Hangi CHP, Ayasofya’ya tepki vermeyi unuttu?

Hangi CHP, Ayasofya’ya tepki vermeyi unuttu?

16.07.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

CHP’nin çoğu üyesini üzen, neredeyse sadece yöneticiler ve seçilmesi istenen adayların katılacağı kurultayla Ayasofya olayı birbirinden ayrılabilir mi?

Kılıçdaroğlu, partide Atatürkçülüğün ve laikliğin savunulması üstüne önemli bir cephe oluşturmadı. Kritik noktalara yerleştirdiği siyasetçilerin yarısı liberal, bir kısmı 10 Aralık hareketinden gelen, belki bir kısmı TESEV günlerinden beri dostluğunu sürdürdüğü isimler. Laiklik, Lozan, Kemalizm, Atatürk’ün kararları konusunda hassas bir CHP Genel Başkanı olsa, herhalde Ayasofya konusunda, “dine saygıyı” elden bırakmadan yeri göğü inletirdi. Bütün dünyanın hümanizmi, diplomatlığı ve filozofluğunu öve öve bitiremediği Mustafa Kemal’in, kültürlerin, dinlerin ve medeniyetlerin kesişme noktası İstanbul’da dâhiyane bir şekilde dengelediği bu hareketin kalıcı evrensel değerini CHP Genel Başkanı’nın algılayamaması hayret verici. Erdoğan’ın, Atatürk ve Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararı algılayamayıp kendini tutamayarak “Esasında tek parti döneminde alınan bu karar tarihe ihanet olmanın yanında hukuka da aykırıydı, çünkü Ayasofya ne devletin ne de herhangi bir kurumun malı değil, vakıf mülküdür” demiş olması üzücü ama pek şaşırtıcı değil. Diğer yandan Kılıçdaroğlu’nun “Açıyorsanız açarsınız. Bunu siyasi rant alanına dönüştürmek kadar büyük bir yanlış yok” sözleriyle yetinmesi ve CHP’nin parlamentoda hiçbir açık muhalefet yürütmemesi pes dedirtiyor.

90’ların ortasına kadar SHP ve özellikle Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, Atatürk’ün izlerine ve laikliğe yönelen tehlikeleri görmezden gelme üzerine kurulmuştur. 1989’da, Türk Ceza Kanunu’ndan şeriatçı propagandayı engelleyen 163. maddenin kaldırılması, SHP’nin Özal döneminde Atatürkçü sola attığı en büyük kazıktır.

Kılıçdaroğlu’nun seçtiği yol

Göreve gelişinin henüz 4. gününde verdiği demeçlerde “27 Mayıs’ı yapanlar şimdi utanıyor” demişti. Aynı şekilde “Dersim” olayına bakışı, “farklı” yaklaşımı, 2010 yılında verdiği “laiklik tehlikede değil” ve 2012’deki “yargıda cemaatçi yapılanma var diyemem” demeçleri, Kemalist bir CHP Genel Başkanı’ndan uzak bir profilin izdüşümleriydi. Öte yandan, Cumhurbaşkanı olarak Ekmeleddin İhsanoğlu’nu, Abdullah Gül’ü uygun görebilmek, 2018 seçimlerinde Haluk Pekşen ve Hüsnü Bozkurt gibi Atatürkçü çıkışlarıyla o dönem halkın gönlünü fetheden milletvekillerini tasfiye etmek, Hüseyin Aygün, Sezgin Tanrıkulu, Mehmet Bekâroğlu, Muhammet Çakmak gibi etnik siyaset yapan veya İslamcı kimlikleriyle bilinen insanları ana listelere almak, kesin bir ters kadro mühendisliğine işaret ediyor. Benzer birçok sebep, Sayın Kılıçdaroğlu’nun yakın tarihimizi, 20. yüzyıl CHP tarihini ve partinin soyağacını iyi bilmediğini, Türk siyasetinin köşe başlarına hâkim olmadığını ve sürekli tekrarladığı şekilde CHP’yi 1930’lardaki, 40’lardaki kimliğinden koparmaya çalıştığını göstermiştir.

Ayasofya konusunda CHP’nin veremediği tepkiler, geçmişte gösterdiği duruşlarla maalesef uyumlu! Atatürk’ün partisinde genel başkanlık yapan biri, büyük önderin en alkışlanacak evrensel boyutlu siyasi ve diplomatik hamlelerinden biri üstünden haddini aşan ve onu “tarihe ihanet etmekle” suçlayanlara karşı elini masaya vurup ayağa kalkamıyorsa, grup toplantısında Erdoğan’ı Danıştay’da yaşananlar konusunda ikiyüzlülükle suçlamakla yetinip, Meclis’te somut karşı duruş sergileyememişse, ne halkın nabzını tutabilmektedir ne de hangi koltukta oturduğunun farkındadır!

