Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm
Ahmet İnsel
Son Köşe Yazıları

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

14.07.2018 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Neoliberalizmin egemenliğinin ve ona eşlik eden “muhafazakâr devrim”in (tabir Margaret Thatcher tarafından kullanılmıştır) öncüsü, 1973’te General Pinochet’nin darbe ile demokratik-sosyalist yönetimi devirmesiydi. Neoliberalizmin fikri kaynaklarından Hayek, 1981’de, Şili’de yayımlanan El Mercurio dergisinde, köktenci bir iktisadi liberalizmle diktatörlüğün, yeni kapitalizmle otoritarizmin birbirini tamamlamasını övüyordu: “Şahsen liberal bir diktatörü, liberalizmi eksik bir demokratik hükümete tercih ederim.”
Günümüzde dünyada yükselen otoriter kapitalizm dalgasının arkasında yatan siyaset felsefesini Hayek çok açık dile getirmişti. Şöyle devam ediyordu o söyleşide: “Benim şahsi kanaatim, örneğin Şili’de, diktatoryal bir yönetimden liberal yönetime geçişe şahit olacağız.” Hayek için söz konusu olan liberalizm, “Keynesci devrime son veren bir karşıdevrim” olarak tanımladığı neoliberal ilkelerin hâkim olmasıydı. Bugün neoliberal küreselleşmenin yarattığı güvensizleştirme, düzensizleştirme, kurumsuzlaştırma dalgasına karşı yükselen toplumsal tepkilerin, yeni bir otoriter kapitalizm modeline yönlendirilmesine şahit oluyoruz.
İyi yönetişim adı verilen, siyaseti siyasetsizleştirme modelinin yönlendirdiği, liberal kurum ve politikaların iflası üzerine yükseliyor yeni otoriter kapitalizm. Toplumsal ilişkilerin bütünüyle metalaştırılmasının, yalnız piyasa ekonomisi değil piyasa toplumu kurulması (Birinci AKP hükümeti programında yer alan hedeflerden biri) yönünde adımlar atılmasının yarattığı güvensizlik, sendikasızlaştırma, gelecek endişesi ve sosyal kutuplaşmalardan besleniyor. Neoliberal küreselleşmenin yarattığı tepkileri, çoğunlukla sağ popülist liderler bir karşı tepkiye dönüştürüp, iktidara geliyorlar ya da iktidarı etkileyecek siyasal güç biriktiriyorlar.
Eşitsizlikler yeniden yükseliyor. Düşük eğitimli gençler, birkaç kentte (“küresel kentler”) yoğunlaşan yeni iş olanaklarının dışında kalan taşra halkları, bazı ülkelerde göçmen kökenliler, bazılarında yaşlılar ve fabrikaları ucuz emek ülkelerine taşınmış kalifiye işçiler ekonomik ve sosyal alandan dışlanıyor. Ücretlerin ulusal gelir içindeki payı azalırken hemen her yerde yüksek gelir grupları ve büyük özel şirketlerin üzerindeki vergi yükü azaltılıyor. Bu durumda emekçilerin bu düzene baş eğmesini sağlayacak yeni iktisadi disiplin yöntemlerinin işleyebilmesi için önce yurttaşların siyaseten disiplin altına alınmaları gerekiyor. Ülkelerin özelliklerine göre önemli farklar sergilese de otoriter kapitalizmin asli varlık nedeni bu.
Kapitalist kurumlaşma ile demokrasi arasında genetik bir ilişki yok. 1970’lerin sonunda başlayan, 2. Dünya Savaşı sonrasında oluşan sosyal devlet kurumlarını yıkma amaçlı muhafazakâr karşıdevrim, devletin, kamu kurumlarının içinin boşaltılmasını hedefliyordu. Şimdi devletin bir şirket gibi yönetilmesini ideal yönetim biçimi olarak savunuyor. Bu nedenle siyasal iktidarı dengeleyen ve denetleyen karşı güçleri ve kurumları düşman belliyor. Putin’in “dikey iktidar” olarak övgüyle tanımladığı, Putinizmin alameti farikalarından biri olan, bütün devlet yetkilerinin bir elde toplanması ve kurumların bütün özerkliklerini kaybetmesi, bu otoriter kapitalizmin ideal yönetim modelini oluşturuyor.
Birçok ülkede, ücret artışları yerine banka kredilerine ulaşım kolaylaştırılarak, hem finans kapitalizmine alan açılıyor hem emekçi orta sınıfların otoriter kapitalizme rıza göstermesi sağlanıyor. Bazı iktisatçılar bunu “özelleştirilmiş Keynescilik” olarak tanımlıyor.
Sistemin kaybedenlerinin öfkeleri göçmenlere, azınlıklara, yabancılara ve elitlere yöneltiliyor. Tepkilerin, otoriter kapitalizmin nimetlerinden esas yararlanan çevreye, iktidarın etrafında oluşan klana benzer yapıya karşı yönelmemesine özen gösteriliyor. Medyanın sıkı denetimi, yargının bütünüyle bağımlı olması bu nedenle son derece önemli. Bütün gücü elinde tutanın “kendi kendini denetlediği”, şirket gibi yönetilen bir devletin ahbap-çavuş ekonomisine yol açması kaçınılmaz.
Amerikalı ünlü gangster Al Capone, kapitalizmi “egemen sınıfın düzenlediği meşru haraç rejimi” olarak tanımlamıştı. Günümüzde kültürel muhafazakârlıkla desteklenmiş otoriter kapitalizmler karşısında, mesleğin sırrına vakıf bir kişi olarak, herhalde şapka çıkarırdı.
Not: Tatil hakkımı kullanmak için iki hafta yazılara ara veriyorum.

