Sadık Albayrak’ın askıdaki kılıcı
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Sadık Albayrak’ın askıdaki kılıcı

03.10.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Don Kişot ne güzel söylemiş: “Saraylı şövalyeler, odalarından, saraylarının kapısından dışarı çıkmadan, bir haritaya bakarak, hiç masrafsız, sıcak, soğuk, açlık, susuzluk nedir bilmeden bütün dünyayı gezerler. Halbuki bizler, yani gerçek ve gezgin şövalyeler, güneş, soğuk, rüzgâr, tabiatın her türlü şiddeti, gece gündüz demeden kâh yaya kâh at sırtında, bütün dünyayı kendi adımlarımızla arşınlarız.”

Geçen perşembe, Sadık Albayrak’ın 50. yazarlık yılı anısına çıkan kitabı anlatmıştım. Cuma günü telefonumdaki ses, “Sadık Bey sizinle konuşmak istiyor” deyince “Eyvah” dedim. Çünkü metrodaydım. Telefon kesiliyordu. Müsaade istedim. İndiğimde ben aradım.

Açık söyleyeyim, karşımda öfkeli bir ses bekliyordum. Kalkanımı hazırlamıştım. Öyle ya, bir gün önce kitabı hakkında onu sevenleri kızdıran bir yazı yazmıştım. 

Oğullarıyla da aram iyi değildi. Şikâyetleriyle defalarca yargılanmakla kalmamış, onların savcılarının marifetiyle, uydurma suçlamalarla tutuklanmıştım.

‘FİKİR HÜRRİYETİ ÇOK ÖNEMLİDİR’

Gelgelelim...

Sadık Albayrak hiç orada değildi. Tam tersine, yazıyı okuduğunu, memnun olduğunu söyledi. Üstüne teşekkür etti.

Biliyorum, Albayrak bir İslamcıydı. Solcularla, Atatürkçülerle hatta radikalliği nedeniyle Erdoğan’la bile karşı karşıya gelmişti. Ancak sözleri bir ironi değildi. “Solcular 141-142’den yargılanıyordu. İslamcılar 163. maddeden. Ben 15 sene 163. madde ile uğraştım. Kitap yazıyordum, soruşturma açılıyordu. Yetmiyor, yeni baskılarına da açılıyordu” diye başladığı sözü devam ettirdi: “Babıâli Yokuşu’nu iyi bilirim. Her fikirden insanla konuştum. Asla fanatik davranmadım.”

Milli Gazete’de yazarlık yapmıştı. Ama ambargolar nedeniyle uzun süre basın kartı alamadığını anlattı. Gazete sahipleri sendikasının gücü sayesinde, istediğine basın kartı alabildiğini, sakıncalı gazetecilerin ise buna gücünün yetmediğini söyledi. Ona göre, gazeteciler örgütlenmedikçe bu böyle sürecekti.

Sadece bu kadar değil...

Sadık Albayrak’ın nasıl Sadık Albayrak olduğunun hikâyesini o başka türlü anlatıyordu:

“Fikir hürriyeti çok önemli. Ben sinema eleştirisini Milliyet gazetesinin sayfalarından öğrendim. Fikri gelişimimde Cumhuriyet gazetesinin ikinci sayfasındaki Olaylar ve Görüşler etkili oldu. Spora başka türlü bakmayı başka bir gazeteden öğrendim. Böyle geniş bir kültür olursa sağlıklı ve huzurlu bir ortam olur.”

Kuşkusuz bugün orada değildik ki sözünü “Memlekette önce kültür rönesansı yapmak lazım” diye bitirdi.

SİLİVRİ’Yİ YIKTILAR DAHA BÜYÜĞÜNÜ YAPTILAR

Sadık Albayrak, 12 Eylül’den sonra mahkum olmuş, dokuz ay Silivri Cezaevi’nde yatmıştı. Benim aynı cezaevinde iki kez, toplam iki sene kaldığımı hatırlattım. Albayrak, o dönem koğuşlarının 28 metrekare olduğunu, 26 kişi kaldıklarını söyledi. “Çıktığımda, bu cezaevi yıkılmadan bir daha Silivri’ye gitmem demiştim, yıktılar da daha büyüğünü yaptılar” derken gülümsediğini, sanki ahizenin bu tarafından gördüm. 

Sadık Albayrak devam etti:

“1. Ordu Sıkıyönetim Mahkemesi’ne yargılanmaya gitmiştim. Çay ocağında sigara içerek duruşmayı bekliyordum. Öte yandan solcu gençleri getirdiler. Bilmem hangi örgüttenler. Tek tip elbiseyi reddetmişler. Jandarmalar, duruşmaya şort atlet getirmişler. İçlerinden bir kızcağız yanaştı, ‘Abi sigarandan bir fırt alabilir miyim’ dedi. Hemen uzattım. Bir fırt, bir fırt, bir tane daha derken jandarmalar çekti götürdü. Bunca yıl sonra, o kızın gözlerinin altındaki morluk hâlâ gözümün önünde. Benim için insan unsuru, insan yaşamı önemli, sağ-sol değil.”

ERDOĞAN SİGARA GETİRİRDİ

Daha önce hakkında bir yazı daha yazmıştım. Okuduklarımdan, tiryakiliğini biliyordum. Malum, cumhurbaşkanı sigara içenleri tefe koyuyordu. Konuyu oraya getirince yanıt verdi:

“Ben hocadan fetva aldım: Kalpte iman kafada duman lazım. Necip Fazıl da çok sigara içerdi. Günah derlerdi. O da ‘Benim için kendini yakan sadece odur’ diye cevap verirdi.”

