Can Dündar, tutuklandığı gece yaşadıklarını mektupla anlattı
Can Dündar
Son Köşe Yazıları

Can Dündar, tutuklandığı gece yaşadıklarını mektupla anlattı

28.11.2015 11:51
Güncellenme:
Takip Et:

En son hatırladığım hâkimin bakışları. Sabit, kindar, üstten bakışları. Doktorun hastasına acıyan bakış. “Artık ne yersen ye” bakışlarıyla dinledi savunmamızı. “Artık ne dersen de... Hukukun bittiği yerdesin.” Mahkemedeydik oysa.. Sanırım 8 ila 10 saniye konuştu. “Tutuklanmanıza karar verdim.” Belki 3 saniye... Arkamdan birinin “Yazıklar olsun” diye seslendiğini hatırlıyorum. Sonra sivil polislerin mahkeme salonuna girdiğini... Benim, defterimi avukatıma verip eşimi görmek istediğimi... Ona sarılırken kulağına “Evlilik yıldönümümüz kutlu olsun” dediğimi, izleyicilerin salona girip elimi sıktığını, güç verdiğini... O anda önce Kılıçdaroğlu, ardından Demirtaş’la görüştüm. Belki 1’er dakika... Güçlü olmamı, yanımda olacaklarını söylediler. Konuşmamızı alkış sesleri böldü. “Özgür basın susturulamaz” sloganı eşliğinde özgür basının susturulduğu yere, Silivri’ye doğru yola çıktım.

Polisin sorusu

Kibar bir sivil polis, “Bir ihtiyacım olup olmadığını” sordu kapıda: “Adalet” dedim. O “tuvaleti” kastetmiş. “Gerek yok” dedim. Terörle Mücadele’den 6-7 sivil genç eşliğinde otoparka indim. Erdem’i de getirdiler. Hâlâ tatsız bir piyesin zorunlu oyuncuları gibiydik. “Açsınızdır” dedi sakallı, uzun saçlı polis... Açtık. Yanındakilerden birisini bisküvi almaya yolladı. Erdem’e sigara tuttu. Kibardı.

Temiz hava solumak gibi

Orada avukatlarımız Akın (Atalay) ve Bülent’i (Utku) görmek, aniden temiz hava solumak gibiydi. “Eskisinden daha sık görüşeceğiz” dedi Akın... Yanımdan Dilek’i aradı. “Eşyaları hazırla” dedi. Vedalaştık. Biri şoför koltuğunda 3 polisle yola çıktık. Hep gördüğüm şekilde arkada ortada değil, eli kelepçeli, başı bastırılıp arabaya sokulan değil, koluna girilen değil, gezmeye gider gibi.. Sıradan... Eyüp Hastanesi’ne gittik.

Yol her gün geçtiğim, gazetenin yolu... “Bitse” diye sabırsızlandığım yolu “bitmese” diye geçtim bu kez... Sabırla... “Hoş geldin sabır” diye mırıldandım içimden. Nicedir ihmal ettiğim bu kadim dostu selamlarken: “Artık bir süre birlikteyiz; telaş, dinlensin biraz...”

Doktorun şaşkınlığı

Hastane acil servisi yorgun, yılgın, solgun hastalarla dolu. Giriş kapısındaki küçük odada genç bir doktor, hayretle bakıyor yüzüme.... “Keşke cep telefonu olsaydı” diyor. Bu özel günden küçük bir fotoğraf karesi kalsaydı... Hatıra... “Darp var mı?” “Yok” “Tamam, tutmayalım sizi... Gidebilirsiniz”, yeniden yol. Yolda “Eğitimle ilgili bir yazınızı hatırlıyorum” sorusuyla açılan sohbet. Benim polislerle Reşit Galip’i, Atatürk’ün sofrasındaki ünlü çıkışını anlatışım, Rusya’yla savaş ihtimalini değerlendirişimiz... İhtiyaç molası Erdem’in “Polis dizisi ne kadar gerçekçi” sorusuyla ortamın yumuşaması. Ve orada... Parktan çıkan bir genç çiftin sevgi dolu bakışları... Bize yaklaşmaları... Polisin uzaklaştırma çabası içinde “Sizinleyiz, destekliyoruz” diye seslenmeleri... Gecenin ortasında yürek mühimmatı.

