163’ten irtica açılımına, AYM düşmanlığına ölüm yolculuğu

163’ten irtica açılımına, AYM düşmanlığına ölüm yolculuğu

01.04.2021 06:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bir ressam olarak konuşuyorum, güzel bir manzara resmi, yavaş yavaş eklenen küçük fırça darbeleriyle, siz fark etmeden nasıl bir meydan muharebesine çevrilebilir, çok iyi bilirim. Bir orman, “imarı çıktı” kılıflarıyla nasıl parsel parsel talan edilir, bir sahil nasıl işgale uğrarsa, aynen öyle... 

Birileri bizi enayi yerine koyuyor, hem de hiçbir rahatsızlık hissetmeden. Bizler de çeşitli konulara tepkilerle bir nevi deşarj olup hızla değiştirilen esas tablo hedefini gözden kaçırıyoruz. 

İKTİDAR, 7. VİTESTE ATATÜRK’Ü SİLMEKLE MEŞGULKEN...

İktidar, Atatürk Türkiyesi’nden uzaklaşma hızında altıncı vitesten yedinci vitese geçti. Her yerde, her noktada yapılan ağır müdahalelerin bazıları çaktırmadan bazıları ise abartılı şekilde, filin zücaciyeci dükkânına girmesi mantığıyla yapılıyor. Ulu Önder ve Cumhuriyetimize karşı yapılan bütün bu akıl almaz silme operasyonu sürerken de arada “Gazi Mustafa Kemal”, “değerli Atatürk”, “Cumhuriyeti kuran gazi ve şehitlerimizin büyük özverileri unutulmayacak” şeklinde, acının farkına varmamamız için damardan belirli dozlarda uyuşturucular veriliyor. Suda haşlanırken, ölüm seviyesine geçecek kurbanın son tepkilerini etkisiz hale getirmek için zerk edilmiş dozlar bunlar. “Merak etmeyin bir şey yok; Cumhuriyet, Atatürk ve bildiğiniz Türkiye yola aynen devam ediyor”. Zaten halkın beyninin yarısı Covid’den nasıl korunacağı ile diğer yarısı da ay sonunu getirme dertleri ile mücadelede; geri kalan küçük bölümü de futbol kavgaları, sosyal medya oyalanmaları, aile içi sevinçler/ölümler ile kaplanmışken, TSK’ye veya askeri okullara girişte hangi kelimeler silinmiş yerine hangi cümleler konmuş, 85 yıllık Montreux Anlaşması gibi konuların ölümcül önemleri fark edilemiyor. İktidarın verdiği ara uyuşturucu dozlarının doğal tamamlayıcısı da tabii ki günlük diğer gündemler... 

Bakın, sizleri iki dakikalığına 1988-1990 arasındaki yıllara götüreceğim. Bugün bize dayatılan, zoraki kabuk değiştirmelerle ortalığı kan revan içinde bırakan Atatürk ve Cumhuriyetten uzaklaşma sürecinin akıl almaz ilk adımı neydi? 141. ve 142. maddeler ile beraber, şeriat propagandasını yasaklayan 163. maddenin de Türk Ceza Kanunu’ndan çıkarılıp atılması! “Demokratikleşiyoruz” makyajı altında yapılan bu değişikliğin yaşanmaması için rahmetli Muammer Aksoy, Türkan Saylan, Aysel Ekşi ve mücadeleye hâlâ devam eden Oktay Ekşi, Yekta Güngör Özden ile sayısız hukukçu ve kitle örgütü önderi ile beraber büyük bir mücadele verdik. Maalesef, biraz da içten hançerlenerek, bu savaşı kaybettik. Özalizmin göbeğinde, herkesin bozuk düzenden nasibini almakla meşgul olduğu bir süreçte, bir kısım demokrat insan da saf bir şekilde bunun eski kalıplardan kurtulmak için atılmış bir demokrasi adımı olduğuna kendilerini inandırmışlardı.

BUGÜN YAPILMAYA ÇALIŞILAN, ORDU DÖNÜŞÜM FELAKETİ

Bugün, 163. maddenin yok edilişinin 31. yılında, “irtica tanımı muğlak” bahanesiyle, harp okulları ve astsubay yüksekokullarına giriş şartları arasında bulunan “irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olmak” hükmünün kaldırılması ve bunun yerine “terör örgütlerine veya milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen gruplara üyelik, iltisak ya da irtibatı bulunmamak” şartı getirilmesi artık bu ilk korkunç adımı tamamlayan son ölümcül fiyonk niteliğinde.

