Muharrem İnce, pazartesi günü Diyarbakır’da miting yapacak. Tekirdağ, Balıkesir, Bağdat Caddesi iyi de, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı kolu-kanadı kırık, temsilcileri cezaevinde olan Diyarbakır tarafından nasıl karşılanacak?
Gayet güzel. Bence Diyarbakır, partisine, geçmişine bakmadan Muharrem İnce’ye sıcak bir ‘Hoş geldin’ diyecektir.
Diyecektir çünkü İnce’nin özgüveni var; demokrasi vaat ediyor ve Kürtlerin sıkıntılarını anladığını söylüyor. Kimsenin bu ortamda daha büyük beklentisi yok. Tahminim, Diyarbakır halkı, İnce’nin normalleşme vaadine ‘Başım, gözüm üstüne’ diye cevap verecek, mührü birinci turda kendi partisine, yani HDP’ye, ikinci turda da çekinmeden İnce’ye basacaktır.
CHP adayının o gün hapisteki meslektaşı ve siyasi rakibi Selahattin Demirtaş’ın evini ziyaret ederek Başak Demirtaş’ın çayını içecek olması, güzel bir jest.
Kimileri bunu ikinci tur için bir taktik olarak yorumluyor. Oysa İnce, başından beri Selahattin Demirtaş ve HDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasına karşı çıkmıştı. Tavrında herhangi bir tutarsızlık yok.
Nereden mi biliyorum? Tesadüf eseri, milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırıldığı 20 Mayıs 2016 günü Meclis’teydim. Demokrasi tarihimiz için bir kara lekeydi o gün. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ısrarla Meclis’in bu adımı atması için bastırıyordu. AKP’de bu hamlenin yanlış olduğunu düşünen 40-50 kişilik bir grup vardı ama korkudan ağızlarını açamıyorlardı.
İktidar, AKP içinde fire olabileceğini bildiği için Saray’a yakın 5-6 milletvekilini oy kullanılan kabinlerin dışına yerleştirmişti. Meclis tarihinde görülmedik bir manzaraydı. Parti komiserleri, oy veren AKP’li vekillerden oylarını göstermelerini istiyor, cep telefonuyla belgeliyordu. Muazzam bir baskı vardı.
O zamana kadar AKP’nin fire vereceği üzerine hesap yapan CHP yönetimi, o gün tarihi bir hata yaptı. AKP ve MHP’nin oyları her şeye rağmen anayasa değişikliğine yetmiyordu; iş referanduma gidecekti. O noktada CHP referandumu engellemek için CHP’li bazı vekillere ‘Evet’ oyu kullandırdı. Genel merkeze yakın bir grup ‘Evet’ deyince, HDP’lilerin dokunulmazlığı kalktı.
Oylama sonrasında Meclis bahçesinde gördüğüm Muharrem İnce, öfkeden küplere binmişti. O gün Cumhuriyet’te gördüğüm sahneyi şöyle aktarmışım: “Az sonra yanımıza Muharrem İnce geldi. Sanırsınız ki ulusalcı bilinen İnce, ‘Evet’ oyu vermiştir. Hayır, tam tersine Muharrem İnce öfkeyle ‘Genel merkez 20 kişiye evet verdirdi’ diyerek cebindeki beyaz ve yeşil pulları çıkardı (yani sandığa kırmızı hayır oyu atmış) ve tasarıya karşıtlığını anlattı.”
İnce, böyle anti-demokratik bir hamlenin Türkiye’ye hayrı olmayacağını düşünüyordu. Yandaş medyadan gelen “CHP terörü destekliyor” propagandasını da iplemiyordu. Oylama sonrasında gidip herkesin gözü önünde Meclis bahçesinde Selahattin Demirtaş’ın yanına oturdu. ‘Sizde tecrübeli arkadaşlar var. Cezaeviyle ilgili tüyo var mı’ diye espri yaptı. Herkes acı acı güldü.
Tahminim Demirtaş ve HDP’liler, o günkü fotoğraf karesini unutmamıştır.
Diyarbakır’a dönelim. O dönem olduğu gibi pazartesi günü de yandaş basın “CHP terörle birlikte hareket ediyor” diye sabah-öğlen-akşam bas bas bağıracaktır. İktidarın seçime iki hafta kala son kozu, Kasım 2015 benzeri bir psikolojik ortam yaratmak olacaktır.
İnce’nin kişilik itibarıyla bu tarz ithamlara pabuç bırakacak biri olduğunu sanmıyorum. Özgüveni yüksek.
O yüzden de tahminim, seçime kadarki son virajda bütün oyun, Meral Akşener üzerine olacak. Bir yandan HDP’yi öcüleştirme, terörle özdeşleştirme, diğer yandan da bitmeyen bir propagandayla Meral Akşener’in ikinci turda Muharrem İnce’ye destek vermesinin önünü kesmeye çalışacaklar.
Kemerlerinizi bağlayın ve hep birlikte bu oyunun sonucunu izleyelim...
"Akşener'in İnce'yi desteklemesinin önünü kesmeye çalışacaklar"
Yazarın Son Yazıları
Yaklaşan facia
Yalancı bahar mı ikinci bahar mı?
Bu mu devlet aklı?
Lale Devri bitti!
Mutsuzluk beter umutsuzluk daha beter
Avrupa ile yakınlaşmak için
Trump, Brunson’la ilgili ne demiş?
Alis harikalar diyarında
Türkiye ile ABD arasında tarihin en büyük krizinde gerilim düşüyor. Henüz bir “el sıkışma” olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Formül, iki ülkenin de aylardır konuştuğu “Andrew Brunson-Hakan Atilla” takası. Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi karşılığında Atilla bir süre sonra Türkiye’ye gelecek.
Brunson yaptırımları ve devam eden pazarlıklar
Brunson’la takas fikri kimden çıktı
Al Papaz’ı ver Halkbank’ı
Sessizlik
Bir demokrasi kendini nasıl savunur?
Batı’yla pazarlık
Osmanlı bu değildi
Yeni dönem ne olur?
Dünya karıştıkça biz geriliyoruz
Hüzün
Sonuçlara bir de böyle bakın
Kazanacağız
25 Haziran Türkiye’si
Emanetim sende saklı
İki seçim arası
MERKEL: Kendine gel! TRUMP: Dükkân benim
Oyun büyük
Ver Papaz’ı, Al Münbiç’i
Ben sana iktidar olamazsın demedim...
Sessiz çoğunluk
Burası Rusya değil kardeşim
Ne yapmalı?
Dip dalga ne gösteriyor?
Baskıda kaosa geçiş süreci
Dışarıda olan seçimi nasıl etkiler?
Attım bunu cebe
Bilinenler, bilinmeyenler
Piyesin son sahnesi
Diktatörlüğün sıradanlaşması
CHP’nin zor kararı
İki çift lafım var...