalım. Ama misafirliğin bir zamanı vardır. Yenimahalle’de üç, dört yerde 40 bine yakın Suriyeli var. Oradaki vatandaşlarla uyum sağlayamıyorlar. Madem herkesle barışıyoruz, Birleşik Arap Emirlikleri’ne Mısır’a gidiyorsak Suriye de bizim komşumuz. Onlarla geçinmek zorundayız. Belli bir diyalogla anlaşırsak, buradaki vatandaşlar geri gönderilebilir.
"BELEDİYELER ÖRNEK OLDU"
- Önümüzdeki seçimlere ilişkin bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Sıkıntılı bir seçim olacağına inanmıyorum. Sokakta muazzam bir tepki var. AK Parti ve MHP’lilerde de tepki var. Bu dönemde belediyeler örnek oldu. Vatandaşların sorunlarını, acısını birazcık olsun dindirecek yardımlar yaptı. Bu ortamda tabii ki iktidarda bir değişim olacak. Bu altı parti niye bir araya geldi? Yüzde 51’i yakalamak için. Artık ikili bir sistem var. Yüzde 51’i alan cumhurbaşkanı oluyor. İttifaktaki partilerin tabii ki ekonomide, dış politikada farklı görüşleri olacak. Ama demokrasinin işlediği bir ülke ortak nokta. Bunun için de ittifak şart. “Masada şu konuşulmamış, bildiride şu eksik gibi” konuların bir kenara itilmesi ve bugünkü durumdan memnun olmayan herkesin, demokratların bu ittifaka katkı vermesi lazım.
"BU SİSTEMDE VATANDAŞ BAKANA ULAŞAMAZ"
- Belediye bütçeleri ve yetkileri de her zaman tartışma konusu olmuştur. Siz bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belediyeler bütçelerin önemli bir bölümünü vatandaşın bütçesine katkı vererek, bir nebze olsun acıları dindirecek çalışmalara harcıyorlar. Pandemi döneminde vatandaş çok büyük sıkıntı yaşadı. Şimdi ramazan ayından çıktık. 13 senedir belediye başkanıyım, hiçbir sene bizden bu kadar yardım talebi olmadı ve daha isteyenler de var. Bunlar belki küçük şeyler gibi görünüyor ama mesela hava karardıktan sonra bir pazara gidin. Kravatlı erkeklerin, düzgün giyimli kadınların çürük meyveleri nasıl topladıklarını, aralarında ayrım yaptıklarını, nasıl sağlam yerinden aldıklarını görün. Bu durum eskiden de vardı ama şimdi daha çok insan bunları yaşıyor. Gıda fiyatları almış başını gidiyor. Bu asgari ücretle ne alabilirsiniz? Onun için, Genel Başkanımızın da talimatıyla kimse aç kalmasın diye çalışıyoruz. Keşke belediyeler öz görevini yapabilse. Devlet insanları geçinebilecek konuma getirse. O zaman zaten belediyeler kentteki diğer sorunların çözümlerine odaklanır. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette denetimleri olsun ama güçlendirilsinler. Çünkü bana ulaşan vatandaşın devlete ulaşması çok zor. Hele bu cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde çok daha zor. Bugün bir vatandaş bana ulaşabilir ama bir bakana ulaşma imkânı yok. İşte devlette de esas yıkılan mesele bu. Şimdi milletvekilleri bile bakana ulaşmakta zorlanıyor. Bu nedenle yerel yönetimlere daha ağır bir baskı var. Aslında bize gelen vatandaşın çoğunun sorunu devletin yetki alanında. Onun için yerel yönetimler idari ve mali olarak güçlendirilmelidir.
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!