Bahçeli’nin, “Madem irticai faaliyetlere karşı bu kadar hassastınız, o zaman FETÖ’nün 1980’li yılların başından itibaren askeri okullara nasıl sızdığını, örgüt üyelerinin nasıl kamufle olduklarını, ne çabuk hafıza kayıtlarınızdan çıkardınız?” şeklindeki 15 Temmuz’a gönderme yapan bilgi ve mantıktan uzak yorumu da “gerekçe-sonuç” bahaneleriyle bu korkunç operasyonu küçümsemeye ve aradan geçirmeye yönelik bir çabadan başka bir şey değil. İrtica ile beyni yıkanmış veya bu kökenden gelen bir aile yapısına sahip birinin TSK’ye sokulması, “Laiklik kaldırılsın, faiz yok edilsin, İstanbul Sözleşmesi feshedilsin” diyen imamlardan çok daha farklı bir çöküş yaratır. Bu değişikliği savunanlar, devletin ağır silahlarını irticanın eline veriyor. İleride bu güce erişen laiklik, çağdaşlık ve demokrasi düşmanı insanlar bu silahları kendi halkına karşı yönelttiği veya tehdit unsuru olarak ortaya koyduğu zaman, kim kafasını nereye vuracak? Yeniden bir “kandırılma sorunsalı” mı dinleyeceğiz? Engin Altay ve Özgür Özel bu olayın vahametini ortaya koymak için gecesini gündüzüne katıp duyarlılık oluşturmaya çalışıyor, ben ise aklı başında her siyasiden bu ivedi ve cesur tepkileri vermelerini, masaya yumruklarını vurmalarını bekliyorum. Özellikle, sağ kökenden gelip ana muhalefet partisine girmiş insanlardan da bu ağır konuda çok daha net ifadeler görmek istiyorum. Bu konu, yoğun bakımdaki bir hastanın oksijen maskesini çıkararak onu ölüme taşımaktan farksız bir hamle! Abarttığımı mı zannediyorsunuz? Üzülerek hatırlatayım ki, 40 yıldır “paranoya” diye eleştirilen her görüşüm haklı çıktı. Hem de haksız çıkabilmek için bu uğurda ömrümüzü ters dalgaları durdurmaya adamışken... Fark şu, Silahlı Kuvvetlerimizi adeta yok etmek isteyen bu hamle gerçekleşirse, 5-10 yıl sonra yine bu doğruları haykıran bizler haklı çıktığımız zaman, size seslenebileceğimiz mecralar da olamayacak! Bizi dibine atmak istedikleri çukurun derinliğini ve geri dönülmezliğini daha nasıl anlatabilirim?

SON DAKİKA: DEVLETİN AYM’SİNİ DE KAPATABİLEN BAHÇELİ!

Son dakika gündemi: AYM’nin HDP dava dosyasını Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na iade edip yeniden düzenlenmesini talep etmesinin ardından, Bahçeli’nin “HDP’nin kapatılması kadar Anayasa Mahkemesi’nin de kapanması artık ertelenemez bir hedef olmalıdır” sözleri, artık gözlerin nasıl köreldiğini bize mükemmel şekilde göstermektedir. Bu yaşanan, “folie des grandeurs” tutkusuna girenlerin, nasıl kendilerini devletten üstün görebildiğinin kanıtıdır.

Yapmaya çalıştığım, konunun günlük siyasi bir olay olmadığını anlatmak ve bu büyük operasyonun hangi yöntemlerle yaşama geçirileceğinin kodlarını deşifre etmek. 

Siyasette, insan ilişkilerinde, sanatta, toplumsal olaylarda, durumlar ve değişimler vardır. 1981’de yaptığım “Durum ve Değişim” serisinin ana konusu budur. Durumlar, bazen direkt fark edilir bazense yavaş yavaş gelişir; çok önemli görünmeden, arada en fazla homurdanmalara neden olacak şekilde dev bir tsunaminin hazırlık safhası olurlar. Değişimlerde ise deprem olmuş gibi, ülkeler, rejimler, hayatlar, toprak her şey altüst olabilir, göçük altında kalınabilir ve hiçbir şey anlayamamış insanlar “Bunlar da nereden çıktı, alt tarafı şurada ‘dolar çıktı dolar indi’ diye oyalıyorduk” diye bakakalırlar, bilmem anlatabildim mi?

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025