Şahsen, kedilerimin başkanı olmayı yeğlerim!

Şahsen, kedilerimin başkanı olmayı yeğlerim!

30.07.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Acayip bir evrene atılmış yaşıyoruz! Şansımız şu ki, dünyanın gelmiş geçmiş en müthiş beyinlerinden birinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde dünyadaki misafirliğimizi geçiriyoruz, bu çok büyük bir gurur! Peki, neden bir asır geçtikten sonra kendimizi sürekli olarak ilkel bir gerilim içinde buluyoruz? İçinde bulunduğumuz coğrafyada şeriatçılarla, etnik bölücülerle, liboşlarla mücadele etmeye alışmışız; peki, Atatürk’ün partisinin içinde yaşadığımız bu akıl almaz dışlamalar nasıl izah edilebilir?

Kılıçdaroğlu, kimleri memnun edecek PM’yi kurdu?

Kılıçdaroğlu, CHP geniş bir seçmen tabanına açılsın diye partiyi deneme tahtası yaptı. Etnik siyaset yapanlar, ılımlı İslamcılar, eski Refah Partililer, 2. Cumhuriyetçiler, 10 Aralıkçılar, Atatürk’e alerji duyanlar... Bildiğiniz diğer isimlere yenileri eklenmeye devam ediyor. Bu profiller bizi nereye sürüklüyor? Ekmeleddin İhsanoğlu veya Abdullah Gül’e! Peki, Kılıçdaroğlu tarafından tasarlanan CHP listesinde kimlerin adı geçmiyor ve geçemez? Onur Öymen, Haluk Pekşen, Hüsnü Bozkurt gibi Atatürkçülüğü ile bilinen isimlerin... Her yöne doğru açılan Sayın Kılıçdaroğlu, gazetecilere, aydınlara, sanatçılara açılmayı (dostum Necdet Saraç hariç) aklına dahi getiremiyor! Mesela Ümit Zileli, Sinan Meydan, Uğur Dündar, Tevfik Kızgınkaya, Suay Karaman... Benzer isimleri tabii ki almıyor, çünkü ilginçtir ki Atatürkçülüğü tescilli, Cumhuriyetçi insan istemiyor. Kılıçdaroğlu’nun seçim hedefi “Aman mütedeyyin seçmenleri mutlu edelim. Babacan, Gül ve Davutoğlu’nu mutlu edelim. Eh, yurtdışında da zaten CHP’nin fazla ulusalcı Kemalist bir çizgiye kaymasını istemiyorlar, onları da mutlu edelim.” Peki, iyi de, Atatürkçüleri, solcuları kim mutlu edecek Sayın Kılıçdaroğlu? “CHP’li olmanın mutluluğu onlara yeter de artar bile!” Eminim böyle düşünüyorsunuz... Unuttuğunuz küçük bir detay var, ittifaklar döneminde bile seçmenlerinin üçte ikisi, temsiliyetine hiç önem vermediğiniz bu temel gruptan geliyor! Bu çok ağır bir çelişki. Lütfen üşenmeyin, kadın dernekleri ile konuşun, Atatürkçü Düşünce Derneği ile çağdaş eğitim vakıf ve dernekleri ile konuşun, Atatürkçü önemli gazetecilerle, yazarlarla, tarihçilerle konuşun. Yaptığınızı alkışlayan yüzde bir insan çıkarsa, ben bu yazıyı yırtmaya hazırım!

‘Kılıçdaroğlu muhalefeti yok etmiş’

Ülkemizde bu büyük bir başarı olarak gösteriliyor! Üstü kapalı veya açık olarak Kılıçdaroğlu’na alkış alkış alkış! Rakiplerini konuşturmaması ve yarışa gerek kalmadan kazanması bir başarı ise o zaman gerçekten tebrik etmek lazım! Kılıçdaroğlu, Baykal’ın parti içi muhaliflere göz açtırmama konusundaki taktiklerini geliştirerek çok daha başarılı formüller üretmiş, ama aynı Kılıçdaroğlu, Baykal’ın laikliğe, Cumhuriyete, Atatürk’e sahip çıkan ödünsüz tavrından hiçbir şey almamış. Size bir örnek... Kurultaydan birkaç gün önce kendini bilmez bir Diyanet İşleri Başkanı, Atatürk’e düpedüz lanet okudu. Ne beklersiniz? Kurultayda CHP Genel Başkanı’nın, Atatürk’e yapılan bu seviyesiz hakarete en sert şekilde karşı çıkmasını, kürsüyü adeta yumruğuyla dağıtmasını değil mi? Ne gezer! Varsa yoksa “Aman mütedeyyin seçmenler etkilenmesin, kapatalım geçer” mantığı ile topa girmemek...