Konu; sigara ve cumhurbaşkanı deyince elbette diplomaya geldi. Halk TV’deki programımızı izlemişti. Konuk Rafael Sadi, Erdoğan’la okul arkadaşı olduğunu hatırlatınca diplomasını sormuştum. Sadi, Erdoğan’ın diploma alıp almadığını bilmediğini söylemişti. “Şirin Hanım’a ve Emin Bey’e selam söyle” diyen Albayrak’ın bu konuda sözü vardı:

“Silivri’de yatarken 15 günde bir ziyaretçi gelirdi. Gelenler sigara getirirdi. Çoğu kaçak sigaraydı. Benim ziyaretçim ise o sıra Hasdal’da asteğmen olan Recep Tayyip Erdoğan’dı. Herkese sigara paket paket gelirdi. Erdoğan, kantin subayıydı. Bana kartonla ‘Silahlı Kuvvetler sigarası’ getirirdi. Yüksek tahsili olmasa subay olabilir miydi?” 

YAYLALAR FİLİSTİN’E DÖNDÜ

80 yaşındaki Sadık Albayrak uzun süredir yazmayı bırakmış, doğduğu topraklara geri dönmüştü. “Okuma yazmayı, burada, kömürle duvara yazı yazarak öğrendim. Beş yaşımda duvarlara ‘Sadik sever guzeli’ yazardım” diyerek güldü.

Yaylada sakin bir hayat sürmesinin hikâyesini de anlattı:

“40-50 eserim var. Yıllarca insanın kitabını yazdım. Şimdi tabiatın kitabını yazıyorum. Kapımda Rahman suresi asılı. ‘Bitkiler ve ağaçlar, ikisi de secde ederler’ yazıyor. Kapıya Nâzım Hikmet’in de şiirini astım: Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine...”

Yine de şikâyetçiydi. Çünkü anlattığına göre beton düzeni Karadeniz’in yaylalarına kadar uzanmıştı: “50 sene önce buralar ormandı, şimdi Filistin’e çevirdiler. Her yere inşaat yapıyorlar. Cumhurbaşkanı ne derse desin alt kademeler doğayı katlediyor. Sağı solu yok bu işin, hepsi yapıyor.”

KONUŞMAKTAN KORKMAMAK LAZIM

Albayrak, yaylaya yerleşmesi sayesinde köklerini keşfettiğini anlattı. Bir sahanın arkasında yazan, bir tapu senedinde geçen isimlerden yola çıkıp dedelerinin haritasını çıkardığını söyledi. Benimkini de sordu. Babamın Urfalı olduğunu, ondan öncekilerin de Elazığ tarafından geldiğini söyleyince sözlerine devam etti:

“15 sene Diyanet mensubuydum. Osmanlı ulemalarını anlattığım beş ciltlik kitabım var. Şimdi burada çalışıyorum. Ona üç cilt daha ekleyeceğim. Harputlu bir âlimi okuyorum. Kürt dili grameri yazmış. 1907’de Abdülhamit’e sesleniyor: ‘Kürdistan dağlarında insanlar cehalet içinde yaşıyor.’ Bunu bugün çocuklarımıza okutabiliyor muyuz? Okusunlar da öğrensinler, bilgin olsunlar. Benim kitabımda Yemen’den Kosova’ya 55 tane kadı-müftü var. Kürtlüğünü inkar etmeyen, anadilim Kürtçe diyenler de var. Bunları konuşmaktan, kültürünü ortaya koymaktan, geleceğe aktaracak ürünler vermekten korkmamak lazım. Bir kimlik sorunu var. Bu memleket hepimizin.”

Sadık Albayrak, bana da kitap tavsiyelerinde bulundu. Selam ile telefonu kapattık. 

KILIÇLARIN YERİNDEKİ HANÇERLER

Beklemediğim bir konuşma beklemediğim gibi bitmişti. Beni de düşündürdü.

Sadık Albayrak, cumhurbaşkanının “Ağabey” diye hitap ettiği dünürüydü. Ben ise Erdoğan’ın sık sık hedefi oluyordum. Sadık Albayrak, İslamcı gazetelerde yazmıştı, ben Cumhuriyet’teydim. Neredeyse yarı yaşındaydım. 

Gelgelelim, başka da karşıt da olsak kılıç keskinliğindeki kalemiyle, onun “düello kuşağından” olduğunu söylemeliyim. Hayır, biz yendik diyemiyorum. Birbirimizin kılıcının ucunu tatmadık. Siyasal İslamcı ütopya, sadece Türkiye’de değil, geniş bir coğrafyada, hayatın kendisine kaybetti. İktidarlaşınca ve tabii saraylaşınca; dava yerini paraya, iman ise betona terk etti. Haliyle düello kuşağının kılıçları, yerini hançerlere bıraktı. Sadık Albayrak, yazarlığı bırakıp Karadeniz’in yaylalarına çıkarak belki de temelinin atılmasına tanık olduğu bir binanın enkazının altında kalmaktan kurtulmuştu.

Seyyid Hamid, askıya terk ettiği kalemine nasıl seslenmişti:

“Dokunmasın kimse sakın,

Çünkü benim bu düello.”

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025