Change.org'da Can Dündar ve Erdem Gül için kampanya

Silivri yolunda bisküvi

Ne garip bu gece Dilek ile evlilik yıldönümü yemeği hayal ederken Silivri yolunda bir arabanın arka koltuğunda bir sivil polisle bisküvi yiyorum. Besbelli hayatımda yeni bir sayfa açılıyor. Ne kadarını benim yazabileceğimi, ne kadarını koşulların belirleyeceğini bilemediğim bir sayfa... Annem ne haldedir acaba? Babam nasıldır acaba? Ege? Sevdiklerim? Dostlarım? “Keşke içten içe eğlendiğimi bilseler, üzülmeseler” diye geçiriyorum içimden.... Gazetenin en zorlu ekonomik dönemiydi; evin ağır taksitleri vardı... Bense telefonu fişten çekip yeni bir kitaba kapanmak istiyordum. Tam öyle oldu.

Yeni kitabın girişi

12 saatlik adliye macerasının ardından gece yarısına doğru Silivri kapısından geçerken kitabın girişini düşünüyordum. Birden flaşlar patladı. Gazeteci dostlar kapıdaydı. Paparazzi programında gördüğümüz bir sahneydi. “Silivri kapısında bir sivil polisle ‘yakalandık.” İnip onlara bu mücadelenin onları çok daha özgür koşullarda gazetecilik yapabilmesi için verildiğini anlatmak isterdim. Bu hukuksuz hoyratlık, bu kibirli zulüm sürerse yakında hiçbir haber yazıp basamayacaklarını... Hepten susturulacaklarını...

Selfie çeksem daha iyiydi

Uzun sürdü kaydımız. Onlar yazarken sarıya boyalı taş avluya bakıyorum. Toprağa bir süre basamayacağız. Gökyüzü, bir avuç kalacak. Ama yazamadıktan sonra dışarının içerden farkı yok. Parmak izi verdikten sonra tutuklu pozu verirken gülümsüyorum. Selfie çeksem daha iyi çıkardı. Görevliler uzun gece nöbetine rağmen nazik. Cüzdanıma el koyarken içindeki aile fotoğraflarını yolluyorlar arkamdan. Bir de sevdiğim kırmızı valizimi... Bir süre yoldaşım onlar olacak.

Yeni evim dubleks

Sayısız demir parmaklık açılıp kapanıyor, ıssız gecenin sükûnetini parçalayarak. Sonra biz kahverengi demir yapı önünde duruyoruz. Kapısında A-1-5 yazıyor. Son kez aranıyor üstüm. Yeni evime giriyorum. Dubleks... Giriş katı, 6’ya 8 adım genişlikte, mutfak salonda, tuvalet+ banyo da.... Bir plastik masa ve sandalye var. Florasanı yanıyor. Demir pencere salondan biraz büyükçe bir avluya açılıyor. Yeni bahçem burası. Gökyüzünde çelik teller... Ağır demir kapı “Allah kurtarsın” diye kapanıyor üstüme... Üst katta 3 yatak, 3 dolap var. Erdem yanda. İkimiz de yalnızız. Gecenin yorgunluğu basıyor. Yıldönümü için en afilli ceketimi ve düğmeleri saklı gömleğimi giymiştim. Onları çıkarıyorum özenle.... Ortamla kıyafetler yadırgayarak bakıyor birbirine.. Burası, dünyanın her yerinde baskıya, zulme, hukuksuzluğa karşı savaş verenlerin uğrak yeri... Yazarlığın, insanlığın ortak evi. Bunun bilinci ve huzuruyla giriyorum yatağa... Uzak alkışları ve hıçkırışları işitiyorum. Gece kısa... Sabah yakın... Sevgiyle kalın.

 

 

Yazarın Son Yazıları

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Murat Sabuncu’ya açık mektup

Devamını Oku
11.11.2016
Nazi devrinin başlangıcı gibi

Nazi devrinin başlangıcı gibi

Devamını Oku
06.11.2016
Tükeniyoruz, hadi artık!

Tükeniyoruz, hadi artık!

Devamını Oku
05.11.2016
Allah’ın sopası yok ki...