Meral Akşener ise camiye dönüştürme tartışmasında olumlu görüş sunmasına karşın, Erdoğan’ın bu sözlerine karşı gereken yanıtları en sert şekilde verebilmiştir. Bu, -başta Kılıçdaroğlu- herkes adına düşündürücüdür. Atatürk’ün Ayasofya’yı Cami-i Şerif olarak tescil ettiğini vurgulayan Akşener, “Bu gerçek ortadayken öyle hukuki hatadan söz etmek, daha da ötesi utanmadan tarihe ihanet yakıştırması yapmak, makamı ne olursa olsun kimsenin haddi değildir” diyerek, Atatürk kızına yakışan bir ders vermiştir.

Kılıçdaroğlu’nu ilgilendiren tek konu “Ben bu, konuda karşı durursam, daha sonra bu seçimlerde fatura olarak önüme konur mu, bana din düşmanı denir mi?” olmuştur. Aynen yakın geçmişte ne zaman alkol ve cinsel içerikli sansür, heykel saldırıları vesaire olduğunda CHP üç maymunu oynadıysa “Aman bana alkol veya çıplaklık düşkünü demesinler” diye çağdaş toplumda üzerine düşen tavırları göstermemişse, burada da CHP’nin oynadığı rol hiç farklı değildir.

Ali Rıza Öztürk’ün kritik ikazları

Eski CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, Danıştay kararının üç açıdan gayri hukuki olduğunu, (davacı derneğin dava açma ehliyeti bulunmaması, davanın 60 günlük süresinin geçmiş olması -evet, çünkü geçen süre 86 yıl!- ve aynı konuda daha önce açılmış davalarda verilmiş emsal ve kesinleşmiş hükümler bulunması) ve burada esas hedefin Atatürk Cumhuriyeti’nin Danıştay üzerinden tasfiye edilmesi olduğunu vurguluyor. “Bu karar ile karşıdevrimi pekiştirmenin, Lozan’dan rövanş almanın yolu açılmıştır. Atatürk’ün imzasının çöpe atılması değildir tek sorun. Sorun, Atatürk’ün kurduğu demokratik laik hukuk devleti olan Cumhuriyetin tasfiye ediliyor olmasıdır. Sorun, herkesin gaflet ve dalalet içinde seyrediyor olmasıdır.”

Bir hukukçu olmadığım için Sayın Öztürk’ün önemli sözlerini iki kaynaktan içerik olarak doğrulattım: Biri Sayın Yekta Güngör Özden, diğeri Sayın Sabih Kanadoğlu. 92 yaşındaki annem, Öztürk’ün çarpıcı yorumunu okuduktan sonra uyuyamıyorsa ve bu ortamda CHP Genel Başkanı bütün enerjisini kendisine muhalif hiç kimsenin giremeyeceği bir kurultay düzenlemeye verebiliyorsa, burada muhalefette ağır ve ciddi bir sorun var demektir. Şu ortamda, Atatürkçü duruş sergileyen her CHP’linin ısrarla kadro dışı bırakıldığı bir anlayış, bu insanların içeri girip muhalif duruş bile sergileyemedikleri bir kurultay ile çiftleşiyorsa, durum çok vahim demektir!

Behramoğlu’nun tarihe tokat gibi bıraktığı satırlar...

En son, Ayasofya konusunda işin tarihsel özüne dönersek: Gerçekten bugün kime neyi kanıtlamaya çalıştığımızı anlayamıyorum. Bizans’ı 567 yıl önce fethetmiş olduğumuz konusunda şüphe duyan mı var? Atatürk’ün evrensel “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyen duruşuna hiç mi hiç uymayan bu Danıştay kararıyla dünyanın tepkisi üzerimize çevrilmişken, Ataol Behramoğlu’nun dünkü makalesinden şu satırlara dikkat: “Kutsal olan evrenseldir. Herkesin eşi, çocuğu, mabedi, sadece onun değil bütün insanlığın kutsalıdır. Savaş hukuku bile, yenilenin en temel insan olma haklarını korumaya yönelik ilkelere sahiptir.. Yaşadığımız çağda, insanlığın bugününde, savaşta ya da barışta, kimden ve kime karşı olursa olsun, kutsalları çarpıştırmak, bir kutsal adına bir başka kutsala tecavüz, ayıptır, günahtır, suçtur, küçüklüktür.”

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025