Savaş felaketinden uzaklaşma arayışları...

Savaş felaketinden uzaklaşma arayışları...

24.02.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Herkes bilgiç bilgiç senaryo analizleri yapıyor, Doğu-Batı, SSCB, Amerika, AB... Putin, istila edecek mi? Ruslar eski imparatorluk topraklarına mı dönmek istiyorlar, yoksa SSCB döneminin yapısının özlemi mi içindeler? Amerika ve Avrupa’nın ekonomik yaptırım tehditleri göstermelik mi, yoksa caydırıcı olabilir mi? İki tarafın askeri güçlerinin kıyaslanmasından bir sonuç çıkarılabilir mi? “Rusya’yı Batı finansından keseceğiz!” sözleri, Batılı ülkelerin Rus bankalarla ilişkilerini kesip tüm kredi yollarını kapatması ne kadar ciddi sonuçlar doğurabilir? Biden’ın söz ettiği ağır ekonomik yaptırımlar, Rusya’yı gerçekten durdurabilir mi? Ekonomik planda yapılan bu baskıya karşı Kremlin hangi kararı alabilir? Rusların, Avrupa’nın kendi doğalgazlarına duydukları büyük ve belki yeri doldurulmaz ihtiyacı, vanaları kesme tehdidiyle öne sürmeleri karşısında Batı ne yapabilir? Askeri, ticari, finansal, diplomatik katmanların dışında, enerji hepsini de etkileyebilecek çok ağır bir baskı aracı mı? Dünyanın anti Rus istilası kampanyaları Kremlin’in bugünlerde alacağı kararları etkileyecek mi? Soğuk Savaş, sıcak savaşı dizginlemeye devam edebilecek mi? NATO, olayı seyretmekle mi yetinecek? ABD ve Ukrayna dışişleri bakanlarının neredeyse aynı anda, “Yaşananlar İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da en büyük savaş ve felaket tehdidi” sözleri, sıcak savaş olasılığının gerçekten arttığının doğrudan bir habercisi mi? Yoksa  NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in, “NATO müdahale gücü en yüksek seviyesinde, yüzün üzerinde jet alarmda bekliyor” sözleri, ciddi bir somut askeri direnişten mi söz ediyor? Bunlar blöf değilse bile göstermelik sözlerden mi ibaret? Ayrılıkçı bölgelerin bağımsızlık kararından sonra Rusya Ukrayna’yı istila eder mi? Bu iki bölgeye giren askerler, Kyiv’e yürür mü? (Nasıl biz “Türkiye” denmesini istiyorsak onlar da başkentlerinin adının bu şekilde anılmasını istiyorlar, Kiev olarak değil.) Birleşmiş Milletler (BM), “Putin kararlılığımızı test ediyor” derken aba altından sopa mı gösteriyor?

SAVAŞ, NE PAHASINA?

Büyük havalı masalarda, yüzlerce kamera önünde tanklardan, istilalardan, bombardıman gücü yüksek jetlerden söz etmek çok kolay. Zaten biliyorsunuz, dünyada bu kararları alan kişiler, savaştan doğrudan etkilenmeyen politikacılar. Meşhur tezimi tekrarlıyorum: Dünyada şayet BM’den tek bir büyük yaptırımlı karar çıksaydı ve birbirine savaş ilan eden iki ülkenin liderlerinin çocukları, yeğenleri ve torunlarının harbe gitmesi mecburi kılınsaydı, emin olun dünyada hiçbir savaş çıkmazdı! Siz de biliyorsunuz ki bu sözlerde bir blöf yok, aynen böyle yaşanırdı. Başkalarının çocuklarını savaşa yani yarı ölüme yollamak, konforlu saraylarında oturanlar için çok kolay! 

Son yıllarda sergiler dolayısıyla dört kere Ukrayna’ya gittim. Moskova’ya iki kere gittim, müzelerinin, bulvarlarının, kültürlerinin hayranıyım. Savaştan söz etmek çok kolay ama emin olun savaşların sözde kazananı da kaybeden kadar zarara uğrar. Kyiv’den dostum olan akademi üyeleri, sanatçılar, eleştirmenler, aydın insanlar ülkelerini çok seviyorlar, Rusya’dan tamamen ayrı, bağımsız bir devlet olarak görüyorlar ve ezici çoğunluk bu şekilde düşünen bir halkı oluşturuyor. O bulvarlara başka bir ülkenin tanklarının girmesi, silahlı bombalı çatışmaların o sokaklarda yaşanmasında Ukraynalı veya Rus hiçbir suçu olmayan, kendileri savaş kararı almamış genç insanların bunun bedelini ödemeleri riski, beni ciddi olarak korkutuyor. Savaş yalnız ölü ve yaralı istatistikleri değil, onların her birinin aileleri ve arkadaşları nezdinde bir ülkenin kaos ve depresyona girmesidir. “Savaşa hayır” diyerek, her canlının kendi gücü kadar da olsa buna tepki vermesi, kutsal bir duruştur.