Allah’ın sopası yok ki...

Devamını Oku
03.11.2016
Niye çıldırdılar?

Niye çıldırdılar?

Devamını Oku
01.11.2016
Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Doğum günün kutlu olsun Türkiye!

Devamını Oku
30.10.2016
3 kıtadan 3 kadın

3 kıtadan 3 kadın

Devamını Oku
24.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Ümidin düşmanları (22.10.2016)

Ümidin düşmanları

Devamını Oku
22.10.2016
Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Trump’tan Erdoğan’a siyasette maçoluk sorunu

Devamını Oku
16.10.2016
O duvar, o duvarınız…

O duvar, o duvarınız…

Devamını Oku
09.10.2016
Oyunun kuralları değişiyor

Oyunun kuralları değişiyor

Devamını Oku
05.10.2016
Suskunluk sarmalı (25.09.2016)

Suskunluk sarmalı

Devamını Oku
25.09.2016
Suskunluk Sarmalı (24.09.2016)

Suskunluk Sarmalı

Devamını Oku
24.09.2016
Cesarete ödül, zulme şamar

Cesarete ödül, zulme şamar

Devamını Oku
24.09.2016
Tarık Akan’ı öldüren sancı

Tarık Akan’ı öldüren sancı

Devamını Oku
18.09.2016
Saray ve yeldeğirmeni

Saray ve yeldeğirmeni

Devamını Oku
17.09.2016
Büyük gözaltı (11.09.2016)

Büyük gözaltı

Devamını Oku
11.09.2016
Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Avrupa’nın başında bir hayalet dolaşıyor

Devamını Oku
07.09.2016
Mafya hukuku

Mafya hukuku

Devamını Oku
04.09.2016
Veda vakti

Veda vakti

Devamını Oku
15.08.2016
Yeni Kapı’nın ardı

Yeni Kapı’nın ardı

Devamını Oku
06.08.2016
Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Askerin boşluğuna kim yerleşecek?

Devamını Oku
03.08.2016
Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Avrupa liderleri neden bu işareti yapıyor?

Devamını Oku
31.07.2016
Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Düşmanına benzeyen savaşı kaybeder

Devamını Oku
29.07.2016
Tehdit sökmez, belgeyle gelin!

Uluslararası dayanışma büyüyecek

Devamını Oku
04.07.2016
Avrupa uçağı sallanıyor

Uçaktaki Avrupa

Devamını Oku
02.07.2016
Avrupa şokta (25.06.2016)

Avrupa şokta

Devamını Oku
25.06.2016
Gün dayanışma günü

Gün dayanışma günü

Devamını Oku
21.06.2016
Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Gençlerin sesi: Cumhuriyet

Devamını Oku
20.06.2016
Söylenemeyeni söylemek

Söylenemeyeni söylemek

Devamını Oku
13.06.2016
Delikanlılık ve ciğer üzerine

Delikanlılık ve ciğer üzerine

Devamını Oku
06.06.2016
Cumhuriyet olmasa…

Cumhuriyet olmasa…

Devamını Oku
30.05.2016
Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Genelkurmay’dan ‘Şef’in gezilerine...

Devamını Oku
28.05.2016
Genç Cumhuriyet

Genç Cumhuriyet

Devamını Oku
23.05.2016
Yeniden yürüyüş vakti

Yeniden yürüyüş vakti

Devamını Oku
19.05.2016
Ülkeyi uğursuza hırsıza bırakmayız

İsveç Ulusal Basın Kulübü, ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü bu yıl bana ve Erdem Gül’e vermeyi kararlaştırdı. Erdem’le bu gece Stockholm’de bu ödül töreninde olacağız. Bazıları ‘Ülkeden kaçtığımızı’ yazmış arkamızdan... Hiç sevinmesinler... Onlarla işimiz henüz bitmedi. Ülkeyi hırsıza, uğursuza bırakacak değiliz.

Devamını Oku
16.05.2016
Daha da güçlüyüz

Daha da güçlüyüz

Devamını Oku
09.05.2016
Yarın olsun!

Yarın olsun!

Devamını Oku
08.05.2016
Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Ben böyle gözü pek kadın görmedim

Devamını Oku
07.05.2016