İstanbul’daki 61 okulun ismi var önümde. Seçim günü o okullarda 1. sınıf Emniyet müdürleri görev yapacak. Amaçları, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatını yerine getirmek...
Ne mi demek istiyorum? Anlatayım...
Bakan Soylu, “Hayatımda ilk defa gördüm” diyerek Oy ve Ötesi’ne dair şunları söyledi:
“Sandıklarda siyasi partilerin birer temsilcileri ve müşahitleri olabilir. Oy ve Ötesi diye bir dernek orada olamaz. Bunların oraya girip sandıklarda oy kullanan insanlara baskı yapmaları seçim hukukuna aykırıdır. Siz Gezicisiniz, biz sizi biliyoruz. Siz seçimi karıştırmak için oradasınız.”
İçişleri bakanı “YSK acilen müdahale etmelidir” diyerek de çağrıda bulundu.
YSK’ye bakıyorum. 135 sayılı genelgesi seçim öncesi Resmi Gazete’de yayımlandı. İşte o genelgenin 19. maddesi şöyle diyor:
“Sandık çevresinde, sandık kurulu başkan ve üyeleri, adaylar, milletvekilleri, o sandık bölgesinde kayıtlı seçmenler ve o sandıkta görevli müşahitler ile bina sorumluları ve çağrı veya ihbar üzerine gelen görevli kolluk güçlerinden başka kimse bulunamaz.”
Zaten Oy ve Ötesi de tam da bu genelgeye yani yasaya dayanarak varlığını sürdürüyor.
Malum, sandık başında olmak için bir siyasi partinin müşahidi olmak gerekiyor. Oy ve Ötesi de partilerden aldığı müşahitlik kartını kendisine başvuran gönüllülerle paylaşıyor. Yani, köprü görevi görüyor. Özetle, o insanlar Oy ve Ötesi adına değil yasal parti müşahidi olarak seçim güvenliği için denetim görevini yerine getiriyor.
Demem o ki Soylu’nun “uygun gördüğü” siyasi partilerin müşahitlerine, Soylu’nun müdahale çağrısında bulunduğu YSK’nin kendisi izin veriyor.
Bunları büyük ihtimalle biliyordunuz. Gelelim, bilmediklerinize...
KILIÇDAROĞLU İÇİN ÖZEL ÇALIŞMA
Normalde, seçim günü okullarda güvenlik için komiser ve komiser yardımcısı görevlendirilirdi. YSK’nin de bu konuda bilgisi ve izni olurdu.
Ancak öğrendim ki...
Emniyet Genel Müdürlüğü ile valilikler aracılığıyla İstanbul, Ankara ve İzmir’de bu pazar günü için özel bir görevlendirme yapıldı. Buna göre, 1. sınıf Emniyet müdürü olan polis başmüfettişleri de seçim günü üç büyük kentte belirlenen okullarda hazır bulunacak.
Örneğin, sadece İstanbul’un 19 ilçesindeki okullarda 61 polis başmüfettişi görevlendirildi.
Peki, amaç ne?
Emniyet müdürlerine verilen sözlü talimatta, Oy ve Ötesi aracılığıyla gelen müşahitlerin sandık çevresine yaklaştırılmaması istenildi.
Hukukta ve görev tanımında yeri olmayan bu kararın uygulanacağı okulları inceliyorum...
Neredeyse hepsindeki katılım oranı yüzde 91 düzeyinde. Yani, seçmenler vatandaşlık görevine yoğun bir şekilde sahip çıkmış.
İşin çarpıcı yanı ise şu:
Misal, İstanbul’un bir ilçesindeki birinci turda kullanılan oy oranlarını inceliyorum...
Kılıçdaroğlu küçük bir oranla Erdoğan’a karşı birinci çıkmış.
İşte bu pazar o ilçedeki 7 ayrı okula polis başmüfettişleri görevlendirildi.
Özel görevlendirmenin yapıldığı okullardan birine bakıyorum: İlk turda yüzde 92.51 oranında katılım olmuş. Kılıçdaroğlu 13 bin 169 oyla, 7 bin 462 oy alan Erdoğan’ın önüne geçmiş.
Bir başka örnek...
İstanbul’un başka bir ilçesinde Erdoğan büyük farkla Kılıçdaroğlu’nun önüne geçmiş. Lakin o ilçedeki bir okulda Kılıçdaroğlu 13 bin 335 oy alarak 10 bin 8 oy alan Erdoğan’a karşı birinci çıkmış. Şimdi o okuldan da bir Emniyet müdürü sorumlu olacak.
Örnekler uzatılabilir. Ama sanırım anlaşıldı.
Büyük kentlerde Kılıçdaroğlu’nun oy potansiyelinin yüksek olduğu okullar için İçişleri Bakanlığı özel bir görevlendirme yaptı. Görünen o ki 1. sınıf Emniyet müdürleri o okullarda Oy ve Ötesi üzerinden gelen yasal müşahitleri sandığa yaklaştırmamak için bir çaba içinde olacak.
Aslında 28 Mayıs’ta biraz da böylesi kararları oylayacağız.