DİPLOMASİ NE DURUMDA?

Savaşı hâlâ durdurabilecek tek güç, diplomasi. Erdoğan’ın arabulucu olma teklifi geçerliliğini koruyor mu? Zelenski’den sonra Putin’le yapılan dünkü telefon görüşmesi ne sonuç verecek? İki ülkeyi bir araya getirme planları suya mı düştü, yoksa Afrika’dan hızlı dönüşün arkasında NATO Liderler Zirvesi’ne çevrimiçi katılma durumu dışında bu beklentiler de var mı? Çin’in itidalli bir şekilde “Gerilimin tırmandırılmaması ve diplomatik kontrollü ilişkilerle yürünmesi” çağrısı karşılık bulabilir mi, yoksa bu sesler fazla uzaktan mı geliyor? Rus Dışişleri Bakanı’nın, “Putin-Biden görüşmesi dahil, her diyaloğa açığız” sözleri, diplomatik çözüm yollarının aslında hâlâ çok uzakta olmadığını mı göstermiş oluyor?

SAVAŞTAN UZAKLAŞMA İÇİN FORMÜL ARAYIŞLARI

O gece, Putin’in Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlıklarını tanıma imzasını attığı an olarak hafızalara kaydedildi. Diyelim ki diplomatik temaslar kuruldu ve böylece sıcak savaşın ayrılıkçı bölgelerden başlamasının önü kesilmeye çalışılıyor. İyi de o masalardaki anlaşmalar gerçekleşme yoluna girse bile o bağımsızlıkçı bölgeleri tanıyan imzalar nasıl geri çekilecek? Bu imzalar geri çekilmezse Ukrayna yine doğrudan Rusya’ya karşı resmi olarak bölünmüş bir ülke haline mi gelmiş olacak? Yoksa o masada savaş tehlikesini bitirmek ve sıcak krizden uzaklaşmak için büyük, üst düzey pazarlıklar yapılabilir mi?

Rusya’nın Ukrayna konusunda verdiği en büyük tepki, bu ülkenin “NATO’ya girme tehlikesi”. Putin, bunun Rusya’nın güvenliği açısından ağır bir sorun oluşturacağını ısrarla söylüyor. Ukrayna açısından ise bunun masadaki karşılığı her şeyden önce Donetsk ve Luhansk’ın Rusya tarafından tanınmasının getireceği onarılmaz içsel yara... Ukrayna’dan aldığım sinyaller, artık diplomasinin yollarının tıkanmış görüldüğü... Rusya, bu iki bölgenin esasında 53 bin km2 olan toplam alanlarını Ukrayna’dan talep etme ısrarından da vazgeçmesi ile kırmızı gerilim noktalarından biri kalkabilir. Aslında Kremlin’in talebi şu: Ukrayna ve Batılılar, Ukrayna’nın NATO’ya girme tutkusundan geri adım atacaklar, Ukrayna Kırım’ı tanıyacak, Rusya da Donetsk ve Luhansk bölgelerinin fiili olarak da “Ukrayna’ya bağlı özerk bölge” olarak varlık sürdürmelerini kabul edecek. Ukrayna bu formüle yaklaşmak istemiyor. Bu yüzden, ufuk da pek parlak görünmüyor... Rusya artık Ukrayna’yı neredeyse açık açık “Amerikan Elçiliği’nin yönlendirdiği ülke” olarak görüyor. Ukrayna’da işin içinde olan insanların aralarında dillendirdiği farklı düşünceler de var. Kyiv’li bir dostum, bana durumu şu cümlelerle özetledi: “Burada konuşulanlar arasında, Amerika’nın Ukrayna’yı yalnız bırakması da var. Yani Rus istilası ile baş başa bırakmak. Bunun da ABD’ye şu getirisi olabileceği konuşuluyor: Rusya’yı Avrupa ve dünya kamuoyu önünde itibarsızlaştırmak, hatta bunu da Rusya’da muhalefetin eline koz olarak verip Putin’i itibarsızlaştırmak. Çünkü Ruslar ve Ukraynalılar, zaten çoğu zaman iç içe yaşayan, birbirlerinin ailesinde karşılıklı fertleri olan insanlar. Kimse aslında Rusya’da savaş istemediği gibi, bu karşıtlığı bir nevi iç savaş olarak görenler bile var.”  

Sonuçta, önümüzdeki saatler çok gergin geçecek. Putin’in imzası ile kanamaya başlayan yara, büyüyen koca bir çıban olarak dünyayı 360° tehdide devam edecek... Umarım başlayan OHAL, daha kötü günlerin habercisi olmaz...

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025