Seçim zaferi nedir, ne değildir?

Bakın, bir siyasi parti lideri kaybettiği zaman gider rakibini alkışlar, destek sözü verir. Bunlar güzel ve gerekli hareketlerdir. Ne yazık ki, CHP’de düzen öyle kurulmuş ki, Kılıçdaroğlu yarattığı bu kabul edilemez ve yüz kızartan metotla, sağlığı elverdiği sürece bu kurultayları yarışmadan kazanacak. Neden mi? Gayet basit: Birbirini tamamlayan, ikisi de antidemokratik, birincisi gayri hukuki, ikincisi gayri etik iki gerekçeden dolayı!

2003’ten beri CHP genel başkan seçimleri gayri hukukidir, tüzüğe aykırıdır, tüzük net olarak genel başkan seçimlerinin “gizli oy açık tasnifle” yapılacağını ifade eder. Halbuki o yıl, Baykalcılar iktidarın ellerinden kaydığını gördükleri için, seçim günü zorla yaptırdıkları bir tüzük değişikliği ile gerekli imza sayısını dört misline çıkarıp bir de dünyada görülmemiş şekilde o değişikliği, sonuçlanmasına birkaç saat kalmış olan kurultayda uygulamaya koydular. Ayrıca bundan çok daha mantıksız ve partiyi tüzük inkârına götüren başka bir hamle daha yaptılar: Genel başkan adaylarından birine imza veren bir delegenin, diğer adaylara imza verememesinin iki sonucu var. Birincisi, mesela delege, üç genel başkan adayını dinleyip onlardan hangisinin programı aklına yatarsa, ona oyunu vermek gibi bir seçenek rahatlığını artık yaşayamıyor. İkincisi ise artık genel başkanlığa aday gösterme imzası ile genel başkanlık için oy kullanmak aynı anlama getirilmiş oluyor, yani isimler açık olarak kendi imzalarıyla bir adayı önerirken, bu aynı zamanda adeta oya dönüşüyor ve artık genel başkan resmen fiili olarak açık oyla seçilmiş oluyor, ki bu da ağır bir tüzük ihlalidir.

Gelelim işin kabul edilemez, gayri etik yönüne: Farz edelim, başkan olarak tüm güç elinizde... Belediye başkan adayları, milletvekili adayları veya il-ilçe başkanlarının hepsini siz seçiyorsunuz, bölgelerde kayıtlı tüm üyelerin oyu ile seçilmiyor. MYK toplantılarında, arkadaşlarınıza bir konuşma yapıp listeyi önlerine koyuyorsunuz! Sonra da sıra genel başkan seçimine geldiği zaman, sizin il ve ilçe başkanlığına, milletvekilliğe, belediye başkanlığına atadığınız kişiler, onların güçleri ile kontrol ettikleri delegeler ve yarattığınız tek odaklı sistem sayesinde onların genel başkan adayı olarak ilan edilip yarışmaya gerek kalmadan da kurultaydan başkan olarak çıkıyorsunuz! Sen benim sırtımı kaşı ben de senin sırtını kaşıyayım! Yaşanan bu. Ayrıca tesadüfe bakın ki, delegelere, siz veya seçtiğiniz parti meclisi adayları dışında hiç kimseye öneri imzası verilmemesi telkin ediliyor ve eli kolu bağlı delegeler değerli adaylardan ne İlhan Cihaner’e, ne Tolga Yarman’a ne de Aytuğ Atıcı’ya destek veremiyor. Her şey Baykal döneminden de daha kötüye giden bir parti içi demokratik çöküşe işaret ediyor. Sıfat ve paye dağıttığım delegeler ve onların kontrol ettiği arkadaşları, bana bir seçim zaferi getireceklerse, gerçekten ömür boyu ben böyle bir utanç yaşamayayım da, evimde küçük kedilerimin sevimli oylarıyla, onların başkanı seçileyim, 10 bin kere tercih ederim!

Bu kurultay, CHP’ye hiç yakışmadı ve bu istikamet isterse Kılıçdaroğlu’nu on kere daha başkan seçtirsin, heyecan, saygınlık ve kitleleri sürükleme kapasitesi taşımıyor. İçinden izleyemediğimiz kurultaya lütfettikleri şekilde son anda girip bütün bu gerçekleri 8 dakikaya sığdırarak herkese anlattığımda, yapılamayan genel başkan yarışı zaten bitmiş ve adaylar “adaylık konuşmaları”nı yapamadan evlerine dönmüştü.

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025