Yazarın Son Yazıları

Hınç politikaları ve nihilizm

Hınç politikaları ve nihilizm

Devamını Oku
04.09.2018
Bir otokrat prototipi

Bir otokrat prototipi

Devamını Oku
01.09.2018
Kayırma ekonomisinin bedeli

Kayırma ekonomisinin bedeli

Devamını Oku
28.08.2018
Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Üzerine suç atmanın dayanılmaz hafifliği

Devamını Oku
25.08.2018
Trump ve yeni otoriterizm

Trump ve yeni otoriterizm

Devamını Oku
21.08.2018
Büyük kriz gözüktü

Büyük kriz gözüktü

Devamını Oku
14.08.2018
İş Allah’a kalınca....

İş Allah’a kalınca....

Devamını Oku
11.08.2018
Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Anti-konformist gericilik ve yavaşlayan küreselleşme

Devamını Oku
07.08.2018
Yeni-patrimonyalizm üzerine

Yeni-patrimonyalizm üzerine

Devamını Oku
04.08.2018
Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Liberalizmden doğan otoriter kapitalizm

Devamını Oku
14.07.2018
Erdoğanizm Türkiyesi

Erdoğanizm Türkiyesi

Devamını Oku
10.07.2018
Post-komünist otoriter kapitalizm

Post-komünist otoriter kapitalizm

Devamını Oku
07.07.2018
Otoriter kapitalizmin geleceği

Otoriter kapitalizmin geleceği

Devamını Oku
03.07.2018
Kindar nesil böyle yetiştirilir

Kindar nesil böyle yetiştirilir

Devamını Oku
30.06.2018
Durum budur…

Durum budur…

Devamını Oku
26.06.2018
Yarın ve ötesi

Yarın ve ötesi

Devamını Oku
23.06.2018
Paçalardan akan ne?

Paçalardan akan ne?

Devamını Oku
19.06.2018
Kibrin otokrat hali

Kibrin otokrat hali

Devamını Oku
16.06.2018
Siyasette yalan ve yanlış

Siyasette yalan ve yanlış

Devamını Oku
12.06.2018
Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Tayyip Erdoğan pişman mıdır?

Devamını Oku
05.06.2018
Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Gazeteci istihbaratçıyla işbirliği yapınca...

Devamını Oku
02.06.2018
Dindaş/ırktaş demokrasisi

Dindaş/ırktaş demokrasisi

Devamını Oku
29.05.2018
Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Cumhurbaşkanı koruması PÖH’e teslim

Devamını Oku
26.05.2018
Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek

Devamını Oku
22.05.2018
HDP’nin alacağı oyun önemi

HDP’nin alacağı oyun önemi

Devamını Oku
19.05.2018
AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

AB Sayıştayı’ndan YİP uyarısı

Devamını Oku
15.05.2018
Enkaza işaret etmek yeterli değil

Enkaza işaret etmek yeterli değil

Devamını Oku
12.05.2018
Diktatörler seçimle gider mi?

Diktatörler seçimle gider mi?

Devamını Oku
08.05.2018
HDP kilit parti olabilir

HDP kilit parti olabilir

Devamını Oku
05.05.2018
Seçim öncesi 1 Mayıs

Seçim öncesi 1 Mayıs

Devamını Oku
01.05.2018
Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Uzatmalı iktidar Ermenistan’da beş gün sürdü

Devamını Oku
24.04.2018
Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Ahlak düşkünlüğü siyaseti ve huzur ihtiyacı

Devamını Oku
21.04.2018
Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Başkanlığı bir türlü bırakamayanlar

Devamını Oku
17.04.2018
Trump’ın kuyruğundaki Macron

Trump’ın kuyruğundaki Macron

Devamını Oku
15.04.2018
Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Fransa’da yeniden laiklik tartışması

Devamını Oku
14.04.2018
Satranççıya karşı tavlacı

Satranççıya karşı tavlacı

Devamını Oku
10.04.2018
Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Seçimli tek adam olmanın bazı zorlukları

Devamını Oku
07.04.2018
Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime

Devamını Oku
03.04.2018
Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Macron SDG’ye hangi vaatte bulundu?

Devamını Oku
31.03.2018
Irkçılığı besleyen yalan haberler

Irkçılığı besleyen yalan haberler

Devamını Oku
27.03.2018