Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine beş hafta kaldı. İlk defa bu iki seçim birlikte yapılacak. Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci tura kaldığı ve mecliste AKP-MHPBBP koalisyonunun azınlıkta olduğu bir durumun 24 Haziran gecesi ortaya çıkması, bugün itibarıyla sadece teorik bir ihtimal değil. Eldeki veriler, Cumhur İttifakı’nın mecliste çoğunluk için gerekli olan 301’den daha az temsilciye sahip olması ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. İktidardaki ittifakın meclis çoğunluğunu kaybetmesi, Erdoğan’ın başkanlık seçimini kaybetmesi ihtimalinden daha yüksek.
Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğunu kaybettiği ama Erdoğan’ın birinci turda seçildiği bir durum da mümkün. Her ne kadar Tayyip Erdoğan bu durumda yeniden “seçim tekrarı” tehdidini gündeme getirmeye başlasa da, eli artık eskisi gibi rahat olmayacak. Erdoğan’ın bu tehdidi meclis çoğunluğunu kaybetmenin yeni düzende o kadar önemsiz olmadığını çok iyi gösteriyor. Ama artık meclisi lağvetmek için kendi seçimini de tekrar ettirmesi gerekecek. Cumhurbaşkanının göreve başlamasıyla yürürlüğe girecek anayasa değişikliği, cumhurbaşkanı ve meclis seçimini birbirinden ayrılmaz kılıyor.
24 Haziranda cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kalır ve Cumhur İttifakı mecliste çoğunluğu kaybederse, Erdoğan’ın ikinci turda seçilmesi de zorlaşacak. Ama ikinci turun tartışmasını bugün değil, 24 Haziran akşamını izleyen iki hafta süresince yapmak doğru olacaktır.
Görüldüğü gibi önümüzdeki milletvekili seçimleri, başkanlık seçimi kadar önemli. AKP ve müttefiklerinin mecliste çoğunluğa sahip olmasını belirleyecek en önemli veri, HDP’nin alacağı oy oranı olacak. Bu açıdan Cumhur İttifakı’nın ve Millet İttifakı’nın oy oranlarından çok daha büyük bir öneme sahip HDP’nin barajı geçip geçmemesi.
Nedeni basit: HDP seçimde yüzde 9.5 elde eder ve barajın altında kalırsa, alması gereken takriben 54-55 milletvekilliğinin (meclis 600 üyeli olacak) yüzde 90’ına veya biraz azına AKP tek başına el koyacak. Bu da 48-50 milletvekili demek. Geri kalan 5-6 milletvekilliği diğer dört partiye gidecek. Millet ittifakı seçimi rakip ittifakın birkaç puan önünde bitirse bile, meclis çoğunluğu AKP’de olacak.
Buna karşılık HDP Kasım 2015 seçimlerinde elde ettiği sonucu (yüzde 10.5) elde ederse, 65-67 arasında milletvekiliyle mecliste temsil edilecek. Bu durumda iki rakip ittifak başbaşa gelseler de, örneğin ikisi de yüzde 43-45 arasında oy alsalar da, ne biri ne diğeri tek başına mecliste çoğunluğa sahip olacak.
CHP’nin, İYİ Parti’nin veya Saadet’in oylarının bir puan az veya fazla olmasıyla, oyu baraj etrafında gözüken HDP’nin oy oranının yüzde 9.5 yerine yüzde 10.5 olması arasında kıyası mümkün olmayan çok büyük bir fark var.
Bu durumun elbette herkes farkında. Millet İttifakı’nın mecliste etkili olabilmesi, HDP’nin barajı geçmesine bağlı. Bu durumda HDP’ye 7 Haziran 2015’de olduğu gibi, önemli bir destek oyunun sol, sosyal demokrat seçmenden gelmesi beklenir. Cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan’ın birinci turda seçilmemesi için birçok kişi gayet doğru bir kararla oy vermeyeceği bir aday için imza verdi. Bu aynı zamanda çoğulculuğa sahip çıkmak demekti. 24 Haziran’da HDP’ye oy vermek bundan da daha önemli ve gerekli.
Buna seçim sandık kurullarında iktidar partisinin ezici hakimiyetini engelleme gereği ilave oluyor. Dün Çiğdem Toker sorunu etraflı biçimde Cumhuriyet’te anlattı ve alınması gereken tedbirler için on gün süre kaldığını hatırlattı. Özellikle binlerce üyesi, yöneticisi tutuklu olan HDP’nin güçlü olduğu seçim bölgelerinde, CHP ve Saadet’e büyük sorumluluk düşüyor. İYİ Parti sandık kurulu üyesi atayamayacak. Geri kalan muhalefet partilerinin yerel örgütlerinin diğer muhalefet partilerinin boş kalan üyeliklere isim önermeleri şart.
Bütün kuralları kendi lehine işlemek üzere tasarlayan ve dayatan bir müstebite karşı “tamam” demek ve bunu somut olarak hayata geçirmek halen mümkün. Muhalefetin farklılıklara saygı içinde büyük bir dayanışma göstermesi koşuluyla...
HDP’nin alacağı oyun önemi
Yazarın Son Yazıları
Hınç politikaları ve nihilizm
Bir otokrat prototipi
Kayırma ekonomisinin bedeli
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği
Trump ve yeni otoriterizm
Büyük kriz gözüktü
İş Allah’a kalınca....
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme
Yeni-patrimonyalizm üzerine
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm
Erdoğanizm Türkiyesi
Post-komünist otoriter kapitalizm
Otoriter kapitalizmin geleceği
Kindar nesil böyle yetiştirilir
Durum budur…
Yarın ve ötesi
Paçalardan akan ne?
Kibrin otokrat hali
Siyasette yalan ve yanlış
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...
Dindaş/ırktaş demokrasisi
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek
HDP’nin alacağı oyun önemi
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı
Enkaza işaret etmek yeterli değil
Diktatörler seçimle gider mi?
HDP kilit parti olabilir
Seçim öncesi 1 Mayıs
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar
Trump’ın kuyruğundaki Macron
Fransa’da yeniden laiklik tartışması
Satranççıya karşı tavlacı
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?
Irkçılığı besleyen yalan haberler